Uzak Coğrafyalar, Yakın Fotoğrafyalar

SRİ LANKA
Yolculuk
İmkânlarımızın artması ile yüzümüzü dünyanın her yerine çevirebilmemiz, biz yaşlardaki gençleri bile birkaç yurtdışı seyahatine muhatab edebiliyor. Son yıllarda yaptığım üçüncü seyahatim de gene bir uzak doğu ülkesi olan Sri Lanka’ya idi. 2018 Kurban organizasyonu için Türkiye Diyanet Vakfı aracılığı ile yola çıkacaktık. Zaten hep bir vesile lazım gelir seyahate başlamak için, evvelki seyahatlerimde olduğu gibi… Belki bir Şehit Zafer Ahmet PINAR abimizin kabrini aramak için Bosna’ya, belki eğitim alacak gençlere göz kulak olmak için Malezya’ya gidersiniz. Bazen de bir kişiye daha Kurban eti ulaştırabilmek için Sri Lanka’ya. Allah bilir daha ne vesileler vardır şaşkınlık kotamızı dolduracak.
Tabi son yıllarda artan seyahatler ailem tarafında “Seyahat Ya Rasulallah!” mı dedin yavrum? imajını çoktan çizdi. Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler.
Neyse gerekli iş ve işlemler yapıldıktan, kâğıt kürek işleri tamam eyledikten sonra düştük 5 kişilik ekip olarak yollara. Farklı ülke ve şehirlerden gitmeleri hasebiyle ekibin 4 kişilik kısmı bizden önce yola çıktılar fakat ekip başımız Yasin Gökalp ile bendeniz Ankara-İstanbul uçağımızın uzun süren rötarı yüzünden Sri Lanka uçağını 5 dk ile kaçırmış olduk ve bir gün gecikmeli olarak oraya vardık. Bu rötardan dolayı THY bizleri bir otele yerleştirip ertesi gün aynı saate yeni bir bilet kesti. Otele giderken gördük ki bu şekilde yollarda kalan birçok Kurban gönüllüsü olmuş. Aksaklıkların durduramadığı bu insanlar geç de olsa, vakitleri kısalmış, yapacakları işler yoğunlaşmış da olsa gitmekten geri durmadılar elbette. Misalen; Tayland’a giden ekiple beraber bir de TRT ekibi görevlendirilmiş. Sonradan öğrendik ki Tayland grubunda Cins’in yazarı, Payitaht dizisinin Tahsin Paşa’sı Bahadır Yenişehirlioğlu varmış ve güzel bir reklam filmi de çekilsin istenmiş. Gel gör ki işler aksamış ve TRT ekibi de bizimle aynı durumda kalıp yerleştiğimiz otele gelmiş. Biz de el mahkûm, “ya Sabır!” deyip bekleyedurduk. Ee beklemeyip ne yapsın değil mi bu garip. “Seyahat Ya Rasulallah!” derken kolaydı tabi…
Neyse ertesi gün oldu. Biz de düştük tekrar yola. Uçuşumuz başladı. Sabah saatlerinde gökyüzünde olduğumuz için cam kenarı avantajımı kullanarak epey izledim aşağıdaki şehirleri. Nerelerden geçmedik ki: Bağdat, Basra, Bahreyn, Doha, Maldivler ve daha nicesi. Yalnız şunu söylemeliyim ki dünyada cennet tasvir et deseler büyük çoğunluk Maldivler’e benzer yerleri anlatırdı. Öyle güzel adalar ki un gibi kumu, üzerindeki küçük palmiye ormanları ve toki uğramamış kumsallarıyla hakikaten yaratılış harikasıydı.
Sri Lanka’ya Varış
Nihayet oradan da ayrılarak Sri Lanka’nın başkenti Colombo’ya geldik. Hava alanında bizi Muhammed Fatih Gazali kardeşimiz karşıladı. Kendisi Sri Lankalı fakat harikulade Türkçe biliyor. Zira liseyi Kayseri Uluslararası İHL’de okumuş. Türkiye’ye oldukça meftun ve buradaki eğitiminden de memnun. Adeta ülkesi ile ülkemiz arasında bir köprü olmaya çalışıyor. Bu konuda çok da istekli. Dedesi de Türkiye’de tarih bölümü okuyup kendi ülkesinde profesörmüş zamanında. O vesileyle kendisi de Türkiye’de okumuş ve üniversiteyi de Ankara İlahiyat’ta okuyacakmış. Kendisine muvaffakiyetler diliyorum.
Bizleri başkent Colombo’dan alarak Kurban bölgemiz olan Kinnia ve Trinkomali’ye doğru götürmeye başladılar. İlk dikkatimizi çeken şey burada da araçların aynı Malezya’da gördüğümüz gibi sol şeritten hareket etmesi idi. Direksiyonlar da sağdaydı. İngilizler sömürü amacıyla gezdikleri her yere bir şekilde izlerini bırakmışlar. Gerek prizler gerek sporlar gerekse trafik yönü itibarıyla her yerde bunları görmek mümkün.
Dikkat Fil Çıkabilir!
Gitmeden önce birkaç tane belgesel izlemiş, birkaç yazı okumuştum. Gitmeden önce bu şekilde araştırmalar yapmayı herkese tavsiye ederim. Gerçekten asgari bir fikir edinmek çok işinize yarayacaktır. Sonra düştük Sri Lanka’nın meşhur yollarına. Yollar çok dar, tuktuk denen üç tekerli motorlarla dolu ve sürücüler pervasızlar. Altı saat minibüs ile gece yolculuğu yaptık ama tedirginlikten doğru düzgün uyuyamadım. Her an kaza olacakmış gibi geliyor insana. Bizim buralarda meşhur bir Pozantı yolu vardı otoyoldan önce. Aynı onun gibi bütün yollar. Tehlike hat safhada üstelik ormanların, göllerin ve pirinç tarlalarının yanından geçiyorsunuz sürekli. Fakat bu yolculuk sırasında unutamayacağım bir şey de yaşadık. Tam bir ormanlık arazi içinden geçerken aniden yola fil çıktı. Sonra yanımızdan yol boyunca yürüyerek geçip gitti. Bu şekilde yabani bir fil ile rastlaşacağımı düşünmezdim. Buna benzer başka şeyler de oldu aslında. Mesela yabani ceylanlar da gördük. İnanılmaz güzelliktelerdi. Duvar halılarımızdaki ceylan figürleri gerçekmiş onu da öğrenmiş oldum bu vesileyle.
Meydanda Bayram Namazı Ve Namazdaki Kadınlar
Nihayet hedefimize ölmeden ulaşmayı başardık. Geceyi orada geçirdikten sonra arefe sabahı ilk işimiz kurbanlıkları kontrol etmek oldu. Aslında o gün Türkiye’de bayram başlamıştı fakat Sri Lanka’da ertesi gündü bayram. İnsanın böyle durumlarda müteessir olmaması elde değil. Onca Müslüman ülke var ama bir bayram saati ayarlamaktan bile aciziz. Neyse lafı uzatmayayım. Kurbanlıkları da kontrol edip günümüzü tamamladık. Ertesi gün bayram namazı için meydanda halk ile toplandık. Hep bayram namazının meydanda kılındığını görmek istemişimdir zaten. Ama bu sefer farklı bir durumla daha karşılaştık. Şöyle ki meydan yan yana olmak üzere perdelerle ikiye ayrılmıştı. Bir tarafta erkekler diğer tarafta kadınlar bayram namazı kılıyorlardı. Kadınların bayram namazı kılmalarıyla ilk defa karşılaşmak bile bana farklı gelirken sayıca neredeyse erkeklerden fazla olmaları nazarımda ayrı bir şaşkınlık konusu idi.
Gelgelelim oradan ayrılıp kurban keseceğimiz alanlara dağıldık. Palmiye bahçelerinin altında, termitlerin yaptığı devasa yuvaların arasında bir kesimhane hayal edin. İngilizce ile anlaşabildiğim için Türkçe bilen arkadaş diğerleriyle beraber farklı bir kesimhaneye giderek beni yanız bıraktılar. Daha doğrusu yalnız kalmışım çünkü ortama o kadar ayak uydurmuşum ki dernek görevlileriyle, kasaplarla vs. şakalaşıp iş yapıyoruz falan ama anlatamam yani ortamı. Gerçek bir neşe içindeyiz. İnsanlar nasıl içten sıcaklardı keşke herkes görebilse idi.
Özellikle Janees Salaam ve Risnadh isimli kardeşlerimle tüm günü beraber geçirdik. Tek tek kurban vekâletini aldığımız kişilerin isimleri okuyup kesim anını tekbirlerle kameralara kaydettik. Bir ara öğle vakti namaz kılmak için Risnadh’ın motosikletine binip yakınlarda bir köye gittik. Birlikte geze geze gidip geldik.
Farklı Dinler Birarada Yaşar Yeter Ki Tahammül Edebilelim
Sri Lanka’nın yalnızca %10’u Müslümanlardan oluşuyor. Geri kalan kısmı Budist ve Hindulardan oluşuyor. İki adet alfabeleri var. Tamilce ve Singhalaca dillerini kullanıyorlar. Genelde Budistler Singhalaca kullanırken Müslümanlar ve Hindular Tamilce kullanıyorlar. Yakın zamana kadar Tamil Kaplanları adında bir örgüt ile hükümet güçleri arasında yaşanan bir iç savaş da mevcuttu fakat silah bıraktılar nihayet. Müslümanlar üzerinde çok baskılar yokken artık bu da hissedilir hale gelmiş. Bilhassa Çin destekli Budistler burada Müslümanları istemiyorlar. Hatta geçtiğimiz bahar aylarında içinde cemaat olduğu halde bir camiyi ateşe verip Müslümanları şehit etmişler. Bunun sebebini sorduğumuzda yakınlarda büyük bir Budist tapınağı bulunduğunu ve o bölgede Müslüman nüfuzunun artmasından endişe ettiklerini belirttiler. Camiyi de ibadete kapattırmışlar. Ama o camiye gittik, açıktı. Pakistan milli kriket takımı buraya geldiğinde sporcular burada namaz kılmak istediklerini yoksa diplomatik kriz çıkaracaklarını söylemişler. Buradakiler de camiyi açmış başına da bir iki güvenlik görevlisi koyuvermişler. Allah razı olsun emeği geçenlerden, direnenlerden.
Kaçak Çay, Baharat, Köri Sosu
Buradaki Müslümanlar Sri Lanka’nın en yoksul olanlarıymış. Afrika gibi bir kuraklık söz konusu değil. Çünkü toprak çok zengin ve mümbit. Dolayısıyla açlıkla üst düzey bir imtihanları yok. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bu yoksulluk o insanların yüzünün gülmesine kesinlikle mâni değil. Misafirlerine karşı çok hoşnut, fedakâr, misafirperver ve saygılılar. Bu halleri de onlarla kaynaşmamıza ayrıca bir kolaylık sağlıyor. Şahsen sıkıntı çekmediğim konuların birisi de farklı kültürlerin yemeklerine karşı yanımdakilere nazaran daha rahat olmamdı. Özellikle baharat denince aklıma bu ada ülkesi geliyor artık. Meşhur baharat yolu da Hindistan’dan başlıyor zaten. Bu ada da Hindistan’a yakınlığı dolayısıyla yeterince feyzlenmiş belli ki. Çeşit çeşit köri sosları, acının farklı tonlarını her yiyeceğin yanında bulmak mümkün. Hatta o kadar ki sokakta satılan meyveleri bile baharat atarak yiyorlar. En çok şaşırdığım şeylerden birisi de bu olmuştu.
Ve tabi ki çay… Sri Lanka deyince Çay’ından bahsetmeden geçmek olmaz. Buranın eski adı zaten “Seylon”mış. Hani bizim buralarda “kaçak çay” olarak bilinen Seylan Çayı… Kaynağı işte bu ada ülkesi. Fakat üzgünüm ki çay tarlaları da İngilizlerin elinde. Burası dünyada Lipton’un en çok çay ürettiği bölge. Dedik ya İngilizler sömürdükleri yerlere izlerini bırakmışlar diye, işte bu da onun sonuçlarından birisi. Daha önce Hollandalılar ve Portekizliler gelmiş fakat değerli taşları ve madenleri aldıktan sonra gitmişler. Ama İngilizler geldiklerinde buradaki tarlaların mülkiyetlerini üzerlerine almışlar. Dolayısıyla sömürgecilik resmen bitse de hukuksal açıdan bitemiyor.
Stratejik Konum Dediğin Budur!
Ülkelerin etkisi bu kadarla sınırlı değil buraya. Stratejik olarak çok önemli bir yerde. Hindistan’a güneydoğu asya ülkelerine, körfez ülkelerine yakın ve deniz ticaret yolları üzerinde. Yani güçsüz hükümeti, iç savaşı, konumu itibarıyla tam müdahale etmelik bir ülke. Zaten her yerde bunun izlerini görüyoruz. Yoğun Çin yatırımlarıyla ülkenin altyapısı ele geçirilmeye başlanmış. Çin’in, ticaret yolları üzerinde egemenlik kurma çalışmalarını burada canlı olarak görebiliyoruz. Mesela sadece başkent Colombo’da sahil kısmına 15 milyar dolarlık dev bir liman projesini yapıyorlar. Bunun yanında kısmen de olsa Arap ülkelerinin buraya destek ve yatırımları mevcut.
Kültürleri Ve İlişkilerimiz
Kültürel açıdan da inanılmaz bir Hindistan etkisi mevcut. Kadınların kıyafetleri, yemek çeşitleri, baharatlar, el hareketleri ve “tamam” demek anlamındaki inanılmaz harika kafa hareketi… Tabiatıyla buradaki insanlar en çok Hindistanla münasebet kurmuşlar. Zira Hindistan’ın hemen yanı başında duruyor. Hatta Sri Lanka’ya şekli itibariyle “Hindistan’ın Gözyaşı” da diyorlar. Gerçekten de ülkenin şekli bir gözyaşı damlasına benziyor.
Resmi bir İslami kurumu, organize olmuş herhangi bir tarikatı mevcut olmayan bu ülkede en iyi yardım derneği sanırım SERENDİB Vakfı. Çalışmalarını Sind, Hind ve Asya’da yoğunlaştıran Cemaat-i İslami’nin bir kolu olan bu derneğin her işi baştan aşağı tecrübe ve profesyonellik dolu. Verilen her işi layığı veçhile yapacağından hiçbir şüphem kalmadı.
O ya da bu sebeple de olsa kardeşlerimizle buluşmak, onlarla dualaştığımızı bilmek bize güç veriyor. 15 Temmuz günü ve Afrin Harekâtı sırasında yetimhanedeki çocukları toplayarak onların temiz ağızlarıyla nasıl Türkiye’ye ve Türk halkına dua ettiklerini gözyaşlarıyla dinledik. “Allah’ım! Türk ordusunu Afrin harekâtında muzaffer eyle!” diyerek dünyanın bir ucunda birbirimiz için dua ettiğimizi bilmek çok farklı ve ancak kardeşlere yakışır bir özellik. Üstelik Sri Lanka’da çok Türk yaşıyor da değil. Yerleşik olarak yaşayan yalnızca 20 Türk vatandaşı var. Allah bizleri altına girdiğimiz sorumluluklarımızdan geri koymasın. Bu şirin ülkedeki farklı meşrep ve dinden insanlara da anlayışla, huzur içinde geçim edebilmelerini nasip etsin. Rabbim bizi İslam ile insan arasındaki engelleri kaldırmaya memur etsin.