Allah Sevgisi

Kulun Allah’ı sevmesinin alametleri nelerdir?
Allah sevgisini herkes iddia eder. En önemli bir iddia ve en önemli bir davadır. Fakat nefis, Allah sevgisini iddia ettiği vakit gerekli alametlerle onu imtihan etmeyip sağlam delillerle davayı ispat etmedikten sonra onun aldatmalarına ve hilelerine kapılmamak lazımdır. Muhabbet, temiz bir ağaçtır. Kökü sağlam, dalları göklere doğru yükselmiş, meyveleri ise gönüllerdedir ve azalarda kendini gösterir. Bundan da amel doğar. Böylece kalp, dil ve azalarda zahir olan marifet, zikir ve amel eserleri, dumanın ateşe, meyvenin ağaca delaleti gibi muhabbete delalet ederler ki bu alametler pek çoktur.
Allah’ı seven O’na isyan etmez. Bunun için İbn-i Mübarek, “Allah’a isyan ederken O’nu sevdiğini açıklarsın. Bu ise kıyasta acayiptir.
Eğer sevgin doğru olsaydı O’na itaat ederdin. Çünkü seven sevdiğine itaat eder.” der.
Sevginin alameti sevgilini kendi nefsine tercih etmendir. Her itaat eden habib olamaz. Zira onun Allah’ı sevmesi Allah Teâlâ’nın da kendisini sevmesine sebeptir. Nitekim, “O onları sever, onlar da O’nu sever.” (Maide, 54) buyrulmuştur. Allah, kulunu sevdiği vakit onu iltizam eder ve düşmanlarına karşı üstünlüğünü sağlar. Düşmanları ise nefsi ve şehvetidir. Allah Teâlâ onu terk edip şehvetleri ile baş başa bırakmaz. Bunun için, “Allah, düşmanlarınızı çok iyi bilir. Allah, size dost olarak da yeter. Yardımcı olarak da yeter.” (Nisa, 45) buyurmuştur.
Sevginin alametlerinden biri de devamlı olarak kalp ve dil ile Allah’ı hatırlayıp O’nun azametini düşünerek O’nu zikretmektir. Zira bir şeyi çok seven onu çok anar. Demek ki Allah’ı sevmenin alameti O’nun zikrini sevmek, kelamı olan Kur’an’ı sevmek, peygamberini ve O’na nispet edilen her şeyi sevmektir.
Allah sevgisi kalbinde galip olanlar Allah’ın bütün yarattıklarını da severler. Çünkü onları O yaratmıştır. Nasıl olur da O’nu kelamı olan Kur’an’ı sevmezler, peygamberini ve salih kullarını sevmezler. Allah Teâlâ, “De ki: Allah’ı seviyorsanız Bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” (Al-i İmran, 31)
Rasul-ü Ekrem aleyhisselam da, “Allah’ın size verdiği sayısız nimetlerden dolayı Allah’ı sevin. Beni de Allah için, Allah Beni sevdiği için sevin.” buyurmaktadır.
Sevginin bir diğer alameti de yalnızlıkta Allah ile ünsiyet edip O’na müracaat etmek, Kur’an-ı Kerim okumak, gecenin karanlığını ganimet bilerek huzur içinde ibadet etmektir. Sevginin en aşağı derecesi sevgili ile tenha yerde baş başa kalmaktan zevk almaktır.
Allah’ı sevmenin alametlerinden birisi de Allah’tan başka kaybettiği hiçbir şeye üzülmemek, Allah’ı zikretmeksizin ve ibadetle meşgul olmaksızın geçirdiği her dakikaya üzülmektir. Zira Allah’ı seven, O’nu bulan her şeyi bulmuştur. O’nun sevgisinden mahrum olan, O’nu kaybeden her şeyini kaybetmiştir. O kişinin dünyası da hüsran, ahireti de hüsrandır.
Seven sevdiğinden başka bir şey göremez ve her şeyi ondan bilirse kendisinde üzüntü ve şüphe diye bir şey kalmaz. Her şeyi gönül hoşluğu ve rıza ile karşılar.
Netice olarak âşık maşukun isteklerini yerine getirir. Hiçbir vakit yorulup usanmaz. Sevgilinin her emrine tabi olur. Bilir ki hakiki muhabbete layık yegâne varlık bütün muhabbetlerin kaynağı olan Allahu Teâlâ’dır. Peygamberimiz aleyhisselamın örnek şahsiyetindeki, duası ise şöyledir:
“Allah’ım! Sen’den muhabbetini, Sen’i sevenlerin muhabbetini ve Sen’in sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum. Allah’ım! Sen’in muhabbetini Bana nefsimden, ailemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl.” (Tirmizî)
Allah’ım, gönlümüzden Allah ve Rasulü’nün muhabbetini eksiltme. Âmin…
Kaynak: İhya- u Ulumiddîn