TEGABÜN SURESİ

TEGABÜN SURESİ

Rabbimiz her gün bize yirmi dört saat bahşediyor. Bunun her anında bizi görüp gözetiyor. Hangimizin daha güzel ameller işleyeceğini bilen  O…Günleri ve haftaları ve ayları ve yılları bereketli kılan bizim azim ve istikrarlı tavır ve davranışlarımız, irademizi hangi yönde kullandığımız tercihlerimiz. İşte bu sayımızda işleyeceğimiz suremiz tam da bu noktada dikkat çekiyor. Dünyadaki amellerin hesap edileceği kar-zarar dengesinin sonuçlarının verileceği, sınav sonuçlarını öğreneceğimiz gün, ALDANMA GÜNÜ…Vahların, eyvahların fayda vermeyeceği ,aldanmaların olacağı o gün…Niyet ve amellerin ortaya çıkacağı ,insanın keşke toprak olsaydım diyeceği  gün…Eğer o güne olan inancımız tam teslimiyetle olursa dünyamız cennet, ahiretimiz cennet olur. Dünyadaki zararlara kahrolan insan ahiret zararlarını neden düşünmez, yanlış yoldaysam diye kendini hesaba çekmez… Ahirete iman, yakîn bir iman ve kabullenişle gerçekleşir. İman edenlere iman edin emri tekrar tekrar neden verilir? Gündeminde ahiret olmayan insanın sonu hüsran ve hasardır. Rabbim muhafaza buyursun.

Tegabün Suresi Medine’de inmiştir ve 18 ayettir. Mushaftaki sıralamada altmış dördüncü, iniş sırasına göre yüz sekizinci sû­redir. Tahrîm Sûresi’nden sonra, Saf Sûresi’nden önce nazil olmuştur.

Suremize 9. Âyette gerçek kâr ve zararın ortaya çıkacağı mahşer gününden söz edilir­ken kullanılan ve “aldanma, aldatma, kâr-zarar” gibi mânalara gelen “teğâbün” ke­limesi ad olmuştur. Dünyevi konularda  yaptığımız/aldığımız her konu ve kararda listeler yapıp en az zarar nasıl olur, karım nedir nerdedir diye düşünen insan ahiretin kar ve zarar hesabına iş gelince döner gider, erteler, gündeminde tutmaz, hesabı unutur.

Suremizin konusu,Kuran Yolu Tefsirinde şöyle ifade edilir; “Bütün insanları Allah yaratmış olduğu halde bu hakikati inkâr edenlere de O’na İman edenlere de -dünya hayatının var ediliş hikmetinin gereği olarak- im­kân ve fırsat verildiği belirtilmekte; sorumluluk sahibi bir varlık olarak insan, ev­renin yaratılış hikmeti ve kendi özellikleri üzerinde düşünmeye çağrılmakta, ifa­denin tabiî akışı içinde İslâm inancının temel unsurları üzerinde durulmaktadır. Sûrenin son bölümünde, Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmekten alıkoya­bilecek faktörlerle örülü dünya hayatında hem bu vecibenin düzgün ifası hem de beşerî ilişkilerin sağlıklı yürütülebilmesi için bazı altın öğütler verilmektedir.

Allah her yarattığı kulunu/mahlûkunu ona iman edecek fıtratta, tevhit inancını kabul edecek, bulacak donanımda yaratmış. Kimisi o sese, iç benliğe kulak verir; kimisi de o sesi kısar duymak istemez, kimisi de o sesi inkar eder, üzerini örter.. Bizler bu seçeneklerin hangisini kabul ediyoruz? Kabul edip gereğini yerine getirdiğimiz tercihimiz ahiretimizi şekillendirecek, sonumuzu belirleyecek. Öyle bir son ki dönüşü yok. Kardeşlerim ahiret amel yeri değil, amellerin ecrinin alınacağı yer olduğu için dünya hayatı kıymetli. Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi müminin her anı kıymetli, her anı vazgeçilmez. Anlarımız, akıbetimizi belirleyecek. Doğan her insana Allah imkân ve fırsat veriyor Milliyetin, cinsiyetin, kariyerin, mali durumun önemli değil. Önemli olan verilen bu iki nimeti bizlerin nerde kullandığı. İmkân ve fırsat eşitliği var dinimizde. Herkes kendi içinde bulunduğu şartlara göre en iyi Müslüman olmak için çalışmalı. Allah fırsatları insanın önüne serer, zengin veya fakir, kadın veya erkek, Türk veya İngiliz fark etmez. Bu imkânları Allah yolunda kullananlara ne mutlu, saitler onlar olacak. Allah’ın Resulünün hayatına baktığımız zaman çok şey görürüz onlardan biri de şudur: “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah’a ve Rasûlü’ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah’a ve Rasûlü’ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41; Müslim, İmâret 155. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Talâk 11; Tirmizî, Fezâilü’l-cihâd 16)

Herkes emeğinin ve tercihlerinin karşılığını alacak, hem de eksiksiz alacak. Kimin amacı Allah’a hicretse onun mükâfatını alacak, kimin de amacı dünyevi şeylerse onlar da onu alacak. Yaratılış amacını unutmayan insanlar imkân ve fırsatları doğru okur, olayları ve yaşamlarını bu kar-zarar dengesi üzerine kurar. Öyle olunca da ne elinden gidene dövünür, ne eline geçene sevinir… Onun muradı Allah’ın rızasıdır, imkân ve fırsatları ganimet bilir, şımarmadan yoluna devam eder.

 2. Sizi yaratan O’dur. Ama kiminiz inkâr, kiminiz iman ediyor. Allah yapıp ettiklerinizi görmektedir.

3. Allah gökleri  ve yeri  hikmetli olarak yarattı, size şekil verdi, şeklinizi de güzel yap­tı. Dönüş de ancak  O’nadır.

4. Göklerde ve yerde olanları bilir, gizledikleri­nizi ve açıkladıklarınızı da bilir. Ve  Allah kalplerin  derinliklerinde  olanı da bilmektedir. Suremizin bu ayetlerinde de belirtildiği gibi  Allah her şeyi bilir, sinelerin özünü bilen de Allah’tır. Kimden ne saklamaya çalışıyoruz. Kurulan tuzakları gören rabbimiz  değil  mi, zor  zamanlardan  geçerken dostlarımıza sırt  dönmemizi gören Allah değil mi, hakkı ve sabrı  beklerken öylece bıraktıklarımızı Allah görüyor. İnsan önce egosunu alt edip sonra yoluna devam etmelidir. Hata yaptığını anladığı anda dönüş yapmak müminin şanındandır. İnat etmek ve  kibirlenmek  şeytanın vasfıdır. Allah’ın  bize geçici olarak  kullanmamız  için verdiği şeyler  üstünlük  sebepleri  olamaz.

Suremize ad olan kelime 9. ayette geçer. “Toplanma günü için sizi bir araya ge­tireceği gün; işte o, kayıp ve kazancın ortaya çıkacağı gündür. Kim Allah’a iman eder, iyi işler yaparsa Allah onun kötülüklerini örter ve içinde ebedî olarak kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. “Sahi kayıp ve kazanç nedir? İman ve amel bütünlüğü nasıl sağlanır? Dünyada her şeyini kaybeden ama Allah’ı bulan insanın konumu nasıl olacaktır? Ahiret kazancı ve kaybı nedir? Dünyadaki kazanç ve kayıpların Allah indinde değeri nedir? Ayette bize rabbimiz büyük kurtuluşun nelerle olacağını /nasıl elde edileceğini ifade etmiştir. Allah’ı sevene her şey imkan olarak sunulur, bela da olsa rahmet de olsa. Burda  önemli olan bu olaylara bizim yüklediğimiz anlamlardır/olayları okuyuşumuzdur. Verilen musibet /bela belki de bizim cennet biletimiz olacaktır. Ne dersiniz? Biz bilemeyiz Allah bilir.

Ve suremizin son ayetleri şu öğütlerle biter.

14. Ey iman edenler! Eş­lerinizden ve çocuklarınızdan da size düşman olanlar vardır, onlardan sakı­nın. Ama affeder, hoşgörülü ve bağışlayıcı davranırsanız, şüphesiz Allah da çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.

15. Mallarınız ve çocuklarınız sizin için ancak bir imtihandır; büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır.

16. O halde gücünüz yettiğince Allah’a saygısızlıktan sakının; dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olmak üzere başkaları için harcayın. Kim nefsinin bencilli­ğinden korunmayı başarırsa işte kurtuluşa erecekler onlardır.

17. Allah’a gü­zel bir borç verirseniz O da bunu size fazlasıyla öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını bol bol verir, cezada ise acele etmez.

18. Akıl ve duyularla idrak edilemeyeni de edileni de bilir, azizdir, hakimdir.

Mallar ve evlatların imtihan olduğunu unutan biz insanlar ikisi için de ne çok kafa yoruyoruz, ne çok üzülüp kahroluyoruz. Olaylara bakış açımızı değiştirmek yerine mal ve evlatların tutsağı oluyor, onların oyuncağı oluyoruz. Gerçekler, yüzünü bize ancak olayların hikmetini öğrenmek istediğimiz zaman gösterecektir. Allah’ın bak dediği yerden baktığımız gün, buzun güneşte eridiği gibi,imtihan /bela bildiğimiz şeyler de birer birer çekip gidecekler hayatımızdan, her şey gün yüzüne çıkacak. Bunun için ne kadar mı bekleyeceğiz, herkesin çaba ve isteği bu sürecin zamanını belirleyecek. Ve güzel bir borç vermek bu süreci hızlandıracak, düşeni kaldırmak, zor zamanda ortadan kaybolmamak, varlığımızı  sevdiklerimize hissettirmek… İyilik ve güzellik, fedakarlık, çaba, gayret, ihsan hep kazandıracak… İnsanlar inanmasa da bunlar hep kazandıracak…

Vesselam…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.