Vakı’a Suresi

Allah’ın rahmeti üzerimize olsun kardeşlerim.Allah’ın gazabını celbedecek her hal ve hareketten ona sığınır,ondan yardım dileriz/dileniriz.Rabbim onun istediği kul olma yolunda bizleri yaşatsın.
Bu sayımızda Vakıa Suresini ele alacağız.Her sure bizi Allah’a yaklaştırmalı,nefsimizin doymak bilmeyen hırsından bizi arıtmalı,bizi güzel insan ve güzel kullar eylemeli.
Suremiz Mekki bir sure ve 96 ayettir. Mushaftaki sıralamada elli altıncı, iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Tâ-hâ sûresinden sonra, Şu’arâ sûresinden önce Mekke’de nazil olmuştur.
İlk âyetindeki “olay, hâdise” anlamına gelen ve kıyamet gününü ifade etmek üzere kullanılan “vâkı’a” kelimesi sûreye ad olmuştur.“ Büyük olay gerçekleştiği zaman.“buyurur Rabbimiz.İnsanların kıyama kalkacağı güne uyarıyla başlar Rabbimiz.Hayatı boyunca kıyama kalkmamış insanlara uyarıdır,öldükten sonra dirilişi inkar edenlere ikazdır,iman ettim demekle kurtulacağını zannedenlere ihtardır suremiz.Diriler içindir suremiz;nefes alıp verenler,akledenler,iman gözüyle bakanlar,ders-öğüt almak isteyenler,hidayeti isteyenler,cennete talip olanlar ,istikamet üzere yaşamak isteyenler içindir…Biliriz ki ölülere biz duyuramayız…
Kıyamet gününün gerçekliğinde asla kuşku duyulmaması gerektiği uyarısıyla başlayan sûrede geniş biçimde cennet ve cehennem tasvirleri yapılmakta; Allah Teâlâ’nın kudretinin kanıtlarından örnekler verilmekte, Kur’an’ın Allah katından indirilmiş bulunduğuna ve bunun insanlar için büyük bir nimet olduğuna dikkat çekilmektedir.(1)
Bizim dinimiz kuşkuya yer vermez.Dinimiz teslimiyet dinidir.Allah’a teslim olan kurtulur;şüpheye düşen-dalan kaybolur.Benliğini,bilincini ,özünü,özgürlüğünü zayi eder.Kıyametin gerçekleşecek olması en büyük bilgilerden/haberlerden biridir.Kıyamet demek,sorumluluk demektir;anlamlı bir yaşam demektir.Kıyametin varlığı bizi dimdik ayakta tutar.Suremizin konularından biri de Kur’an-ı Kerim’in büyük bir nimet olmasıdır.Kur’an-ı Kerim olmasa biz yolumuzu bulamaz,yok olur giderdik.Rabbimiz bize acıdı ve vahiy gönderdi.Vahyini yaşayan,bizlere önder ve örnek olan resulünü gönderdi.Her biri ayrı bir nimet.Şükreden kulunun nimetini artıran Allah’a hamd olsun.
Suremizde 7 ve 10.ayetler arasında üç grup insandan bahsedilir.Ayetler şu şekildedir:
“7. Sizler de üç guruba ayrıldığınız zaman: 8. Biri, hakkın ve erdemin yanında olanlardır; ne mutlu o hakkın ve erdemin yanında olanlara! 9. Diğeri bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlardır; ne kadar bedbahttır o bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlar! 10. Bir diğeri ise önde olanlar; o önde olanlar.“ Ve ayetlerin devamı şu şekilde gelir:11-12. İşte onlar nimetlerle dolu cennetlerde (Allah’a) en yakın olanlardır.“
Rabbim öncülerden olmanın yolunu bizlere göstermiş.Bize düşen Allah’ın muradına uygun bir yaşayış için azim ve çaba göstermek.Ayette rabbimiz ,hakkın ve erdemin yanında olmanın insanı götüreceği yeri gösterdiği gibi batılın,şirkin,küfrün insanı götüreceği yeri de söylemiştir.Bütün bunları bilmek için okumak zorundayız.Okuduklarımızla yaşamak zorundayız.Yaşantımızla insanlara örnek olmak zorundayız.Öncüler ne mutlu onlara.Onlar ne yaptılar da öncü oldular?Yaşantılarında nasıl bir tercih yaptılar?Neyi, neyin önüne geçirdiler?Hayatları boyunca kimi razı etmeye çalıştılar?Allah’a yakın olmanın yolları ayetlerde gösterilmiş.Resulullah’ın yaşantısında gözler önüne serilmiş.Hayatı boyunca islami yaşantıyı gündemine almamış bir insanın sonu hüsran ve acıdır.Bedel ödemeyenler cennete girmeyi nasıl umabilirler?Sürekli insanları razı etmek için çalışmış,yaradanını razı etmeye çalışmamış.
“41. Ama bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlar var ya, ne kadar bedbahttır o bâtılın ve erdemsizliğin yanında olanlar! 42. İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içindedirler. 43-44. Serin ve rahatlatıcı olmayan, kapkara bir duman gölgesindedirler. 45. Çünkü daha önce onlar nazlarına tutsak olmuşlardı. 46. O büyük günah üzerinde ısrar ediyorlardı. 47. Şöyle diyorlardı: ”Sahi biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken yeniden mi diriltilecekmişiz! 48. Üstelik gelip geçmiş atalarımız da mı!” 49. De ki: “Hem öncekiler hem sonrakiler; 50. Bilinen bir günün belirlenmiş bir vaktinde mutlaka bir araya getirilecekler!” 51. Sonra siz ey yoldan sapmış inkarcılar! 52. Mutlaka zakkum ağacından yiyeceksiniz. 53. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız. 54. Üstüne de o kaynar sudan içeceksiniz. 55. Hem de susamış develerin suya kanmaz içişleriyle. 56. İşte hesap günü onların ağırlanışı böyle olacak!“
41 ila 56.ayetler arası suremiz bu şekilde devam etmektedir.Batılın ve erdemsizliğin yanında olmak.Allah korusun,ziyan olmaktır.Müslüman izzet ve şeref sahibi olandır.İzzeti,şerefi;batılda ve erdemsizlerin yanında aramaz.Onun bir duruşu vardır.Herkes ona her şeyi teklif edemez,dinini alaya aldırmaz.O,bu özgüveni rabbinden alır.Rabbinin yardımı ona iner de iner…sahip olduğu imkânlardan ötürü, refah içinde şımaran insanlar,yani hak tanımazlar,nimetin kaynağını şaşıranlar,kibre kapılıp kazandım da oldu diyenler,Allah’ı yok sayanlar günahlarında ısrar ederler…Allah tövbe eden kulunu bağışlar,günahını siler hatta tövbe edenin hafızasından da siler.Yeter ki kul nasuh bir tövbe ile Allah’a yönelsin.Günahta ısrar,günahtan beterdir.Yanlışlığı meşrulaştırmanın zararı sadece kişiye dokunmaz tüm topluma,insanlığa ,ümmete dokunur.Bu en büyük ihanetlerden biridir.
Suremizde erdemli ve erdemsiz insanların ahiretteki halleri,görecekleri muamele anlatılır.Zakkum ağacından yiyip üzerine kaynar su içmeyi kim ister?Kimse…Ama buna rağmen yokmuş/olmayacakmış gibi bir hayat yaşıyoruz.
“ 75-77. Bakın! Yıldızların yerlerine yemin ederim, -ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir- kuşkusuz o değeri çok yüce Kur’an’dır. 78. Korunmuş bir kitaptadır. 79. Ona ancak temizlenenler dokunabilir. 80.0, âlemlerin rabbinden indirilmiştir.“
Suremizden geçen “Ona ancak temizlenenler dokunabilir. “ayeti farklı şekillerde tefsir edilmiştir.Kur’an-ı Kerim’e dokunmak için abdest almak gerekir diyenler olduğu gibi kafirlerin/inançsızların bu kitaba dokunamayacağını savunanlar da olmuştur.Ayrıca buradaki “dokunma” anlamına gelen “mess” kelimesi, Kur’an’ın içeriğinin Peygamber’e iletilmesinde meleklerden başkasının rolünün olamayacağını ve müşriklerin iddia ettikleri gibi kâhin veya şâir sözü olmadığını ifade etmektedir, diyenler de olmuştur.
Yine suremizdeki 83-85. ayetler şu şekildedir:“Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.”Ölümün ve yaşamın sahibi Allah’tır.Görülen ve görülmeyen alemin sahibi Allah’tır.Birilerinin bu durumu inkar etmesi,gerçeğe halel getirmez.Ölüm gelmeden bizler ,Allah’ın bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu bilelim.Dua edenin duasına icabet edecek olan Allah’tır…Allah’ı uzakta aramak ne büyük hatadır,gaflettir.Göremeyeceğimiz hususlara iman etmek,imanın şartıdır.Gayb; bize,insanlara göre gaybtır. Allah,her şeyi bilendir,her şeyden haberdardır.Bunun bilincinde olan bir mümin olabilmek en büyük hedeflerimizden biri olmalıdır.
Suremiz şu ayetle sona erer: “Çok büyük Rabbinin adını tesbih et.”Allah’ı eksik ,noksan sıfatlardan tenzih et,Onu yücelt ki yücelesin.Rabbini gereği gibi tanı.Her şeyden çok Allah’ı tanı.Kişi tanıdıkça sever.Onu gündeminde tut.Şu anda yaptıklarımdan Allah razı mı diye sor.Onun rızası için ver.Onun rızası için konuş,onun rızası için sus.Her ikisi de rabbin için olsun..Ellerini aç,Allah’a yönel,onun rızasını dilen…Kul olmanın sırrına erenlere selam olsun….vesselam
KAYNAKÇA:
1-Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:V/157-158.