SAFAHAT NASIL OKUNUR?

Safahat, Mehmet Akif’in ümmete büyük bir emanetidir. Akif Bey’i tanımayan yoktur bu ülkede. Ama bilen, anlayan var mıdır acaba? Akif Bey bu ülkenin evlatlarına yabancıdır. Milletimiz Güliver’in seyahatlerini, Jules Verne’nin maceralarını, La Casa De Papel’in son bölümünü çok iyi bilir. Ama Asım’ın derdi nedir bilmeyiz maalesef. “Dili zor hocam.” diyeceksiniz, değil mi? Peki dil öğrenmek, sözlüğe bakmak bu kadar zor mudur? Ne yazık ki bu memlekette Sherlock Holmes’u sözlüksüz okuyacak insanlar az değildir ama Akif’i sözlüksüz okuyacak kaç kişi vardır acaba?
Akif’i okumamız, didik didik etmemiz lazım. Okuyalım da, gerekirse sözlüğe bakarak okuyalım. Ve artık lugatim.com isimli siteye girerek veya “lugatim” isimli uygulamayı telefonunuza indirerek sözlüğe bakmak çok kolaylaştı. Bu eşsiz sözlükle Safahat’ı da diğer eski metinleri de anlamak artık çok daha kolay.
Safahat, Akif Bey’in yedi kitaptan müteşekkil şiir külliyatına verilen isimdir. Aslında bu külliyatın yaklaşık yüz kırk sayfa tutan ilk kitabının adı da Safahat’tır. Evet, Safahat isimli külliyat yedi küçük kitapçıktan oluşur. Raflarda gördüğümüz o kalın ciltte bu yedi kitabın tamamı, yani Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Asım ve Gölgeler yer almaktadır.
Safahat’ın önemini bilen, hisseden ama onunla henüz bir tanışıklık kesbetmemiş olan pek çok kişi bu tanışmayı gerçekleştirmek için eseri eline alır ve okumaya başlar. Ve bu tanışma safhası tam da o anda biter. Niçin mi? Çünkü bu külliyatın ilk kitabı olan Safahat, Akif’in en zor şiirlerinin yer aldığı eserdir. Hele, giriş manzumesini saymazsak Safahat’ın ilk şiiri olan Fatih Camii, adeta caminin mimarisi ile yarışırcasına güçlü ama bir o kadar da zor bir şiirdir. İşte, Safahat’a nüfuz edilememesinin ciddi bir sebebi de başında bulunan bu zor şiirlerdir.
İşte, bu sebeple Safahat herhangi bir kitap gibi ilk sayfadan itibaren okunmamalıdır. Onu kendine has bir sırayla, aşama aşama okumalıdır. Safahat’ın dünyasına yol bulmanın ipucu da budur. Peki, öyleyse Safahat’ı hangi sırayla okumalıyız?
Safahat, önce Asım’dan başlanarak okunmalıdır. Çünkü Asım kitabı, ağırlıklı olarak iki kişinin diyaloğundan oluşan manzum bir tiyatro formunda yazılmıştır. Eserde geçen Hocazade Akif’in kendisidir. Köse İmam ise babasının bir talebesidir. Bu uzun diyalog/tiyatro Müslümanların pek çok sıkıntısını güçlü bir üslupla ele almaktadır. Bu eser dikkatle okunduğunda Akif’in dünyasına çok daha kolay bir şekilde girmek mümkün olur. Ayrıca Asım’ı daha rahat anlamak istersek Youtube’dan dinlememiz de mümkündür.
Asım defalarca okunduktan, büyük ölçüde anlaşıldıktan sonra Süleymaniye Kürsüsünde ve Fatih Kürsüsünde daha rahat okunabilir. Bu iki kitabın başlarındaki zor tasvirleri de ilk okumalarda görmezden gelmek, şimdi değil de daha ileriki süreçlerde anlamaya çalışmak işimizi kolaylaştıracaktır. Çünkü uzun hutbelerden oluşan bu iki kitap camilerin sanatsal ve anlaşılması güç tasvirleriyle başlamaktadır. Asım’dan sonra bu iki hutbe yerine Hakkın Sesleri veya Hatıralar isimli kitapların okunması da mümkündür. Evet, Safahat okurlarına mutlaka kendisini açacaktır. Ama üslubuna alışmak için sabırla birkaç defa okumak ve gerektiğinde sözlüğe bakmak şartıyla… İsmi geçen beş kitap hazmedildikten sonra ilk kitap olan Safahat ve son kitap olan Gölgeler okunabilir. Bu iki kitap mutlaka en sona bırakılmalıdır. Akif Bey’in dediği gibi:
“Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa, Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa”