Sömürülmeye mi Talibiz?

19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Avrupa’da pek çok üniversitede Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü kurulmuş, İslam dünyasının içinde bulunduğu karmaşanın da etkisiyle İslam ülkelerinden Avrupa kütüphanelerine götürülen ve tercüme edilerek üniversitelerde okutulan eserlerin sayısı 250 bini geçmişti. Hurgronje, bizim eserlerimizi, bizim kitaplarımızı, bizim şahsiyetlerimizi, Avrupa üniversitelerinde bizden önce okuyup öğrenen ve bize öğreten(!) yüzlerce oryantalistten[1] yalnızca birisiydi.
Papaz bir babanın oğlu olan Hurgronje, eğitiminin ilk yıllarında iyi derecede Arapça ve İbranice öğrenmiştir. Mekke’ye giderek Müslüman olduğunu söylemiş, Abdulgaffar adını almış ve Müslüman âlimlerden ders almıştır. Sonraki dönemlerde Endonezya’da görevlendirilen Hurgronje burada Müslüman bir âlim olarak karşılanmış ve saygı görmüştür. Halk, dini meselelerde onun fikrine değer vermiş ve anlaşmazlıkların çözümünde ona başvurmuştur.[2] Hurgronje, Endonezya’nın Hollanda tarafından sömürülmesinde çok önemli bir rol oynamış, Endonezya’daki görevini tamamladıktan sonra Müslüman olan hanımını ve çocuklarını Endonezya’da bırakarak Hollanda’ya dönmüştür. Ülkesinde kendisi gibi pek çok oryantalist yetiştirmiştir.
Oryantalizmin, İslam ülkelerini sömürmek için kullanılmasının yanı sıra; çok sayıda yazma eserin ilim dünyamıza katılması, katalogların, ansiklopedilerin bizlerin hizmetine sunulması gibi olumlu katkılarının da olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak biz Müslümanlar televizyon karşısında dövünmekten, bu katkıların farkına varıp bunların içerisinde yer alan yanlışları düzeltmeye vakit bulamıyoruz. Ve her mü’mine farz olan ilmi öğrenmeyi, ilim talibi olmayı Hurgronje gibi oryantalistlere bırakarak bize hazırlayacakları sonu yaşamayı bekliyoruz.
Bizler sıcacık evlerimizde, televizyon karşısında “Bunlar hep Batı’nın oyunları…” derken; “Bir gün İslam tüm dünyaya hâkim olacak.” ve “Bütün mazlumların yüzü gülecek” cümleleri kurup “Kahrolsun İsrail!” diye sloganlar atarken atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş durumda.
İlim öğrenmenin yalnızca okul derslerinde başarılı olmak olmadığını, hakiki bir ilim talibi olabilmek için iki dil öğrenmenin dahi yeterli olmadığını anladığımız bir gün asıl oyunun televizyonda bizlere gösterilen oyunun dışında olduğunu fark edebilmek duasıyla…
[1] Sözlük karşılığı olarak doğu araştırmaları anlamına gelen oryantalizm yani şarkiyatçılık, esasen bir sömürgecilik ilmidir. Bu ilimle meşgul olan kimseler de oryantalist yani müsteşrik olarak adlandırılırlar.
[2] Hasan Hacak, “Christian Snouck Hurgronje ve İslam Hukuku ile İlgili Görüşleri”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, IV, 2004, 46