SOSYOLOJİK SİYER- İmtihanın da Ağırları Vardır

SOSYOLOJİK SİYER- İmtihanın da Ağırları Vardır

Hayatta en zor işlerden bir tanesi de insan yetiştirmektir. Çok zaman, fedakârlık ve istikrar gerekir adam yetiştirmek için. Hele adam kıtlığı çekilen dönemlerde yetişmiş insanın değeri, inci ve mercan kadar kıymetlidir. Donanımlı insanları kaybetmekte hayattaki imtihanların en acılarındandır. Yıllarınızı verdiğiniz, emeğinizi esirgemediğiniz, gözünüzden sakındığınız değerlerinizin haince şehit edilmesi daha da ağırdır. Asr-ı saadetin en acı olaylarından iki tanesi bu ay köşemizin konusu oldu.

Reci Vakıası

Adel ve Kâre kabilelerine mensup bir heyet Uhud savaşından bir kaç ay sonra Medine’ye gelmişti. Peygamber Efendimizle görüşen bu şahıslar, kavimlerinde İslam dinine girenlerin bulunduğunu söyleyerek, kendilerine İslam’ın esaslarını öğretecek muallimler istediler. Onların samimi olduklarına inanan Peygamberimiz, beraberlerinde altı kişilik bir irşad heyeti gönderdi.[1]

Ancak bu şahısların asıl niyeti, bu altı kişiyi Mekke’ye götürüp Uhud savaşında yakınlarını öldürdükleri Mekkelilere teslim ederek, onların başı için vaat edilen mükafatı almaktı. Nitekim Mekke yakınındaki Reci denilen yere geldiklerinde, asıl maksatlarını açıklayarak muallimlere ihanet ettiler. Bilhassa kafile başkanı olan Asım b. Sabit’in kafasını Sa’d kızı Sülafe’ye götürmek istiyorlardı. Zira bu kadın, Uhud savaşında iki oğlunu öldürmüş olan Asım’ın kafatasından şarap içmeye ant içmişti. Söz konusu heyet mensupları, Müslüman muallimleri tutuklayıp Mekke’ye götürmek için Hüzeyl kabilesinden de yardım istemişlerdi. Kılıçlarını çeken muallimler, onlarla çarpıştılar. İçlerinden dördü şehit düştü, diğer ikisi ise tutuklanıp satılmak üzere Mekke’ye götürüldü.

Mekke’ye götürülen Desine oğlu Zeyd (ra) ve Hubeyb (ra) müşriklere satıldılar. Ebû Süfyan, öldürülmek için Kâbe’nin yanına getirilen Zeyd’e şöyle sordu:

“Doğru söyle, ailene sağ salim dönmek şartıyla, şu anda senin yerinde Muhammed’in olmasını ve senin yerine O’nu öldürmemizi istemez misin?”

Zeyd (ra) şu karşılığı verdi: “Asla! Değil bunu, ben evimde otururken Medine’de O’nun ayağına bir diken batmasına bile dayanamam.”

Zeyd’in (ra) Rasûlullah’a (sav) bağlılığına şaşıran Kureyş reisi şu itirafta bulunmak zorunda kaldı: “Hiçbir kimsenin, arkadaşları tarafından Muhammed kadar sevildiğini görmemişimdir.”

Daha sonra öldürülen Hubeyb (ra) ise Uhud gazvesinde öldürmüş olduğu Haris oğlu Ukbe’nin ailesine satılmıştı. Hubeyb (ra) öldürülmeden önce izin alarak 2 rekât namaz kıldı.

Bi’ri Maune Faciası

Reci vakıası günleriyle aynı günlerde benzeri bir facia daha vuku buldu. Necid bölgesinde oturan Amiroğulları’nın şeyhi Ebû Berâ, hicretin dördüncü yıl Safer ayında Medine’ye gelmişti. Peygamberimiz tarafından İslam’a davet edilen bu şahıs, yapılan teklifi kabul etmemekle birlikte şöyle dedi: “Ey Muhammed! Senin durumunu ve getirdiğin dini iyi görüyorum. Memleketim Necid’e muallimler gönderirsen, halkımın senin dinine gireceklerini umarım.”

Peygamberimiz ise, Necid halkının gönderilecek davetçilere kötülük yapmalarından endişe ettiğini bildirerek, arkadaşlarını böyle bir tehlikeye atamayacağını söyledi. Bunun üzerine Ebû Berâ, gönderilecek muallimleri himayesi altına alacağına ve onlara vereceği emannâme sayesinde, ülkesinde kimsenin onlara dokunamayacağına söz verdi.

Peygamberimiz, Ebû Berâ’nın verdiği teminat üzerine, ashabı içinden seçtiği 70 kişilik bir öğretim kadrosunu Necid’e gönderdi.[2] Başkan tayin ettiği Amr oğlu Münzir’in eline, Ebû Berâ’nın yeğeni Tufeyl oğlu Amir’e hitaben yazdığı bir mektup verdi. Mürşidler heyetini oluşturan bu sahabelerin tamamı, Suffe’de yetişmiş âlimlerdi. Yola çıkan heyet, Süleymoğulları Harresi’yle Amiroğulları yurdu arasında yer alan Bi’ri Maûne denilen yere kadar gelmişti. Burada, kafilenin başkanı Münzir, Peygamberimiz tarafından kendisine teslim edilmiş mektubu, arkadaşlarından biriyle Tufeyl oğlu Amir’e gönderdi. Ancak bu şahıs mektupta neler yazıldığına bile bakmadan, mektubu getiren sahâbiyi öldürdü. Heyetteki diğer Müslümanları da pusuya düşürerek öldürmek için kavminden yardım istedi.

Şeyhleri Ebû Berâ’nın hatırını sayan Amiroğulları, onun çağrısına kulak vermediler. Bu durum karşısında Âmir, Süleymoğulları’ndan Usayye, Ri’l ve Zekvan oymaklarını yardıma çağırdı. Onlardan topladığı askerlerle birlikte irşad heyetini pusuya düşürdü ve kahramanca karşı koyan muallimlerin tamamını kılıçtan geçirdi. Olay öncesinde, iki kişi develeri otlatmak için kafileden ayrılmıştı. Önce kurtulmuş olan bu iki Müslüman’dan biri de öldürüldü, diğeri ise esir alındı. Daha sonra serbest bırakılan bu esir, yani Ümeyye oğlu Amr, bu acı haberi Medine’ye ulaştırdı. Amr, Medine’ye dönüşünde yolda Âmiroğulları’ndan iki adamla karşılaşmıştı. Arkadaşlarını pusuya düşürüp öldüren kabileden olmaları sebebiyle fırsatını bulup, bu iki kişiyi öldürdü. Ancak bu iki şahıs, daha önce Peygamberimiz ile görüşmüşler ve ondan eman almışlardı. Bu sebeple onların diyetleri ödendi.[4] Ki, bu diyet meselesi, Beni Nadir gazvesinin sebebi olmuştur.

Reci ve Bi’ri Maûne faciâlarının haberleri, Medine’ye aynı günde ulaşmıştı. Bu iki fâciâ, başta Peygamberimiz olmak üzere bütün Müslümanları derin bir üzüntüye boğdu. Nitekim Enes b. Mâlik, “Peygamberimizin herhangi bir kimse için, Bi’ri Maûne şehitlerine üzüldüğü kadar üzüldüğünü görmedim.” demiştir.[4]

Peygamberimiz 1 ay boyunca, namazlarından sonra bu iki katliamı yapanlar hakkında bedduada bulundu. Müslümanların başına gelen her musibette olduğu gibi, Yahudiler ve münafıklar bu facialara da sevindiler.

Bu iki olay üzerinde yazacak/konuşacak o kadar çok konu var ki, biz sadece şunu söylemekle yetinelim. Rahmet peygamberinden beddua almayı hak edenler var. İmtihanın büyüklüğünü şehid olanların sayısıyla ölçmeyelim.

Mazlum ve masum yavruların şehid edildiği şu günlerde biz de sürekli kunud yapıp beddualar etmeyelim mi?

Kaynakça

[1] İbn Kesir, III, 125; İbnü’l-Esir, II, 167; İbn Sa’d, muallimlerin on olduğunu zikreder (II- 55).

[2] Kafilenin 40 kişilik olduğu da rivayet edilir. Bkz. İbn Hişam, II, 184.

[3] İbn Hişam, II, 186; İbn Sa’d, II, 53.

[4] İbn Sa’d, II, 54.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.