Diplomalı Hıyarcı

Diplomalı Hıyarcı

1996’da başlayıp 2014’ün Haziran’ında biten okul hayatımdan etkilenerek hayal ürünü olmaktan uzak gerçekçi türlerin yaşadığı tecrübelerden alınmıştır. Diploma uğruna tükenen hayatlar’a ithafen…

Öğrenme anne karnında başlar dediler bize. O kadar erken yani. Daha bebeklikten yeni kurtulan çocuk, sırtında kendinden büyük bir çantasıyla bitiverir okulun önünde. Küçücük evinden kocaman okul binasına dikey geçiş. İyi hoş ama okul ne? Ne olacak orada? İyi insanlar mı var yoksa öcüler mi? Bu tedirginlikle başlar yavrucak tanımadığı yeni ortamına. Zamanla alışır elbet. Alıştıkça da yüküne yük katar sevdiği ve genellikle sevmediği öğretmenler. Kitap sayısı, ev ödevi sayısı…

Öyle böyle geçer gider yıllar su misali. Ha bir de baba memur, amir ise vay haline çocuğun… Birinci sınıf bir ilde, ikinci sınıfa başka köyde, üçüncü sınıfın yarısı orada yarısı burada vs. Bir yere alışamadan hayatı orada burada geçer zavallının. İte kaka gelir ortaokula. Daha düne kadar kavgalı olduğu karşı cins şimdi ayrı gözükür gözüne. Malum ergenlik denen çağ. En kritik dönem.

Ufak bir hata ömür boyu atlatılamayacak yaralara sebep, maazallah. Karma eğitim safsatası. Neymiş, çocuk çağdaş büyüyecek de, özgüven sahibi olacak da, karşı cinsle iyi ilişki kuracak da da da derken sonu belli. Hadi onu da ufak sıyrıklarla atlattı diyelim. Şimdi yeni bir okul, yeni insanlar, yeni öcüler ve lise… “Neymiş bu lise yahu?” demeye hacet bırakmadan at yarışı misali başlar maraton. Dershaneler, özel dersler, etütler derken okulda var tabi… Amiyane, motor taksan kaldıramaz bu yükü. Ki çocuk nasıl kaldırsın? Ve tabi karma eğitim safsatası hala iş üzerinde.

Birinci ikinci sınıf laylaylom, gençlik hevesi derken geçti. Geldik üçe dörde. Aha, bir sınav daha; YGS. Adı bile korkunç. “Allah göstermesin bir daha” deyip şükredin atlatmış iseniz. Yok, daha gelmedik oraya derseniz… Kolay gelsin.

Nerede kaldık? YGS. Maraton başladı üçüncü sınıftan. Daha dört de var tabi. Okul, dershane, özel ders, etüt… Bizim çocuk yine kayıp. Kimisi alt eder bu canavarı gider hayalini kurduğu bölüme. Kimisi “Tekrar hazırlanayım bari” derken kimisi “Aman olsun, ortada kalmayalım” der ve üniversite denen melanet başlar.

Nereye hayrola? Gençlik filmlerine benzemez burası. Kimisi bölümünden memnundur, keyfi yerinde. Kimisi sevmez, yeniden hazırlanır. Kimisi haritada yerini bilmediği bir yerdedir. Gittiği gün başlar hayallere; “Bunun yatayı var dikeyi var diye.” Öyle böyle derken biter ya da bitmez 2, 4, 5 hatta 6 yıl.

‘Bir sınav daha olamaz!’ derken bir sınav daha. Hem de en babası: KPSS. Tabii dershane… Gerisini biliyorsunuz zaten. Peki, onca sene geçti gitti. Ne oldun arkadaş? ‘Oldum 657 amelesi.’ Diğerleri ara ki iş bulasın. Ama hiç sormadınız “Bu kadar sene okudun, çalıştın çabaladın ‘adam olabildin mi?” Elim varmıyor yazmaya.

Son soru; iş sahibi, makam mevki sahibi oldun da, iyi bir Müslüman olabildin mi? Var mı cevap verebilecek babayiğit?

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.