Zahidü’l Kevseri

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız. Bu ay da sizlerle İlkadım Kitaplığımıza yeni bir eser daha kazandıracağız. Akif COŞKUN’un titiz bir çalışmasının sonucu olan İstanbul’dan Mısır’a Bir İslam Âlimi Zahidü’l Kevseri isimli güzel çalışmayı inceleyeceğiz.
Haziran ayında Mısır’a hicret eden diğer bir İslam âlimi Mustafa Sabri Efendi’yi kısmen de olsa tanımıştık. İki âlimin ortak özelliği Mısır’a hicret etmeleridir. Mustafa Sabri Efendi, Mısır’daki mücadelesini ağırlıklı olarak siyasi yönden sürdürürken Zahidü’l Kevseri ilmi yönden sürdürmüştür ve dünya çapında saygı duyulan bir âlim olmuş, bu ağırlığını hayatının sonuna kadar korumuştur.
Kevseri, son dönemde yetişmiş en önemli Hanefi fakihlerindendir. Hanefi mezhebine ve İmam-ı Azam’a bağlılığı onun en önemli özelliklerindendir. Kendi döneminde mezhep karşıtı düşüncelere karşı en kayda değer mücadeleyi sergileyenlerin başında gelir.
İncelediğimiz eserde Zahidü’l Kevseri’nin sadece hayat hikâyesi anlatılmıyor. Eserde Kevseri’nin fikri mücadelesi aktarılırken aslında bizlere yüzyıllar boyunca oluşan geleneğimize güven ve saygı duymamız gerektiği bir kez daha hatırlatılıyor. Bu anlamda Zahidü’l Kevseri önemli bir işaret taşıdır.
Herkesin dini ve dini ilimleri sorguladığı karışık bir dönemde sarsılmadan ayakta kalmasını bilen gerçek bir âlim… O, hamaset edebiyatıyla değil, engin bilgisiyle geleneği savunmuş ve insanlara asırlar boyunca geliştirilen bu geleneğin arızi durumlar karşısında bir kalemde silinip atılamayacağını göstermiştir. Yapılması gereken şey yüzyılların mahsulünü beğenmeyip, böylesi bir birikimi değersiz göstermek değil, “Allah seleflerimize rahmet etsin, ne çok şey yapmışlar ve bize yapılacak ne çok şey bırakmışlar.” düşüncesi ile var olanı geliştirmek, varsa onun eksiklerini tamamlamaya çalışmaktır.
Eserin hemen başına âlim, kitap ve kütüphanenin anlatıldığı o zevkle okunası bölümün eklenmesi çok isabetli olmuş. Bu satırlar Zahidü’l Kevseri’nin nasıl yetiştiğine işaret etmektedir. Hocaya, kitaba ve kütüphaneye bağlılık… Maalesef yaşadığımız internet ve hız çağında metinleri sahiden okumamak, sadece üzerinde göz gezdirmek ve dolayısıyla içine nüfuz edememek gibi garip alışkanlıklar ortaya çıktı. Hele kitapları “ehil” olan şahısların huzurunda takrir etme âdetinin de tamamen yitirilen bir gelenek haline gelmesi gerçekten üzücü.
Zahidü’l Kevseri, ilmi birikiminin bütün etkileyiciliğiyle, kendisinden yarım asır sonra gelen okurlarına, âlim, kitap ve kütüphanenin huzurlu atmosferini işaret ediyor. Zahidü’l Kevseri hem ilim hem de şahsiyet yönünden örnek alınması gereken bir İslam âlimidir.