Ufuklarda Dolaşmak

Ufuklarda Dolaşmak

Yaptığımız her fiilde bir irade, bir niyet yok mudur?

Bizim gezi diye adlandırdığımız programlar; aslında iyi bir niyet, gidilen yerlerde yapılan hayırlar, güzel söz ve davranışlarla geçmiş zamanlara nazaran sefer hükmünde olan yolculuklar haline de gelebilir. Yola çıkarken halis niyetle yola çıkmak gezinin bereketi ve sıhhati için gereklidir.

Münazaralara konu olmuş birçok kişi tarafından tartışılmış bir soru var o soruyu yinelemeden geçemeyeceğim: “Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?”

En iyisi biz sorumuzu gezerek okuyana soralım. En iyi cevabı bize o verecektir.

Gezmek insana bir çerçeve çizer, düşüncesine şümul verir. Belki de gezerek elde edilen bilgiler eseri tamamlama adına o kişiye bir çok şey katar; ama gezerken de en azından gezilen bölgeler ile alakalı bir kitap okuma, bir ön bilgi alma, gezinin verimi ve o yöreyi hâkim bir bakış açısı ile öğrenmek için önemlidir.

Bu konu hakkında şöyle bir misal verebiliriz. Hat konusunda bilgisi olmayan birisi ile hat sanatı ile ilgili bilgi sahibi olan bir kimse için hat yazısı bir değildir. Usta kimse Çamlıca camiindeki Hasan Çelebi’nin zirve yazılarındaki sanat fezasında kendini kaybedecek seviye ile gezerken diğer kimse o eserleri birçok çizgiden ibaret güzel bir yazı olarak görecektir. İkisinin gezdiği yer gördükleri yazılar aynıdır ama hissettikleri duygular o sanattan aldıkları tat birbirinden çok farklıdır

Geziden önce ve gezi esnasında program yapmak, programı zamana sığdırmak, sığmazsa tercihler arasında seçim yapmak gerekebiliyor ve insan bu sayede teemmül(etraflıca derin derin düşünme) etmeyi ve kendini nizama sokmayı öğreniyor.

Kişi teemmül ederken kendisini bir kalabalığın içinde buluyor, yol arkadaşları ile yakın temas halinde oluyor. Yol arkadaşlarını yakından tanıma fırsatı bulunuyor yolculuk esnasında. Bu yakın iletişimle insan sabrı kuşanıyor. Alttan almayı, kibarca cevap verebilmeyi tecrübe ediyor. Dostlukları pekiştirmeyi, cömertliği, isarı öğreniyor.

Bu deneyimler ile hemhal olunurken yol üzerinde hareket edilerek uzaklara açılınıyor. Yeni kişiler yeni mekânlar yeni dostlar ile yakınlıklar kuruluyor. Yeryüzüne büyüteçle bakarcasına dünya zihinde daha küçük alanlara sığdırılabiliyor ve dünyanın herhangi bir coğrafyasında, haksızlık, zulüm görülse mazlumların durumları daha iyi benimsenebiliyor. Feryatlarına dikkat kesilebiliyor hatta kalkıp oraya gitme isteğini insan kendisinde bulabiliyor.

Farklı coğrafyalara gidildiğinde vatanın önemi bir kat daha anlaşılıyor ve ümmet bilincinin parçaları tamamlanarak bir bütün elde ediliyor. İnsanlık namına yeni ufuklar çiziliyor, yeni düşünceler planlanıyor.

Bu gidilen, görülen yerlerde tabi ki kendine has doğal güzellikler de var.

Yeşillikler, sulak alanlar, çöller, vadiler, dağlar… Kısacası betimlemesi görmedikçe mümkün olamayan o güzel manzaralar, insana daha bir hayret katıyor tefekkür duygusunu geliştiriyor ve Allah’ın yeryüzündeki gözle görülebilir ayetleri ile azametini, düşüncelere mütemadiyen tekerrür ettiriyor.

Bir bütün halinde ele alırsak eskiye ışık tutan kültür burhanlarının arasından sırlı kapılarla yeni dünyalara açılmak, açıldığı dünyalarda ki incelikler, zarafeti, misafirperverliği, iyilik adına tecrübeleri kendisine gelecekte işleyip yeni yapıtlar oluşturmak üzere çeşidi bol kendisi de bir o kadar bereketli azıklar olarak yanında yer etmesini sağlıyor insanın.

Velhasıl ufka bakmak güzel, Ya ufkun ötesine…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.