Vehim

Ağırlığı bulaşmış zamanın,
Çıkmak bilmiyor üzerimden,
Tanımasam da iki bin öncesini,
Asırlar geçmiş gibi üzerimden.
Biliyorum haykırsam dahi duyamazsın,
Bakışlarımda mı anlatmadı halimden.
Gel sarıl merhamet kokulu çehrenle,
Bir lahza olsun;
Hüznüme sinsin kokun.
Yaşanılası olduğuna dünyanın,
Ya inandır beni ya kandır;
İster hakikat olsun ister füsun.
Sen bir anka misali Leyla,
Gördüm seni filhakika.
Anlatamasam da ne olduğunu bilirim!
Bir Yakup idim ardında,
Bekleyişimi yitirdim.
İbrahim gibi aradım durdum
Her zerrenin peşinde seni.
Bilirim ne ben İbrahim’im.
Ne de sen hakikatsin.
Neyin varsa ben de vehmimdensin.
Bilirim bu hengâme içinde
Zayi olacağını,
Bir sanrı kaldığımı bilirim.
Her kapı çalışında,
Bakışlarında yankılanan sancı.
Yüreğimin tam ortasına düştü.
İntizarı parçalayan sanı,
Dimağımın en zayıf halkasına düştü.
Kim kararttı rengini,
Baharlar yeşerten tebessümünün.
Derinliklerine yüreğinin,
Bu hınç nasıl düştü?
Farkındayım onca noksanımın,
Yarımı tam etmek derdinde değilim.
Ve elbet bilirim âlemde eşyanın,
Kemâlât bulamayacağını.
Fakat yarım kaldı!
Ölümümüz dahi yarım, yaşamımız yarım kaldı.
Yarım kaldı bir soluk kursağımızda,
Yaşamak yarım kalmışlığıyla
Meşhur ve müsemma kaldı.