Meryem Suresi

Meryem Suresi

Mushaftaki sıralamada on dokuzuncu, iniş sırasına göre kırk dördüncü sûredir, Fâtır Sûresi’nden sonra, Tâhâ Sûresi’nden önce, Mekke döneminin 4. yılında inmiştir. 58 ve 71. âyetlerinin Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. Sûre, adını 16-40. âyetlerde kıssası anlatılan Hz. Meryem’den almıştır.

Sûre genel olarak tevhid inancının doğruluğunu ve peygamberlik müessesesinin gerçekliğini ispatlamayı hedeflemektedir. Ali Küçük Hoca’ya göre bu Sûre’de Rabbimiz, yedi yerde mü’minlere gündem belirlemesi yapar. Kitapta Zekeriya’yı an, kitapta Meryem’i an, kitapta İbrahim’i an, Mûsâ’yı, İsmail’i, İdris’i an diye gündem maddelerimizi, gündeme almamız gereken imamlarımızı, önderlerimizi hatırlatır. Gündemlerimizi bu elçileriyle bu imamlarımızla oluşturmamızı, onları tanımamızı, onlar gibi bir hayat yaşamamızı ister. Bu cümleden olarak Sûre’de yahudilerin Hz. Meryem ve oğlu Hz. İsâ hakkındaki iftiralarının reddedilmesi, Zekeriyyâ aleyhisselâma -ihtiyar olmasına rağmen- oğlu Yahya’nın verilmesi, Hz. Meryem’in -Allah’ın bir mucizesi olarak- Hz. Îsâ’yı babasız dünyaya getirmesi, Hz. İbrahim’in tevhide daveti, Hz. Mûsâ, Hz. Hârûn ve diğer bazı peygamberlerin kıssaları ve tevhide davetleri anlatılmaktadır. Daha sonra öğüt ve uyanlar yer almakta, âhiretin imrendirici ve korkutucu bazı hallerinden bahsedilmekte, sonunda yeniden tevhide vurgu yapılmaktadır.(1)

Önceki sure ile ilişkisi ise, her iki sure de hayret verici kıssaları ihtiva etmektedir. Kehf Suresi Ashab-ı Kehf kıssasını, onların yiyip içmeden çok uzun bir süre mağarada uyumalarını; Hz. Musa’nın Hz. Hızır ile kıssasını, ve de Zülkarneyn kıssasını ihtiva etmişti. Meryem Suresi’nde de hayret verici iki husus yer almaktadır: Birincisi Yahya b. Zekeriyya (a.s.)’ın doğum kıssası; babanın ileri yaşta ve annenin kısır olmasına rağmen bu çiftin çocuklarının olması; ikincisi Hz. İsa’nın babasız doğmasıdır.(2) Bazı müfessirlere göre ise Meryem Sûresi’nden çıkarılan ilkeler şunlardır:

1. Şirkle Mücâdele ve Tevhîd İnancıyla İlgili Ayetler:

Yüce Allah, Kendisinin çocuk edindiğini iddia edenlerin ve buna inananların şirke bulaştığını ve bu nedenle o şirkin temizlenmesi gerektiğini öne sürmektedir. Bu inanç şeklini temizlemek hem ilâhî eğitimin hem de beşerî din eğitiminin en önde gelen amacı olmalıdır.

2. Âhiret İnancının Dinin Temel İnançlarından Olduğunu Vurgulayan Ayetler:

Bu Sûre’de öldükten sonra dirilmenin gerçekleşeceği öğretilmektedir. Varlıkları ve insanın bizzat kendisini yoktan yaratan Allah, öldükten sonra da yaratacaktır, mahşerde Allah’ın huzurunda toplanılacaktır. Âhiret inancı ile ilgili âyetlerden anlıyoruz ki, insan bu dünyada iken hayatını geleceğe doğru planlamalıdır.

3. Peygamberlerle İlgili Konular:

Hz. İbrahim’in, babası ile olan tevhîd inancı ile ilgili kibar tartışması ele alınarak, müşrik babanın peygamber bir oğlu olabileceği öğretilmektedir.

Yüce Allah bundan şunu ilke olarak koyuyor: Kötü insanın nesli her zaman kötü olmayacak; iyi insanın nesli de her zaman iyi olmayacaktır. Şirkin kötülüğü ile tevhidin iyiliğini anlamak için bilginin olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bir peygamberin babası müşrik bile olsa, onunla nasıl konuşulacağı öğretilmektedir.(3)

Suremizin 96. ayeti; “İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, Rahman onlar için (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” şeklindedir.

Şüphesiz ki Allah’a, peygamberlerine ve rableri katında kendilerine gelen emir ve yasaklara iman eden ve helalleri işleyip haramlardan kaçınarak salih amel işleyen kulları, rahman olan Allah, dünyada mü’min kullarına sevdirecektir. Mü’min kullarının kalbine, onları sevme duygusunu yerleştirecektir.

Allah Teala, kendi rızasını kazanan kulunu diğer mü’min kullarına sevdirir. Onu, diğer mü’min kardeşleri arasında mutlu kılar, huzura kavuşturur. Gazabına uğrayan kullarını ise göklerde ve yerdesevilmeyen biri yapar ve onu mutsuz kılar. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu hususta bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor: “Allah bir kulunu sevdiği zaman Cebrail’i çağırır ve ona: “Ben falanı seviyorum, sen de onu sev.” der. Cebrail onu sever. Sonra göklerde “Şüphesiz ki Allah falanı seviyor siz de onu sevin.” diye seslenir. Gök halkı da onu sever. Sonra o kişi, yeryüzünde de kabul görür (sevilir). Allah, bir kula da buğz ettiği zaman Cebrail’i çağırır ve ona: “Ben falana buğz ediyorum sen de ona buğz et.” der. Sonra Cebrail gök halkına: “Şüphesiz ki Allah falana buğz ediyor, siz de ona buğz edin.”’ Diye seslenir. Gök halkı da ona buğz eder olur. Sonra yeryüzünde de onun hali bu olur. (Kendisine buğz edilir)”

Gerçek iman ile iyi amelin Allah katında sevgiye dönüştüğü, oradan insanların birbirini sevmesi için indiği gündeme getirilerek, iman, davranış ve duygu eğitimi yapılmaktadır.

Rabbim Meryem’in iffet ve asaletini, teslimiyetini hepimize ihsan etsin. Vesselam…

KAYNAKLAR:

1-Diyanet Tefsiri, Kur’an Yolu

2-Vehbe Zuhayli, et-Tefsirül Münir, Risale Yay, 8.cilt

3-Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, 12.cilt

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.