(Zuhruf 36-44) Tefsir Yazıları 1

Rahman ve Rahim olanın adına…
Zuhruf, 36: Kim de Rahman olan Allah’ın zikri (Kur’an’ı ve hükümlerini)görmezlikten gelirse biz de ona bir şeytanı musallat ederiz ki artık o, onun ayrılmaz arkadaşı olur.
Âyette geçen “AŞÂ” gözde bir tür zayıflık, bir tür körlüktür. Fakat bu ayette kastedilen “öyle körlük edip te görmemezlikten gelmek”tir. Kişinin gözünde bir hastalık olursa ‘aşiye’ denir. Ancak gözünde hastalık olmadığı halde hastaymış gibi bakarsa o zaman ‘aşâ denir. Ayette Kur’an’a karşı kör olmaktan bahsedilmektedir. Kim Rahman’ın öğüdünün hak olduğunu bilip ama cahilce ve aptalca ondan yüz çevirmeye kalkarsa anlamına gelir. Bu tıpkı şu ayette geçen cümle gibidir: “Vicdanları bunlara yakinen inandığı halde, bunları bile bile reddettiler!” (Neml, 14) Böyle olan bir kimse için onunla şeytanları arasından çekilir, onu kendi haline bırakırız. Tıpkı şu âyet gibi : “Biz onların başına bir takım şeytanî yoldaşlar sardık.” (Fussilet, 25) Her kim Kur’an’dan göz yumup görmemezlik eder, onun irşatlarını dinlemezse o veya şeytan ikisi birbirinin kuyruğu olur.
Zuhruf, 37: Şüphesiz bu şeytanlar, onları yoldan çevirirler, onlar da kendilerinin doğru yola erişmiş olduklarını sanırlar.
Evet, doğru yoldayım diye kendimize güvenmemeliyiz. Her daim imanımızı tazelemeli, kalplerimizin hak olan din üzerine sabit kılınması için Rahman’a niyaz etmeliyiz. O demektir ki âdemoğlu kendisini doğru yolda zanneder ama son nefeste hüsran üzerine bir hayat yaşadığının farkına varabilir. Allah Teâlâ cümlemizi gafillikten, günaha dadanmışlıktan hıfz eylesin.
Zuhruf, 38: Nihayet arkadaşı yüzünden yoldan çıkan kimse, bize geldiği zaman o arkadaşına: “Keşke benimle senin aranda iki doğunun uzaklığı kadar uzaklık olsaydı: Meğer sen ne kötü arkadaş imişsin” diyecek.
İki doğudan kasıt “doğu ile batıdır” ancak burada genelleme yapılmıştır. Tıpkı güneşe ve aya (kamereyn) denmesi gibi. İki doğunun uzaklığından kasıt doğu ile batının birbirinden uzaklığı demektir. Evet, insanoğlu kendisini yoldan çıkartan arkadaşına hesap günü yüz çevirecek kendi pişmanlığından onu mesul tutacak ama bu kendisine fayda vermeyecek.
Zuhruf, 39: Bugün yakınmanız asla size fayda vermeyecek. Çünkü dünyada sapıp zulmettiniz. Şüphesiz siz azapta da ortaklarsınız denilecek.
Zor işlere girişen kimselere işin yükünü çekmekte yardımlaşmaları, sıkıntı ve çilesini paylaşmaları sebebiyle ortak oluşları fayda verir ama hiç zannetmeyin ki azapta ortak oluşunuz size fayda verecektir! Çünkü her birinize gücünün yetmeyeceği ölçüde azap vardır. Sizin temenniniz size asla fayda vermeyecektir. Çünkü sizin hakkınız sizin ve arkadaşlarınızın azapta ortak olmanızdır. Tıpkı o azabın sebebi olan küfürde ortak oluşunuz gibi!
Zuhruf, 40: Peygamberim! Artık o sağırlara sen mi işittireceksin? Yahut o körleri ve apaçık bir sapıklıkta olanları sen mi doğru yola eriştireceksin?
Peygamber aleyhisselam kavmini gerçeğe çağırma konusunda büyük gayret sarf ediyor, kendisini ruhen zorluyordu. Onlar ise onun bu çağrısına inkârda direnç göstermek ve ısrarla azgınlık etmekten başka bir karşılık vermiyordu. Bu sebeple Allah Teâlâ “Bu ‘sağır’lara sen söz dinletebilir misin?” diye yadırgadı ki bu, onları Peygamber’in doğru yola iletebilecek olmasını şaşkınlıkla karşılayan bir yadırgamadır. Böylece Allah onları doğru yola zor ve güç kullanarak yalnızca kendi gücünün yeteceği anlamını kastetmiştir.
Zuhruf, 41: Peygamberim! Biz seni dünyadan alıp götürsek bile onlardan mutlaka yine intikam alacağız.
Zuhruf, 42: Yahut onlara vadettiğimiz azabı dünyada sana da gösteririz. Çünkü bizim onlara karşı gücümüz yeter.
41. ve 42. ayetlerde bilhassa Bedir savaşında müşriklerden alınan intikamdan bahsedilmiştir. Allah’ın izzet ve kudretinin üstünde hiçbir güç yoktur. Allah’ın hükmü engellenemez. Zalimler ve kâfirler yaptıklarının hesabını dünyada olmasa da ahirette mutlaka vereceklerdir.
Zuhruf, 43: Peygamberim! O halde sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphe yok ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
Zafer ve galibiyeti sana çabucak da versek, hesap gününe de ertelesek, sana vahyettiğimize sımsıkı sarıl ve onu uygulamaya bak! Çünkü sapkın kimselerden başkasının sapmayacağı dosdoğru yol odur! Allah’ın dinine tavizsiz bağlanmada her geçen gün salâbetin artsın! Müşriklerin tutumu sebebiyle sıkılıp bunalman seni işinde gevşekliğe, rehavete sevk etmesin!
Zuhruf, 44: Kuşku yok ki o Kur’an senin için de ümmetin için de bir öğüttür. İleride hepiniz sorguya çekileceksiniz.
Kur’an’ın hükümlerine uyulup uyulmadığından, ona saygı ve sevgi gösterip gösterilmediğinden bütün ümmet sorguya çekilecektir. Çünkü Zikr-i Hakîm bizim için en büyük nimettir. Bu büyük nimete şükredip etmediğimizden hesap günü suale çekileceğiz.