MAVERADAN MACERAYA – Hamdi Öz – Ölürsem Gazze’ye Gelme İstemem!
Akıl baliğ olduğum günden bugüne değin yapışık ruh ikizim ile yaşıyorum. Elhamdülillah onunla her gün sabah namazında buluşuyorum. Onun 54 tane ismi var lakin ben ona genelde Furkan diyorum. O Rahman’ın beden kafesimdeki lafzi kelamı, ben de O’nun ikiz eşiyim. İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız. Furkan bana her dem “Gel seninle gidelim, yürü Mevla’ya Mevla’ya. Vuslata seyir edelim, yürü Mevla’ya Mevla’ya.” diyor ve ekliyor: “De haydi ya Allah Bismillah Hamdiciğim! Gel seninle yerde ve gökyüzünde gezelim, seyahat edelim ve sıhhat bulalım. Günahta aşırı giden mücrimlerin hallerinin ve hak dini yalanlayan münkirlerin sonlarının nice olduğunu görelim ve ibret alalım. Ne dersin?”
Yola çıkıyoruz. Kitabın anası Fatiha ile tanışıyoruz. Elif Lam Mim koduyla girdiğimiz Bakara suresinde eski Mısır’a dalıyoruz. Bazan sahra çölünde bazan Kızıldeniz’de seyahat ediyoruz. Aman Allah’ım neler görüyoruz neler! Ademoğullarından sapıtanlar, Hak ve batıl mücadelesinde nefis ve şeytanın oyunlarına gelerek kardeş kanı dökenler, hakkı batıl ile gizleyip gerçeklerin üstünü örtenler. Cudi Dağı’na demirleyen Nuh’un gemisini kirleten zalimler. İrem Bağları’nda bozguna uğrayan nimet azgınları ve günah sarhoşları. Ad ve Semud kavimleri ile Medyen halkının, Hicr, Ahkaf ve Eyke ashabının harabeleri. Eşcinsel Sodom ve Gomore halkının helak edildiği Lut Gölü diye bilinen Ölü Deniz ve sahilleri.
Allah’ın emri ile ana kucağından Nil nehrine bırakılan ve II. Ramses’in sarayına giren Musa aleyhisselam’ın maveradan maceraya uzanan yolculuğuna ağlayan analar ve bacılar. İsrailoğullarından Samiri’nin altın buzağı heykeli Apis öküzüne tapanlar. Kerameti kendinden menkul Tevrat hafızı Bel’am bin Baura tipli din tüccarları. Hz. Musa’nın ayağına dolaşan Amalika kavmi, Kızıldeniz’de boğulan Firavun ve avanesi. Tevrat’ın ayetlerini az bir pahaya satan rahipler. Allah’a verdikleri sözden vazgeçtikleri için tehdit olarak üzerlerine Tur Dağı dikilen vefasızlar. Sina Dağı’na yaslanıp Tuva Vadisi’nde bedava kudret helvasına ve bıldırcın etine alışanlar.
Ey Musa! Sen ve Rabbin ikiniz gidin Amalika ile savaşın, biz işte burada oturuyoruz diyerek Arz-ı Mukaddes hususunda peygamberleri ile alay eden İsrailoğulları. Müminler, münafıklar, müşrikler, kitap ehli Yahudiler ve Hristiyanlar, ateşe, güneşe aya ve yıldızlara tapanlar. Kuzey Irak’ta inşa edilen insanlığın üçüncü toplanma ve dağılma merkezi Babil Kulesi. Talut’un ordusunda asker iken zalim Calut’u geberten Hz. Davud. Kudüs’e mührünü vuran cihan padişahı Hz. Süleyman. Kabe’yi yeniden imar eden Hz. İbrahim ve oğulları İsmail ve İshak ile torunu Yakup ve dünya güzeli Yusuf aleyhisselam’ın kıssaları.
Furkan ile her gün geziyoruz. Dünyanın başkenti, insanlığın en eski şehri ve şehirlerin anası Mekke’deyiz. Müminleri, namaz kılarken Mescid-i Haram semtine doğru yönlendiren ayetleri okuyoruz. Allah’ın şiarından olan Safa ve Merve tepelerini adımlıyoruz. Âdem safiyyullah ve Havva ayetullah gibi oluyoruz. Hac ve umre esnasında Allah’ın mecazda evini ziyaret ederken, adına metaf denilen aşk denizinde yüzerken ve zemzem denilen cennet şarabını içerken kendimizden geçiyoruz. Arafat’ta nefsimizi ve Rabbimizi tanıyoruz, tövbe ediyoruz, adeta yeniden doğuyoruz. Meş’aril haram da çocuklar gibi ağlıyoruz. Müzdelifede topladığımız taşlar ile Mina’da şeytanı taşlıyoruz. Yani; kâmil insan olma yolunda engel teşkil eden irili ufaklı 70 taşı / haram işler ve kötü ahlakı terk ediyoruz. Rabbena dualarını okuyoruz.
Yesrib olarak bilinen Medine’ye intikal ederek Resulullah Efendimizin köyünde yaşadığı hatıraları gözümüzde canlandırıyoruz. Resulullah’ın hicretiyle nurlanan Taybe’yi geziyor, Mescid-i Nebi’nin Selam kapısından girip salavat getiriyoruz.
Yenbu Ovası’nda yetişen acve ve diğer hurma çeşitlerini kumanya yaparak Hendek Savaşı’ndaki kahramanlar adına inşa edilen Yedi Mescitleri, Bedir ve Hudeybiye kuyularını, Uhud Dağı’nı, Kuba, Cuma ve Kıbleteyn mescitlerini geziyoruz. Allah’ın yardımını unutup kendilerine aşırı güvenen kalabalık bir ordu ile savaşa giden sahabenin Huneyn Geçidi’nde bozguna uğramasını yerinde okuyoruz.
Arafat Dağı’ndaki vakfede, Kabe’yi tavaf esnasında, Makam-ı İbrahim’de ve Resulallah’ın mezarı başında ana babaya, akrabaya, yetime, yoksula ve yolda kalmışa yardım edeceğimize yemin ediyoruz. Şeytanın pislik işlerinden içki, kumar, fal okları ve tapılmaya mahsus dikili taşlar önünde eğilmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Yalanı, haramı, talanı, faizi, rüşveti, irtikap ve gaspı terk edeceğimize söz veriyoruz. Hukukullah başta olmak üzere insan haklarına saygılı, işlerimizde adaletli, hayatımızda iktisatlı olmaya gayret ediyoruz. Hakiki bir mümin için geçerli itikat/iman esaslarına, Müslüman olmanın yani İslam’ın şartlarına, nişan, nikâh, evlilik ve boşanma gibi ticaret ve siyaset gibi sosyal hayatın içinde birlikte yaşama kurallarına, ceza yasalarına ve güzel ahlak kaidelerine uyacağımıza ant içiyoruz. Musa ve Harun ailelerini örnek alacağımıza dair ahitlerimizi yeniliyoruz.
Ayetü’l-Kürsi’nin derin manasını, dinde iman için insanları zorlamanın olmadığını, müminlerin birbirinin velisi ve valisi olduğunu, Allah’ın bir canlıyı yoktan nasıl yarattığını, eza ve minnet duygusu ile yapılan sadakaların geçersiz olduğunu, kat kat faiz yiyenlerin diriliş günü mezarlarından şeytan çarpmış gibi çıkacaklarını, hasetlik sebebiyle toplumda fitne-fesat çıkarmanın haksız yere insan öldürmekten daha kötü olduğunu, alışverişte makbuz ya da noter huzurunda yapılan işlemlerin geçerli olduğunu, göklerde ve yerde var olan bütün mahlûkat ve mevcudatın asıl sahibinin Allah olduğunu okuyoruz.
Yola revan oluyoruz. Her gün en az 20 km yapıyoruz. İkinci Elif Lam Mim koduyla girdiğimiz surede medeniyetin zirvesine çıkan İmran ailesi ile tanışıyoruz. Hz. Meryem’in annesi Hanne ve babası İmran’ı, Zekeriya aleyhisselam’ı, hanımı Elizabeth ve oğulları Hz. Yahya aleyhisselam’ı tanıyoruz. Yahya aleyhisselam’ın Meryem aleyhisselam ile teyze çocukları olduğunu öğreniyoruz. İsa aleyhisselam’ın babasız olarak doğması meselesinin Adem’in yaratılış meselesi gibi olduğunu, Allah’ın yaratması için illa bir vesile ve sebebin olmasının gerekmediğini anlıyoruz. Tıp ilminde insan klonlanması ve kopyalanması çalışmalarının zirveye çıktığı o dönemde Meryem oğlu Mesih’in babasız dünyaya gelmesinin akıl, bilim, teknik ve hevasını tanrı edinenlere tokat gibi cevap olduğunu tasdik ediyoruz.
Hülasa; Furkan sayesinde Adem atamız gibi ruhen Beyt-i Mamur’dan arza inip namaz miracı ile Sidre-i Münteha’da/varlık aleminin sınır noktasında kayboluyoruz. İkiz kardeşim Furkan’a 730 gündür dünya gündeminden hiç düşmeyen Filistin/Gazze katliamına ve soykırımına seyirci olan Müslüman ülkelerin halkları olarak dünyaya daldığımızı, sınıfta kaldığımızı hatta insanlık sınavını kaybettiğimizi üzülerek söylüyorum. Zulüm ve işkencelerden, açlıktan, susuzluktan, yoksulluktan, çaresizlikten, hastalıktan vefat edenlerin ve masum Filistinli çocukların dillerinden arşa yükselen ağıdın arkasında sanki ölürsem Gazze’ye gelme istemem feryatlarını duyuyorum. Allah’ım, Ümmet-i Muhammed’i küffarın elinde oyuncak eyleme. Âmin.