MAVERADAN MACERAYA – Bağa Gel Bostana Gel (2)/Hamdi Öz

MAVERADAN MACERAYA – Bağa Gel Bostana Gel (2)/Hamdi Öz

Takvimler 15 Haziran 2025 Pazar gününü gösteriyordu. Horasan ellerinden duman çıkıyor, Alamut kalesinden barut kokusu geliyordu. Daha yeni Hacıların Arafat ve Müzdelife Vakfesinden sonra Cemerata attıkları taşlardan ürken ve kinlenen Büyük Şeytan adına doğum günü kutlaması eşliğinde mangal partisi düzenlemiş, üç gündür gece fener alayı ile havai fişenk gösterisi yapıyorlardı. Ezazil de ateşten yaratılmıştı fakat, Mecusilerin ateşe tapacak kadar alevle oynayacak maharetli çocuklarından habersizdi.

Gazze’den sonra anız yerine izmarit atan serseriler bu defa Acem ülkesi İran’ı ataşa verdiler. Aslında, birbirine komşu olan İslam ülkelerinin topunu imha etme planı devreye sokulmuştu. Önce İran sonra Turan diyorlardı. Halep’te içmeye çalıştıkları sıcak salepten ağızları yanan zalimler bu defa manda yoğurduna üflüyorlardı. Dünya şaşkındı. Ne şiş yansın ne kebap sönsün diyen silah ve mühimmat tüccarı azgınlar artık gemi azıya aldılar, gemiyi Hürmüz boğazına indirdiler. Ne kutup ayısı laf dinliyor ne yaşlı kovboy atını tımar ediyordu.

Haziran ayı varlık aleminde otların ve ağaçların yeşerdiği, haşere ve böceklerin canlandığı, kuşların ötmeye başladığı yaz döneminin başıdır. Haziran ayı; Arap ile Acemin barıştığı, Türk ile Kürdün kucaklaştığı, Çukurova’da karpuz hasadının başladığı, müstahsil ve müminlerin sevinçten kucaklarına karpuzun sığmadığı mutlu bir zaman dilimidir. Bu arada Ebu Cehil karpuzları da yalımın başından tohumlarını göstermiştir.

Aklıma birden, Peygamber Efendimizin bir görev, hacet ve zaruret dışında kendisine nikah düşen bir erkekle kadının aynı mekânda baş başa veya aynı odada yalnız kalmalarının sakıncasını anlatmak için sarf ettiği mübarek sözleri geldi. İkinin üçüncüsü şeytandır. Nişanlı gençler aman ha dikkat. Müslüman ecdadımız ortalığı karanlık -şehvet-, cehalet ve hararet bastığında ateşle pamuk bir arada durmaz demiştir.

Hırsızlık da en az üç kişi ya da kurum üzerinden yürütülen bir menhiyattır. Zira; bir zamanlar Diyar-ı Bekir’de karpuz hasadının son günlerinde tarla sahibi bir çiftçi gayet iri bir karpuzu çekirdeklerini alıp tohumluk yapmak amacıyla kuru otların altına saklar. Avarelikten kafayı demleyen üç pis hırsız akşamın alaca karanlığından istifade ederek planı devreye sokarlar. Biri etrafı kolaçan edecektir, diğeri ikinci hırsızı sırtına alıp tarlaya girecek, öbürü de karpuzu koparıp yiyecekler. Hatta karpuzu kestikten sonra bir dilimini yemeden atacaklardı. Ancak çiftçi pusuya yatıp saklandığı bağ evinden elinde bir mavzer ile karakuş gibi ansızın oraya konar. Hırsızları suçüstü karga tulumba yakalar. Ağzında merhum Neşet’in türküsünü söylenerek sorguya başlar. Bağa gel bostana gel, dile gel destana gel. Eğer anan vermezse: Yalandan hastalan gel. Derken aralarında arazi üzerinde ayak üstünde karpuz dilimleri ellerinde zorlu bir yargılama başlar.

Bahçe sahibi: Şimdi bana söyleyin bakalım. Bu tezgâhın ve hırsızın başı kim?

Etrafı gözetleyen fakat radara giren birinci ayyaş: Vallahi ben tarlana ayak bile basmadım Ağam! İstersen ayak izlerime bakabilirsin.

Hırsız arkadaşını sırtında taşıyan ikinci berduş: Billahi ben koparmadım Ağam. Ekmek ve Kur’an çarpsın ki hırsız ben değilem!

Karpuzu kesip bir dilimini yemeden yere atan sarhoş uğru: Tallahi bir dilimini dahi yemedik Ağam. Biz ettik sen eyleme, indir hele şu silahı kurbanın olayım! Ne olur bizi jandarmaya, muhtara, kadıya haber verip el aleme rezil rüsvay etme Bekir Ağam!

Bahçe sahibi: Bana adam gibi gelip istediniz de vermedim mi? O karpuzun çekirdeklerini ben yerli ve milli tohum olarak seneye kullanacaktım. Neyse oldu madem çekirdeklerini toplayın bana getirin.

Üçü birden ve hep bir ağızdan: Sağ olasın var olasın, hakkını helal et Ağam.

Bahçe sahibi: Yırtılan Hacı Bekir’in yakası! Bir daha olmasın. Olursa billahi sıkarım! Haydi neyse helal olsun.

Gençler! Madem özür dilediniz. Pişman oldunuz. Durun hele size söyleyeceklerim var. Birer karpuz da hediyem Kur’an olsun. Kod Adı, Ha mim! Fussilet Suresi! Sadece 54 çekirdek ayeti var. Canfes gibi Maşaallah. Tadına doyum olmaz. Bütün güzellikler kabukları içende saklıdır. İnsanın yazılımı/bedeni toprak mahsullerinden, donanımı/ruhu ise Kur’an ayetlerinden beslenir. Tıpkı bu karpuzun elektrik kablosu gibi uzanan tefekleri ile topraktan beslenip büyüdüğü gibi, yağmurdan sudan içip tatlanıp renk aldığı gibi. Aynı hava, aynı su, aynı toprak, aynı güneş, aynı rüzgâr, aynı gübre fakat kavun başka karpuz başka! Allahu ekber!

Allah’a yönelmek; iman, itaat, tevhit, ibadet ve ihlasla mümkün. Allah’a ortak koşanların vay haline! Ad ve Semud kavimlerinin canı cehenneme! Kasırga ve yıldırım çarpması ile helak oldular. İlahi davete gözleri kapalı, kulakları tıkalı ve kalpleri perdeli olanlara hesap günü aynı azaları şahitlik eder. Kur’an’ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın diyen kefere taifesi o çetin günde birbirleri ile hesaplaşarak lanet okurlar. Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: “Korkmayın, üzülmeyin, size va’d olunan cennetle sevinin!” derler.

İnsanları Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve “Ben elhamdülillah Müslümanlardanım!” diyenden kimin sözü daha güzeldir. İyilikle kötülük elbette bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Melekler gibi gece gündüz Allah’ı tesbih zikir ile O’na secde edin. Kim bir iyi iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de bir kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullarına zulmedici değildir.

Allah’ın bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğunu çıkarıp yaramaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir. And olsun ki; kendisine bir zarardan sonra bir rahmet tattırırsak “Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak onun katında benim için daha güzel şeyler vardır” der. İnsana bir nimet verdiğimiz zaman bizden yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman yalvarır durur. Dikkat edin; Kur’an’ın gerçek olduğunu inkâr edenler Rablerine kavuşma hususunda şüphe içindedirler. Bilesiniz ki; Allah ilmiyle, kudretiyle ve rahmetiyle her şeyi kuşatmıştır.

Gençler! Hava iyiden karardı. Yalnız karanlıktan korkmayın ve karanlığa taş atmayın. Mutluluğu ince boyunlu haram şişelerde aramayın. Allah’ın helal kıldığı şeylerden istifade edin. Haramdan uzak durun Bir daha haddi aşmayın. Aşırı hırs insanı hırsız eder. Fazla tamah adamı arsız eder. Deveyi tırazdan düşüren bir tutam ottur. Haydi şimdi dağılın. Allah’a emanet olun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.