Temmuz Sıcağında Kurumuş Dudaklar

Her mevsim ve aya verilen özelliklerin fark edilmesi Allah’ın kudretinin de fark edilmesi demektir. Hak Teâlâ’nın mizanı nasıl sapmaz bir ölçü ise evren de yaratılışında sapmaz bir dengeye sahiptir. O denge ve harikulâde kâinat insana emanet olarak sunulmuştur.
Elektronik bir teraziyi üreten firma onu en hassas ölçümü yapacak şekilde ayarlar, tüketiciye sunar. Tüketici onu üreticinin belirttiği tarzda kullanırsa amaca uygun tartıyı yapar. Ama niyeti bozuksa bir yerine biraz kurşun koyarak o hassas teraziyi haksız ölçümüne aracı yapar. Eski bir kavim bundan helak olmadı mı?
Kâinat Allah’ın gücünü kudretini gösteren bir denge unsuru. Gecesi gündüzü, soğuğu sıcağı, mevsimi ayları, kuzeyi güneyi, meddi ceziri (gelgit) o dengenin unsurları. Onun için soğuk soğukluğunu, sıcak sıcaklığını, kış kışlığını, yaz yazlığını yapar, yaşatır. Biz de o dengenin bir tarafı olarak her zamanı zamanın özelliğine göre değerlendiririz.
Hassas teraziyi, görünmez bir yerine hile maksatlı kurşun yerleştirerek ölçümünü yanlış hale getiren satıcı gibi biz de sapmaz bir denge ile sunulan evrenin sağını solunu, yukarısını aşağısını, altını üstünü mıncıklayarak bozduk. DENGE BOZULDU. Evrenin dengesini bozanlar da dengesiz oldu. Dengeyi bozan dengesizler, dengesizlikten şikâyete başladılar. Mevsim, ay, gece, gündüz, gök gürültüsü, yıldırım, şimşek… de dengesini kaybetti. Yazın kışı, kışın yazı yaşatan bir denge bozukluğu.
Yazının yazıldığı haziranda mayısı yaşıyoruz. Temmuzda yazımızı siz okurken neyi yaşayacağımızı bilmiyoruz. “Tammuz sıcağı bir başkadır” derler. Sarı sıcak diye de anılan bu sıcak, ülkemizin Erzurum’unda nem olmadığından ve esen rüzgâr sebebiyle güzelleşiverirken, İzmir’inde nem fazlalığından çekilmez bir hal alır. Ülkenin ortasında olan İç bölgeler ise doğu ve batının ortasını yaşar sıcaklıkta. Ne çok bunalır ne de çok rahatlar.
Temmuz sıcağı ve Ramazan. Orucun değerinin ölçülemez olduğu anlar. Mekke-i Mükerreme’de çorap kullanmayan ayaklarla alınan abdest ile Pelit’teki su ile alınan abdestin değeri bir olmaz herhalde. Temmuz sıcağı. Sıcağın zirve yaptığı ay. Temmuz da oruç sevabının, Allah’ın mükâfatının zirve yaptığı an. Kuşların açık gagalarla ağaç dallarının arasına sığındığı, köpeklerin normal yürürken bile dillerinin bir karış dışarda olduğu, bitkilerin, ağaçların yapraklarının pörüştüğü, yerin çatladığı, göğün kaynadığı zamanda oruç tutmak. Hele hele sıcakta çalışarak alın terlerinin yerleri suladığı anda oruç tutmak. Oruca ilk başlamanın heyecanını yaşayan küçük yavruların bir taraftan suya bir taraftan saate baka baka oruç tutması. Yaşlıların, yüklülerin, zayıfların, hastaların, gençlerin oruç tutması.
İşte o oruç sıcağın, en uzun günlerin orucunun Allah yanındaki değeri bir ayrı olsa gerektir. Yanan gönüllere, yanmış kavrulmuş dudaklara biz acıyoruz da onu yaratan Rahman ve Rahim acımaz mı? Ne buyurmuştu? “Oruç Benim için, onun karşılığı Benden.” Hani Fuzuli de susamıştı ya! Onun susuzluğu da Rasuleydi. Ona kavuşmanın sembolüydü su.
İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
“Ey gönül! Onun ok temreni gibi kirpiklerini iste ki (kalbe saplansın da) onun ayrılığında duyduğum hararetimi söndürsün. Susuzum bu çölde bir defa da benim için su ara.”
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
“O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını ummaktayım.”
Fenafir-rasul olmuş Fuzuli’nin duasına biz de “âmin” derken Temmuzun sarı sıcağında upuzun günlerinde oruç tutan yaşlıların, yüklülerin, zayıfların, hastaların, gençlerin, dışarıda veya en zor şartlarda evlad-ü ıyalin rızkı için çalışanların, çocukların susamış gönülerini Rahman ve Rahim olan Rabbim sulamaz mı?
Temmuzda oruç tutmak ne kadar zor ise iftarları sahurları bayramları da o kadar güzeldir. Susamış, kavrulmuş dudakların suya hasreti âşık gönüllerin maşuka hasreti gibidir. Canana vuslatın hayali hicranı nasıl güzelleştirirse temmuzda oruç tutanın iftarı, suyu beklemesi öyledir.
Kıymetli kârî (okuyucu), orucu tutmanın keyfini yaşa. Yaşadığın oruç keyfini, iftar keyfini, sahur tadını etrafınla paylaş, anlat. Çünkü ramazan orucu farz oruçtur, riyası (gösterişi) olmaz. Onun için doya doya yaşa ve anlat. Allah Ramazanınızı mübarek, orunuzu kabul etsin.
AŞK KOKSAM
Sana olsa en büyük diğergamlığım
Her ne çıksa ağzımdan sana olsa
Ensar olamadım sevgili geç kaldım
Sana olsa en büyük diğergamlığım
Aşkın suretini kadehte bulsam
İçmeden seni sevgili aşk koksam
Kadeh kırılsa her zerreye bulaşsan
Orda bir zerre olup sana ulaşsam
Bedenden sıyrılamadım daha
Rüyalarda sıyrıldım da varamadım
Nasıl varılır ki bu günahlarla
Bedenden sıyrılamadım sana
Üryan olmam gerekir yağmur misali
Gelmeden yanında olmam gerekir
Bir eksiklik var ey dünya hakimi
Sana ben gelemediğim den beri
Can hayatın zehirli şehrinde yaşar
Beni de al bu şehirden sana sar
Ruhum dokuz tahta altında kalmaz
Beni de al bu şehirden sana sar.
Musab Enes YILMAZ