HADİS İKLİMİ – Rabb’e Yakınlık Vesilesi: Kurban/Mahmut Aveder

HADİS İKLİMİ – Rabb’e Yakınlık Vesilesi: Kurban/Mahmut Aveder

Bera (r.a) diyor ki, Hz. Peygamber’i (sav) hutbe verirken dinledim, şöyle buyurdu: “Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.” (Buhari)

Bilindiği gibi kurbanlık hayvanlar sadece koyun, keçi, sığır, camız ve develerden oluşmaktadır. Peygamber Efendimizden gelen hadislere göre, sığır ve deve, yedi kişi tarafından ortaklaşa kurban edilebilmektedir. (Ebu Davud)

Kurbanın en hayırlısının boynuzlu koç olduğu belirtilmektedir. (Ebu Davud)

Kurbanlık koyunların bir yaşını, diğer büyük başların ise iki yaşını doldurmuş olması gerekmektedir. Ayrıca, sağlıklı olmayan, mesela, topal olan, tek gözü kör olan, hastalığı iyice belli olan, zayıf ve cılız olan hayvanlar kurban edilmemektedir. (Ebu Davud)

Muhtemelen ekonomik ihtiyaçlar dikkate alınarak, sütü için beslenen sağmal hayvanların da kurban edilmesi hoş görülmemektedir. (Tirmizi)

Hz. Peygamber’in (s.a.v) sünnetine sımsıkı bağlılığıyla şöhret kazanmış olan Abdullah b. Ömer, organları noksan veya yaşları elverişli hale gelmemiş olan hayvanları kurban olarak kesmekten çekinir, Hz. Aişe’nin yeğeni Urve b. Zübeyr ise çocuklarına şöyle derdi: “Yavrularım! Hiçbiriniz şerefli dostlarınıza layık görmediğiniz hayvanları, hac (veya umre) kurbanı olarak kesmesin. Çünkü Allah, şereflilerin en şereflisidir ve her şeyin en iyisine layıktır.”

Yine hadislere göre kurbanlıkların sadece etleri değil, derileri, yünleri, develerin üzerindeki minder gibi değerli eşyalar da fakirlere tasadduk edilirdi (Buhari). Kasap ücreti ise kurban etinden değil, sahibi tarafından ödenmelidir.

Kişi, kurbanını bizzat kesebileceği gibi, vekil tayin etmek suretiyle başkasına da kestirebilir. Nitekim Allah Resulü de hicretin dokuzuncu senesinde kurbanlık develerini hac emiri olarak tayin ettiği en yakın dostu olan Hz. Ebu Bekir ile Mekke’ye göndermişti (Buhari). Yine Hz. Ali, Peygamberimizin yaptığı vasiyet gereği onun adına iki koç kesmişti (Ebu Davud).

Kurbanın ibadet boyutu kadar, toplumsal fonksiyonu da önem arz eder. Allah için kesilen kurban ibadetinde, tüketimi itibarıyla muhtaç insanların doyurulması gibi pratik bir amaç gözetilir. Buradaki hikmet, Allah rızası ile birlikte yoksulun et ve gıda ihtiyacını karşılamaktır. Böylece kurban, Müslüman toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma haz ve alışkanlığını verir; onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Neticede fakirleri de bayram günlerindeki sevince ortak ederek, birlik ve kardeşlik içinde huzurlu bir bayram geçirmelerini sağlar.

İslam toplumunu diğerlerinden ayıran pek çok harika farklar vardır. Onlardan biri de coşkunun da hüznün de toplumsal birliktelikle idrak edilmesidir. Ramazan bayramı öncesi fitre ibadeti, Kurban bayramında ise kurban paylaşımı sebebiyle zengin ve fakirin bayramları coşkuyla idrak etmesi gözetilir. Bireysellik değil toplumsallık gözetilir.

Kurban ibadetinin bir hikmeti de zengini muhtaç kardeşlerine yaklaştıran önemli bir vesile olmasıdır. Komşuları, akrabaları, dostları, yakın olsun uzak olsun kardeşleri birbirine bağlayan ve ruhları kaynaştıran bir ibadettir. Vekâlet yoluyla Afrika’da, Asya’da adını dahi duymadığı birçok yoksul ülkede yaşayan, hiç görmediği, tanımadığı, aç ve muhtaç kardeşlerine uzattığı bir eldir. Binlerce kilometre uzaktaki kardeşleriyle yakınlaşmanın, bütünleşmenin, ümmet olmanın adıdır kurban.

Yoklukların, afetlerin yaşandığı coğrafyalara ulaşmak, fiziki mesafelerini gönül coğrafyasında aşmak, onların dertlerini paylaşmak, onlara umut ışığı olmaya çalışmaktır. Hatta sadece din kardeşlerine değil, inancı ne olursa olsun muhtaç olan herkese ulaşmaktır!

Kurban, Yüce Yaratıcıya yakınlaşmaktır; kurbanlarımız, “kurb” anlarımızdır, yani O’na en yakın olma zamanlarımızdır. Kurban, mukarrebûndan olma çabasıdır, yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Yaratıcıya yaklaşanlar arasına girebilme gayretidir. Kurban, takvaya; takva da Allah’a ulaştırır.

Nitekim Yüce Rabbimiz hac kurbanlarından söz ederken kurbanların, aslında Allah’ı yüceltme ve O’na şükretme vesilesi olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurur:

“(O kurbanların) Ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Fakat O’na sizin takvanız ulaşacaktır. (Hac, 37)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.