Tebessüm ve Tefekkür

Tebessüm ve Tefekkür

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız. Bu ay da sizlerle İlkadım Kitaplığımıza yeni bir eser daha kazandıracağız. Kubbealtı yayınlarından çıkan, Dursun GÜRLEK’in yazarı olduğu Tebessüm ve Tefekkür isimli kitabı inceleyeceğiz.

Dursun GÜRLEK’i tanıyanlar bilir ki onun kendisine has bir üslubu vardır. Saatlerce okursunuz ya da dinlersiniz ama okuma ve dinleme zevkiniz hiç eksilmez. Bu yönüyle çok güçlü bir kalemdir. Genellikle tarihi anekdotlar üzerinde yazı yazar ya da konuşur. Eskimez kitaplarımızın kıyıda köşede kalmış hatıralarını bir arı titizliğiyle toplar ve bizlerin istifadesine ikram eder.

Hocamız, Tebessüm ve Tefekkür kitabının takdim bölümüne bile dikkat çekici bir hikâyeyle başlıyor. Ama sonuçta söyleyeceğini de söylüyor: “ …şaka, ciddi bir iştir. Kelam-ı kibar, kibar-ı kelam olduğu gibi, mizahın izahı da düşündürürken güldürmesi, güldürürken de düşündürmesidir. Unutmayalım ki, Allah’ın yarattığı canlılar içinde sadece insan, tebessüm etmek, tefekkür etmek gibi iki önemli özelliğe ve güzelliğe sahiptir… Mütefekkir insan, mütebessim insandır. Kalpteki iman nuru, sahibinin yüz çizgilerine tebessümle yansır. Allah güzeldir, güzelleri sever. Güzeller güzeli ise Efendimiz’dir. Hazreti Enes diyor ki “Rasulullah’ın yüzü çok temiz ve daima mütebessim idi.”

Yazarımız her bölümde çok güzel hikâyelerle bizleri buluşturuyor. Fakat asıl anlatması gereken ya da bizim beklediğimiz hikâyeyi bulana kadar farklı hikâyelerin içinde kendimizi buluyoruz. Yani o deryadan o deryaya geziyoruz. Bu da gerçekten çok hoş bir gezinti oluyor.

İsmail Hakkı Bursevi hazretlerine selam veriyor, Filibeli Ahmet Hilmi Bey’in İslam Tarihi’nden kısaca bir bölüm okuyup Emeviler Devleti’nin yaptıklarıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Oradan Yavuz Sulan Selim ve Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin ellerinden öpüp Kanuni Sultan Süleyman ve İmam-ı Azam’ın aynı başlık altında nasıl buluştuğuna şahit oluyorsunuz. Bu bölümde anlatılan; İmam-ı Azam hazretlerinin türbesinin harap edilmesi, Kanuni’nin İmam-ı Azam’ın kabrini buldurması, kabrin bulunması esnasında yaşanan olaylar ve Kanuni’nin kabre türbe yaptırıp koruma altına aldırması dikkat çekici hususlar.

İlerleyen bölümlerde; Sultan Ahmed ve Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerine misafir oluyor, Paralı Kitap’ı okuyor, Hakani Mehmed Bey’in Hilye-i Saadetine pür dikkat kesiliyor, cimrinin yoğurdundan biraz yemeye çalışıyor ama yiyemiyoruz. Mihrimah Sultan’ın kedisini seviyor, diri diri Gömülen İslam Bilginini ziyaret ediyor, Ebu Kavuk Mehmed Paşa’nın ve İsmail Hakkı Bursevi’nin Başına Gelenler’le bu güzel eseri bitiriyoruz.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.