SOSYOLOJİK SİYER-Hayat Devam Ediyor

On bir ayın sultanı Ramazan bu senelik, zaman dilimi olarak bitmek üzere. Gufran ayı içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi de geçmek üzere. Hem Ramazan ayına hem de Kadir gecesine değerini veren Kur’an-ı Kerim elimizde, Rasulullah (sav) Efendimizin sünneti önümüzde ve yaşamaya-nefes almaya devam ediyoruz. Dememiz o ki, günler, haftalar, aylar ve yıllar geçmeye devam edecek, yeryüzünde insanlarda, kavimlerde ve toplumlarda nöbet değişimleri yaşanmaya devam edecek.
Nerede Kalmıştık? Okumaya Devam
Biz bir hatim bitirince vakit geçirmeden yenisine hemen başlayan bir milletiz. Zaman ayrımı yapmadan hem Arapçasıyla, hem de anlamıyla buluşmaya devam edelim. Okurken de dikkatli okumaya çalışalım.
“Gerçekten bu Kur’an en doğru yola götürür. İyi davranışta bulunan mü’minlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsra, 17/9) şeklinde kendisini insanlığa tanıtan yüce kitabımız tüm zamanlarda, tüm insanlara rehberlik edecek ve yol gösterecektir. Bundan dolayı Allah Resûlü Kur’an’ı, yolcuları uyaran bir rehbere benzetmektedir. (İbn Hanbel, IV, 183) Onun rehberliğinde hayatlarını sürdürenler asla yollarını şaşırmayacak, istikametlerini kaybetmeyeceklerdir. Bunun için de Kur’an-ı Kerim’i hakkını vererek okumak gerekir.
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz:“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler kitabı hakkını gözeterek okurlar. Çünkü onlar, o kitaba inanıp güvenirler. O kitabı görmezden gelip inkâr edenler ise zarara uğrayanlardır” (Bakara 2/121). buyurmaktadır. Kur’an’ı hakkıyla okumak; ayette de denildiği gibi önce ona inanmak, onun içindeki bilgileri şüphe duymadan amenna ve saddekna diyerek kabul etmekle olur. Yine onu anlamaya çalışmak ve ayrım yapmadan her ayete kesin itaatle olur. İsterse bu ayet, bizim çıkarlarımıza veya düşüncelerimize uygun gelmesin.
Okurken Dikkat Edilecek Hususlar
- Ağır Ağır okumak
Sevgili Peygamberimiz (sav), “Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.” şeklindeki ilâhî emri titizlikle uygular, Kur’an okurken ayetlerin arasında bir müddet duraklar, sonra devam ederdi. Secde ayeti geçtiğinde secde ederdi. Allah’ın yüceliğinden bahseden bir ayet geldiğinde tespih eder, dua edilmesi gereken bir konu geldiğinde durup dua eder, Allah’a sığınılacak hususları ihtiva eden bir ayet okuduğunda ise okuyuşuna ara verip istiazede bulunurdu (Müslim, Müsâfirîn, 203).
- Devamlı okumak
Düzenli Kur’an okumak, Peygamber Efendimizin (sav) aksatmadığı ve çok önem verdiği bir sünnetiydi. Sakîf kabilesinden Evs b. Huzeyfe (ra), arkadaşlarıyla birlikte Medine’de Peygamberimize (sav) misafir oldukları günleri şöyle anlatır: “Allah Resûlü (sav) yatsı namazından sonra yanımıza gelir ve bize Mekke’de çektiği sıkıntıları anlatırdı.” der ve şöyle devam eder: “Bir gece yanımıza biraz geç geldi. “Yanımıza gelmekte gecikmenizin sebebi nedir yâ Resûlallah?” deyince, “Kur’an’dan her gün okuduğum kadarını (hizbimi) bitirmeden çıkmak istemedim” buyurdu (İbn Hanbel, IV, 9).
Rasulullahın Kur’an okumaya niçin bu kadar önem vermiş olduğunu şu ayetten anlıyoruz: “Sana vahyedilen Kur’an’ı oku; namazı kıl; muhakkak ki namaz, çirkinliklerden ve yasaklanmış şeylerden insanı korur. Şu kesin ki Allah’ın zikri en büyük olanıdır” (Ankebut 45).
Bu ayette Kur’an okumak ile namaz kılmak ayrı ayrı emredilmiştir. Peygamberimiz “gözümün nuru” dediği namaza nasıl önem vermişse Kur’an okunmasına da o kadar önem vermiştir.
- Şuurla Okumak
Kur’an’ın niçin indirildiği de iyi bilinmelidir. Yüce Allah, “And olsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?” (Kamer, 54/17, 22, 32, 40); “Bu, ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsın diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır” (Sâd, 38/29) buyurmaktadır. Kur’an’ın iniş ve okunuş amacı yanlış anlaşıldığında, ilâhî mesajdan yararlanmak neredeyse imkânsız hâle gelecektir. O, ne sadece güzel okunmak ne düşünsel polemiklere konu yapılmak ne kendisiyle toplumsal statü ve çıkar sağlanması için gelmiştir. Mehmed Âkif’in ifade ettiği üzere;
Lafzı muhkem, yalnız anlaşılan Kur’an’ın;
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın
Ya açar Nazm-ı Celil’in bakarız yaprağına;
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kur’an, bunu hakkiyle bilin;
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için!
- Rasulullah efendimizle okumak
Hz. Peygamber âdeta yaşayan bir Kur’an idi. Allah Resulü (sav) Veda Haccı sırasında ümmetine şu tavsiyede bulunmuştur:“Size öyle bir şey bırakıyorum ki ona sarıldıktan sonra asla sapıtmazsınız. O, Allah’ın Kitabı’dır.” (Müslim, Hac, 147)
Bütün bu gerçekler bir kenara bırakılır ve Kur’an hayatın dışına itilirse Peygamberimizin, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” (Furkân, 25/30) serzenişiyle karşı karşıya kalınabilir. Peygamberimiz “Kur’an’a sarılın” derken kendi şahsında tüm Müslümanlara emredilen şu emri bizlere vasiyet bırakıyor.
Ey peygamber! Sen sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Sen dosdoğru yoldasın. Doğrusu bu Kur’an senin için ve insanlar için bir hatırlatma ve öğüttür. Siz bu Kur’an’dan sorumlu tutulacaksınız (Zuhruf 44). Peygamberimiz Kur’an’a uymakla yükümlüydü. Aynı yükümlülük bizim için de geçerlidir. O nasıl Kur’an’a sımsıkı sarılmakla yükümlü ise bize örnek gösterilen bir peygamber olarak biz de ona uymalıyız.
Efendimizin (sav) vahyi yaşamakta gösterdiği hassasiyeti aynen bizler de taşımakla sorumluyuz.
O’nun (sav) bakışıyla İslam’ı yaşamak için hayatını ve sözlerini titizlikle okumalıyız.
Bakınız Hz. Aişe annemiz (r.anha)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse Allah’ın peygamberlerine gönderilen elçi, itaatkar meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhari, Tevhid 52; Müslim, Müsafirin 243)
Konuyla ilgili yazılacak ayet ve hadis sayısı çoğaltılabilir. Fakat asıl artırılması gereken yaşama çabamız olmalıdır.
Kur’an’ı okumak ve yaşamak için Ramazan ayını beklemek yerine, onun tadını tüm aylara yaymak gerekmektedir.
Selam ve dua ile…