Yol Arkadaşı

Yol, Allah’ın yoludur. Hakiki yol arkadaşı da bu yolun yolcularının arkadaşlığıdır. Adem aleyhisselam’dan günümüze gelinceye kadar başta Resuller ve arkadaşları olmak üzere Allah yolunun yolcuları yol arkadaşlığının en güzel örnekleri olmuşlardır. O yolda olmak isteyenler gözlerini onlara diksinler. Mukîmken de yolcuyken de, savaşta da barışta da, bollukta da darlıkta da en güzel yol arkadaşlığını onlar yapmışlardır. Onlar yolun kadrü kıymetini en iyi bilip anlayanlardı.
Rabbimiz buyurdu ki; “İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah sakınasınız diye emretti.” (Enam, 153)
“Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet.” (Fatiha, 6) O yol öyle bir yol ki, o yola ulaşmak ve o yolda sabitkadem olmak için her şey feda edilir. Mal, can, makam ve mevki evladü iyal… Her şey ama her şey. O yoldan mahrum olmak aslında her şeyden mahrum olmaktır.
O yolun yolcuları;
Kendini Allah’a adayan; “… Kendilerini Allah yoluna adayan …” (Bakara, 273)
Allah’tan başkasından korkmayan; “… Zalimlerden korkmayın, benden korkun. …” (Bakara, 150)
Allah yoluna yardım eden; “… Biz Allah yolunun yardımcıları. Allah’a iman ettik. Şahid ol, biz Müslümanlarız.” (Âl-i İmran, 52)
Allah yolunda cihad eden; “… O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide, 35)
Allah yolunda harcayan; “Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi tehlikeye atmayın. …” (Bakara, 195)
Allah yolunda canlarını seve seve veren; “And olsun eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıklarından daha hayırlıdır.” (Âl-i İmran, 157)
Allah yolunda başına gelenden yılmayan; “… Allah yolunda başlarına gelenden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. …” (Âl-i İmran, 146)
Yolun kadrü kıymetini bilmeyen, yol arkadaşlığının kadrü kıymetini ne bilsin? Yolun sonunu görebilen yoldan şaşmaz. Yolun sonunu göremeyen yoldan şaşar. Yolunda meşakkat ve sıkıntı çekilmeye layık olan Rabbimiz zülcelal velkemal hazretleridir. Başka hiçbir yolda sıkıntı ve meşakkat çekmeye değmez. Emekler zayi olup gider.
Allah yolunda yol arkadaşlarına ihtiyaç vardır. Yola yalnız çıkılmaz. Rabbimiz, ilahi yardımları sağanak sağanak üzerine yağdırdığı, Resul ve Nebilerine de salih arkadaşlar nasip etmiştir. Ama maalesef onlardan bile dökülenler olmuştur.
“Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştırlar.” (Nisa, 69) Yol arkadaşlığının olmazsa olmaz şartları vardır.
Akl-ı selim olması;
Aklını akıllıların sohbetinde geliştirmiş, aklını vahye teslim etmiş, akl-ı selim olmalıdır. Zira ahmaklarla arkadaşlık, hayırsızlıktır. Ahmağın dostluğundan akıllının düşmanlığı daha az zararlıdır. Ahmak iyilik yapacağım derken bile zarar verir. Cahillerle sohbete devam etmek cehalettir, akla ziyandır.
Kuvvetli iman sahibi olması;
Dinle imanla irtibatı zayıf olanlarla arkadaş olma. Onlar bu halleri ile en büyük zararı kendilerine vermişken başkalarına nasıl faydalı bir arkadaş olurlar? Arkadaşlığı Allah için olmayanın arkadaşlığından hayır gelmez, insanı yolda bırakır.
Güzel ahlak sahibi olması;
Güzel ahlak sahibi olan kimse bulunduğu ortamı güzelleştirir. Güzel ahlak sahibi kişiler çevre düzenlemesi mükemmel yapılmış bahçelere benzer. Nasıl ki o bahçede başınızı ne tarafa çevirirseniz uyum ve güzellik sizi mest eder; kaldırımları, çiçekleri, çimenleri, ağaçları, şelaleleri ile göze ve gönle huzur verir; güzel ahlak sahibi de böyledir. Duruşu, bakışı, sözü, sükûtu, himmeti, hizmeti hatta azarı bile insana huzur verir. O Allah için sever ve sevilir. Arkadaşını sevmeyen de ve sevilmeyen de hayır yoktur.
Ashabdan iki kişi cihaddan önce dua edelim ve birbirimizin dualarına âmin diyelim diye anlaşmışlardı. Birisi duasında “muzafferiyetle çıkıp uzun zaman dine hizmet etmeyi” istemiş, âmin demişler. Diğeri ise duasında “şehid olmayı, Rabbinin huzuruna da kopan azalarından akan kanlarla çıkmayı” istemiş. Arkadaşının âmin demekte tereddüt ettiğini görünce sözünde durup âmin demesini istemiş. Netice olarak Rabbimiz ikisinin de samimi dualarını kabul buyurmuş; biri şehid diğeri de gazi olmuştu.
Ne kadar yol arkadaşınız olursa olsun esas arkadaşın, yolun sahibi olduğunu unutmayın. Arkadaşlarının hepsi seni terk etse bile O terk etmez. O da sana yeter. “Allah, iman edenlerin dostudur. …” (Bakara, 257)
“Eğer siz O’na yardım etmezseniz, inkâr edenler O’nu iki kişiden biri olarak çıkardıkları zaman O’na bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani O, arkadaşına ‘Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber.’ diyordu. Allah da O’nun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla O’nu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştır. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe, 40)
Hz. Ebubekir ne güzel yol arkadaşı idi. Allah ondan razı olsun.