Hıfzu’l Lisan Selametü’l İnsan

Hıfzu’l Lisan Selametü’l İnsan

“Onlar boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler.” (Kasas, 55)

Dili muhafaza etmek her yerde ve her zaman en mühim işlerdendir. Çünkü dil kalpte bulunanların tercümanıdır. Dilin hatadan salim kalması ise kalbe bağlı kalmasıyla mümkündür. Lokman aleyhisselam oğluna “Eğer söz gümüşse sükût altındır.” demiştir. Lisan, yırtıcı hayvan gibidir. Eğer ona sahip olmazsan senin en büyük düşmanın olur. Yerine göre konuşmak nasıl büyük bir fazilet ise hataya düşmemek için sükût etmek de aynı şekilde bir fazilettir.

Ata b. Rebah şöyle anlatıyor: “Selef, fuzuli sözlerden hoşlanmaz ve onları çirkin görürlerdi. Allah’ın kitabı, Resulü’nün sünneti, emr-i bil maruf nehy-i anil münker ve geçim için muhtaç olduğu sözlerden başka bir sözü fuzuli kabul ederlerdi. Siz sağınızda solunuzda oturup ağzınızdan çıkan her sözü yazan ve sizi koruyan yazıcı melekleri unuttunuz mu? Sizden biriniz, dünyada ömrü boyunca doldurduğu amel sahifeleri Allah huzurunda açılıp ekserisinin ne dünya ne de ahirete yarayan kusurlu sözler olduğunun görülmesinden utanmaz mı?”

İbn Mes‘ud “Fuzuli konuşmalarda sizi korkuturum. Kişi için ihtiyaç kadar konuşmak kâfidir.” demiştir. Mücahid de şöyle anlatıyor: “Ağzından çıkan her söz yazılır. Hatta kul, çocuğunu susturmak için ‘Dur ben sana şunu bunu alacağım’ der de sonra almazsa yalancılardan yazılır.” Hasan Basrî: “Ey Âdemoğlu! Senin için defter hazırlandı. Kiramen Kâtibin adında iki melek vazifelendirildi. Yaptıklarını yazıyorlar. İstediğini yap, ister az yap ister çok.” “Çok konuşanın yalanı çoğalır. Malı artanın günahı artar. Kötü huylu olanın nefsi muazzeb olur.” demiştir.

Resul-i Ekrem, huzurunda aşırı derecede kendisini metheden bir adama, “Dilindeki laf kalabalığındaki kadar kötülük kimseye verilmemiştir. Kişinin en büyük kötülüğü fazla konuşmasıdır.” buyurmuştur. Ömer b. Abdülaziz, “Kendimi överim korkusu ile birçok sözlerden sarf-ı nazar ederim.” demiştir. Yezid b. Ebu Habib de şöyle anlatıyor: “Âlimin fitnesinden biri de konuşması kendisi için susmasından daha sevimli olmasıdır. Zira dinlemekte ve susmakta selamet, konuşmakta ise süslenmek, artık veya eksik konuşmak vardır.” (Gazali, İhya)

Hadis-i şerifte buyrulmuştur: “Cehennem ehlinin ekserisi lisanından dolayı azaba müstahak olmuş olanlardır.” Enes b. Malik’ten rivayet olunduğuna göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, “Kulun kalbi istikamette olmadıkça imanı istikamette olmaz. Lisanı istikamette olmadıkça da kalbi istikamette olmaz.” buyurmuşlardır. Yine Enes b. Malik’ten rivayete göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kul dilini muhafaza etmediği müddetçe imanın hakikatine ulaşamaz.” buyurmuştur.

Dile gereken, her sözünden Allah’ın razı olması, Kur’an’ı hakkıyla çok okuması, Allah’ı zikir halinde olmasıdır. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Allah’ı çok zikredin, umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Cuma, 10) Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Ya Hafsa! Çok konuşmaktan sakın. Söylenen şey zikrullah olmadıkça kalbi öldürür. Fakat Allah’ın zikrini çok yap, işte bu kalbi diriltir.” Yine Peygamberimiz aleyhisselam, “Benim gözlerim uyur lakin kalbim uyumaz. Zikrullahtan bir an gafil olmaz.”  buyurmuşlardır. (Buhari)

Dilimizi malayaniden, gereksiz dedikodudan uzaklaştırmamız ve Allah’ın zikri, Kur’an ve salavat gibi güzel kelimelerle ziynetlenmemiz en güzel işlerdendir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.