Tarih Bilinci Kitapla Başlar II

Tarih bilincine sahip olmak isteyen ve Genç Adam diye tarif ettiğimiz genç erkek ve hanımefendilere, Mustafa Armağan hocamızın okuma tavsiyesi listesinden seçtiğimiz kitapları tanıtarak yardımcı olmaya devam ediyoruz.
“Tarih Bilinci Kitapla Başlar” adını koyduğumuz kitap tanıtımı yazı dizimizin ikinci bölümünde önümüzde bu kez tek kitap var. Kitabımızın künyesini yazarak tarihe dokunmaya başlayalım.
AMERİKA’NIN SOYKIRIM TARİHİ, PROF. DAVID E. STANNARD, GELENEK YAYINCILIK
Mustafa Armağan hocamız, tavsiye ettiği bazı kitaplar ve içerikleri hakkında birkaç cümleyle ipucu vermeye bu kitapta da devam ediyor ve kitabı “Amerika’nın yerli halklarına uygulanan soykırımın çarpıcı tarihi.” notuyla okuyucunun dikkatine sunuyor.
Kitap hakkında okuyucunun iştahını artırmak için not düşen tek isim Mustafa Armağan değil. Kitabın kapağını incelediğinizde kapağın üst kısmındaki satırların The Washington Post gazetesine ait olduğunu görüyorsunuz. The Washington Post gazetesi, Stannard’ın “Amerika’nın Soykırım Tarihi” adlı çalışması hakkındaki kanaatini şöyle ifade ediyor; “1492’yi takip eden yüzyıllar boyunca ölümün, salgının, sefaletin ve Kızılderililerin yok edilişinin insanlık dışı portresi.”
The Washington Post gazetesinin kanaat bildirme zahmetine girerek kurduğu değerlendirme cümlesinin son kelimesi olan ‘portre’ iki anlama geliyor. Birincisi; “Bir kimsenin yağlı boya, sulu boya, kara kalem vb. bir yolla yapılmış resmi”. İkinci anlamı ise “Bir kimsenin, bir şeyin sözlü veya yazılı tasviri”. Birinci tanım, Fransızca bir kelime olan portre’nin teknik anlamına dair. İkinci tanım ise, edebiyattaki kullanımına dair.
İşte tam da burada yine kitabın kapağında yer alan ve motto ifadesi olarak seçilen cümleyi vurgulamak gerekiyor: “Beyaz Adamın Akıl Almaz Vahşeti.” ‘Beyaz Adam’ tabirinden kasıt; Yeni Dünya’yı keşfederken katilleşen Hıristiyan Amerikalılar. ‘Beyaz Adam’ tamlamasında anlatılmaya çalışılan kalıbı ve vasıfları açıklamaya çalışmak burada bize ayrılan iki sayfaya sığacak kadar basit değil.
BU KİTABI OKUMALISINIZ! ÇÜNKÜ…
Ama yine de ‘Beyaz Adam’ın nasıl biri olduğu hakkında ‘Ce!’ deyip meseleyi burada bırakmamak için konunun detaylarına inmek isteyenlere birkaç hatırlatmada bulunalım. Beyaz Adam’ın tarihi Amerika’nın keşfiyle başlar ve hala devam etmektedir. Beyaz Adam, haklı olmayı güçlü olmakta gören anlayışın iki kelimeye sığdırılmış halidir. Beyaz Adam, siyah tenli insanlarla aynı otobüs, okul ve lokantada bulunmak istemeyen kibirli canlıdır. Beyaz Adam’ın değerleri vardır. Onun menfi vasıflarla anılmasına sebep olan da bu değerlerdir.
Uzatmayalım, sabıkası kabarık olan Beyaz Adam’ı en güzel deşifre edecek isimlerden biri Malcolm X’tir. Beyaz Adam’a mercek tutmak isteyenleri Malcolm X’e ve O’nun Beyaz Adam söylemini incelemeye davet ediyoruz. Kitap için bkz. “Malcolm X, Alex Haley”. Film için bkz. “Malcolm X, Spike Lee”.
Mottoda altı çizilen Beyaz Adam portresini tanıdıkça ve okudukça kitapta karşılaşacağınız akıl almaz olaylara “Yok artık!” demekten vazgeçmeye başlayacaksınız. Bu kitabı okumalısınız. Çünkü Avrupa’dan kalkıp da Amerika’ya katlederek yerleşmeyi bir strateji sanan Amerikancık Beyaz Adamlar bugün yanı başımızda. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Çeçenistan’da, Pakistan’da, Moro’da, Afganistan’da, Kırım’da, Balkan ülkelerinde ve televizyonlarda…
Yüzyıllar önce, Amerika dedikleri topraklarda yerlilere neler yaptıkları ve onları nasıl katlettikleri bu kitapta yazıyor. Yüzyıllar önce, Kızılderili dedikleri yerlilere 510.072.000 km² yüz ölçümüne sahip bir dünyayı nasıl dar ettilerse aynı şekilde Iraklı yerlilere, Suriyeli yerlilere, Filistinli yerlilere, Afganistanlı yerlilere ve diğer İslam ülkelerinin yerlilerine yaşadıkları toprakları dar etmeye devam ediyorlar.
EBU GUREYB İŞKENCELERİNİ ANLAMAK İÇİN
Yeni Dünya yerlilerine kılıçla, mızrakla, tüfekle, topla muamelede bulunuyorlardı. Şimdi onların yerini apaçi ve skorski helikopterleri, F serisi jet uçakları ve insansız hava araçları aldı. Değişen sadece savaş araçları ve teknolojisi oldu. İster Bush ile temsil edilsin isterse kirli beyaz Obama ile olsun, Beyaz Adam hala aynı yolda, fikriyatta ve inançta.
Yerlilerin ve Amerika’ya köle olarak getirilen siyah insanların şeytanla eş anlamlı olarak kullandıkları Beyaz Adam profilinin torunları, dedelerinin bıraktıkları yerden kanlı ve kirli kariyerlerine yeni işgal ve katliamlarla devam ediyorlar.
Kitap tanıtım bültenleri, paragraflardır anlatmaya çalıştığımız kitap ve Beyaz Adam hakkında bakın neler söylüyor: “Bu kitabın temel amacı, 15. yüzyıl Hispaniolası’ndan 19. yüzyıl Kaliforniyası’na kadar yaşanan kasıtlı ırksal temizliğe ilişkin en şiddetli örneklerden bazılarını araştırmak ve sonra da bu canavarca davranışın temelinde yatan inanç sistemlerini ve kültürel yaklaşımları tespit ederek incelemektir. Orijinali Oxford Yayınları’ndan çıkan bu kitabı anlamadan, Amerika’nın Irak’ta Ebu Garib Cezaevi’nde mahkumlara neden işkence yaptığını veya Felluce’de yaşananları anlayamazsınız.”
50 HİROŞİMA’DAN FAZLASINA BEDEL KATLİAM
Şimdi de yaşananları daha iyi anlamamızı sağlayacak güncel istatistikler üzerinden bir mukayeseye dikkat buyurun: “Birleşik Devletler’de yapılan nüfus sayımına göre ülkede etnik dağılım oranları şu şekildedir: Beyazlar %74,2; Siyahlar % 12,5; Hispanikler %9,5; Asyalılar ve diğerleri %3,8. Eğer Amerika’daki tüm beyazlar ve siyahlar öldürülürse, Amerikalıların %86,7’si ölmüş olur. Oysa Amerika’da yerlilerin %95’i katledildi.”
Columb’un Karayiplere ilk ayak basışından tam 21 yıl sonra, kaşif denilen katilin Hispaniola adını verdiği adada 8 milyon insan şiddet ve hastalık sonucu ölmüştü. Yıkım 50 Hiroşima’dan da fazlasına bedeldi. Hispaniola katliamı ise sadece bir başlangıçtı. Beyaz Adam’dan önce Amerika’da 90 ile 112 milyon arası insan vardı. Aynı tarihlerde Avrupa nüfusu 60-70 milyon, Afrika nüfusu ise 40-72 milyon arasıydı. Beyaz Adam’ın yaptığını anlamak için şöyle düşünebiliriz; bugün dünyada hiç Avrupalı ve hiç siyah olmasaydı ancak bu kadar büyük bir soykırım yapılmış olurdu.