Sevgide Fren Gaz Ayarı

Fabrikadan çıkan araçlardan hız ibresinin tavanı üç yüzü dahi geçenler var. Ama düşünsenize dünyanın neresinde ve ne kadar süre üç yüz basabiliriz arabamızla? Belki sadece hız yarışlarında ibrenin sona yaklaştığını görürüz. Orada dahi hayati sonuçları olan kazalar meydana gelmektedir. Biz trafikte iken yarışta olmadığımızı ve bulunduğumuz şeridin dahi sorumluluk içerdiğini bilmek zorundayız. Aracımızın donanımı ne kadar kaliteli olurda olsun asıl olan hızdan aldığımız haz değil sağlıklı ulaşım olmalıdır. Uzmanlarına sorduğumuzda birçok aracın iki yüzden sonra kontrolden çıktığını söylüyorlar. Buradan çıkaracağımız sonuca yönelecek olursak, aracımızdaki hız limitinden çok yollardaki kurallar ve koşullar bize ne derece de müsaade ediyor?
Hız Ve Haz İnsanının Ayarları
İnsan denilen varlık, kendi üzerine gelip sağ tıklayıp özellikler bölümüne girdiğinde onlarca sekme açılacaktır. Burada gözüken vasıfların ayarlarının yapılması gerekmektedir. Çünkü yaratılışta olan ayarlar zamanla kendi arzularımız ve etkileşimlerimizle değişmektedir.
Nereden başlamak lazım ayarlamalara?
İnanç ve Sevgi
Her insanın biyolojik bünyesi aynı değildir. Manevi yapısı da aynı olmaz. Biz ortalama bir insanı baz alarak yazmaya gayret edeceğiz.
Ölçülü ve dengeli olmak her insanın özellikle de iman ehlinin en önemli vasıflarındandır. Özellikle de hayatını Allah ve Rasulü’nün gösterdiği şekilde yaşamak isteyen kişiler, vasat ümmet olmayı başarmak zorundalar.
İlk ayar yapmamız gereken hareket noktamız iman olmalı. Neye, nasıl, nereye kadar inanacağız? Reddeceğimiz konuları da nereden nereye kadar süpüreceğiz? İşte bize lazım olan ölçünün çıkış noktası burası.
İmanın en önemli göstergelerinden bir tanesi de sevgidir. Sevgi ideallerimizi yaşamak için bir motivasyon kaynağıdır. Eğer kontrolden çıkarırsak helake de götürür.
Asr-ı Saadet’e bir mercek tutarsak… Allah ve Rasul’üne duyulan sevgi, heyecan ve aşka dönüştü. Karşılığında Allah’ın razı olduğu ameller çıktı ortaya. Öyle ki, Rabbimiz insanlığa örnek olarak gösterdi o muhteşem insanları. Allah ve Rasulü onların kalbinde müstesna bir yere sahipti. Kazanan ve kazandıran bir sevginin örneği olarak karşımızda durmaktalar. Allah, Rasulullah, Kur’an, Anne-Baba ve vatan sevgisi gibi sevgiler yüreğimizi diri tutar. Sıralama da birinci sıra her zaman bizi yaratan, yaşatan ve her türlü imkânı bize sunan Allah’a aittir. İkinci sıra ise bize rıza yolunun önderi ve örneği Efendimiz aleyhisselama aittir. Sonraki sıralar içinde bulunduğumuz hal ve zemine göre değişkenlik arz edebilir. Fakat dozu hiçbir zaman ilk iki sıramız kadar olmamalıdır. Sevgide doz ayarı kaçarsa şirk dahi konuşulacak duruma gelir.
Sevgide ayarı kaçıranlar, ya da yasal zemine oturmayan duygular harekete geçerse tamiri mümkün olmayan kazalara sonuç açabilir. Hz Yusuf’un aleyhisselam imtihanında Züleyha’nın hali tam da bu örneğe uygundur. Evli bir kadın, kendini, kalbini tutmayı beceremezse, çok zor durumlara düşebilir ve düştü de. Buradaki örnek tüm insanlığa ilahi bir ikaz olarak sunulmaktadır.
Bugün maalesef yapılması haram olan fiiller dahi insanlara farklı gösteriliyor. Adını değiştirdikleri haramlar helal olmaz, olamaz. Aşk kurbanı, yasak aşk, kaçamak vb ifadeler insanın manen kör ve sağır hale gelmesinin bir sonucu olarak da okunabilir.
Yapılan günah ne olursa olsun, ölüm kapımızı çalmamışsa hala kurtulabiliriz. Maide 74. ayeti hemen okuyalım ve hayata yeni bir besmele ile devam edelim. Yüreğimizin eğitimini de asla ihmal etmeyelim. Zikir, fikir ve şükür sevginin yönlenmesinde önemli kavramlardır. Sahip olalım ve sahip çıkalım.
Sevginiz cennete kadar yol alacak kıvamda ve konumda olsun.