ORUÇ VE İNSAN

“Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Umulur ki böylece günah ve fenâlıklardan korunursunuz.’’
(Bakara / 183. Ayet)
Oruç kelimesi, sözlükte “bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelen Arapça savmın Farsça karşılığı olan rûze kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir.(TDV islam ansiklopedisi)
Ramazan ayı boyunca insanlar yeme, içme, cinsellik gibi dürtülerini kontrol altına alırlar. İmsak ile iftar arasındaki vakitte kendilerini tutarlar. Mübarek Ramazanı ayı, insana normal zamanda yapmakta çok zorluk çekeceği ciddi değişimlerin güçlü bir irade ve destek ile kısa sürede yapılabileceğini gösterir.
Oruç ibadeti, içinde gösterişi barındırmaması itibariyle mükâfatı çok olan bir ibadettir. Orucun manevi ecri çok büyük olduğu gibi maddi-bedeni faydaları da çok büyüktür. Oruç bedeni korur, rahatlatır, vücudun kendini yenilemesine ve toksinlerden arınmasına neden olur. Oruç tutan kişiler öncelikli olarak birincil fizyolojik ihtiyaç olan beslenmeyi kontrol eder. Beslenme ihtiyacı gibi temel bir ihtiyaç olan uykuyu da sahura kalkarak yeniden düzenler. Böylece kişi temel dürtülerini kontrol etmeyi öğrenir.
Ebu Hureyre’den (ra) rivayet olunan bir hadisi şerifte Rasulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: Âdemoğlunun bütün ameli kendisi içindir, yalnız oruç benim içindir; onu ben mükâfatlandırırım. Oruç bir kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Biri kendisine küfrederse: Ben oruçluyum, ben oruçluyum, desin. Muhammed’in nefsi kudretinde olan Allah’a yemin olsun ki, oruçlunun ağzının kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Oruçlu için iki sevinç yardır: Orucunu açtığı zaman, orucunu açmasıyla sevinir; Rabbine kavuştuğu zaman da orucuyla sevinir”. (Buhari, Savm 9)
Oruç ibadetinin insanın psikolojik gelişimine de pek çok katkısı vardır.
Oruç, sabır duygusunu geliştirerek sabırlı olmak gücünü kişiye kazandırır. Ağır ve sert öfke patlamalarına, ani duygusal değişimlere ve gerilmelere karşı sinirlerin gücünü, kabiliyetini artırır. Oruçlu insan öfkesine çok daha kolay hâkim olur. Hatta kendisini kızdıran kişiye “ben oruçluyum” diyerek karşılık vermemesi tavsiye edilir.
Oruç ibadeti ile insanlar kişiliklerindeki aşırılıkları dengeleyebilir, insanlara ve olaylara farklı bakış açısı ile bakabilir. Daha duyarlı, saygılı, sabırlı, affedici ve merhametli davranabilir. Oruç, nefsani duygu ve düşünceleri kontrol altına almayı öğretir. İnsanın cesaret ve gayretini geliştirir, egoistlikten uzaklaştırır. Empati yeteneğini artırır. İnsan aç kaldığında kendi acziyetinin farkına varır, karşıdaki insanı daha iyi anlar. Kibir ve böbürlenme duygularını bırakarak, alçakgönüllülük ve tevazu halini daha yakın hisseder.
Oruç insanın iradesini güçlendirir. İnsanoğluna, bağımlı olduğu her ne varsa ondan uzak durmayı öğretir. Zorlansak da elimizin altındaki nimetten uzak durma iradesini kazandırır. Bir ay boyunca iradesine hâkim olan insan pekâlâ ömrü boyunca sigara, alkol gibi bağımlısı olduğu maddelerden de uzak durabilir. Ayrıca günümüzün en büyük problemi haline gelen teknolojinin aşırı kullanımı ile ilgili olarak da hayatında düzenlemeler yapabilir.
Kişi oruçlu olduğunda yemek-içmekten uzak durabilme farkındalığını artırdıkça günlük hayatta da dikkatini daha kolay topladığını ve dikkatini yoğunlaştırabildiğini görecektir. Günümüzde büyük bir problem haline gelen dikkat dağınıklığı için oruç bir kalkan olabilir.
Oruç, toplumsal vicdanı da harekete geçirir. Toplu şekilde yapılan ibadetler insani ilişkilerimizin gelişmesini sağlar. İftar davetleri, zekât, sadaka, fitre, fidye ve benzeri yardımlaşma ve dayanışmayı güçlendiren birçok uygulamalar ramazan ayında çok daha yoğun olarak yerine getirilir. Bu şekilde yapılan yardımlar, hoşgörü duygularımızın artmasına neden olur. Oruç tutan insan bir yandan kendi iç dinamiklerini değiştirmeye çalışırken aynı zamanda diğer insanların iyiliği için de çabalamayı öğrenir.
Pandemi son iki yıldır bütün hayatımızı etkilediği gibi ramazan ayımızı da etkiledi. Yıllardır yapageldiğimiz iftar davetlerimizi yapamadık, camilere gidip teravihler kılamadık, akraba ve komşularımızla bayramlaşamadık. Bunun acısını kalplerimizde o kadar yoğun hissettik ki önceden ne büyük nimetlere sahip olduğumuzu anladık ve tekrar bunlara kavuşmak için dualar ettik. Belki de elimizdeki nimetlere ne kadar az şükrettiğimizi bu vesileyle daha iyi anlamış olduk. Şükür kalplerimiz için olması gereken bir egzersiz niteliğindedir. Şükrettikçe olumlu duygular gelişir. Sahip olduklarının farkında olan bir kişi için sahip olamadıkları ruhsal açıdan onu olumsuz etkilemeyecektir ve şükür hayatının her noktasında ona eşlik edecektir.
Tüm bu bakış açılarıyla inşallah bu Ramazanı Şerifte, oruç ibadetinin mana ve ehemmiyetini daha iyi kavrayabiliriz. Günahlarımıza karşı koyma sabır ve bilincimizi artırabiliriz. İhtiyaç sahiplerinin içinde bulundukları durumu anlayarak nimetlerin ve sahip olduklarımızın değer ve kıymetini biliriz.