Örtebiliyor muyuz?

Örtebiliyor muyuz?

Rabbimiz kadın ve erkeği birbirleri için örtü yapmıştır. Korunma örtüsü, mahremiyet örtüsü, sevgi ve merhamet örtüsü, edep ve hayâ örtüsü, haram ve günahlardan, cehennem ateşinden korunma örtüsü… Mü’minler evliliğin eşler için neler ifade ettiğinin farkında olmalı, vazife ve sorumluklarını en güzel bir şekilde yerine getirmeye gayret etmeliler. Farkında olamayanlar, vazife ve sorumluluklarını yerine getirme gayret ve çabasında olmayanlar ise evlilik nimetinden hakkıyla faydalanamazlar. Elbette evliliğin külfetleri vardır. Dünyada külfetsiz nimet yoktur. Evliliğin külfetleri, nimetleri yanında hiç mesabesindedir. Bakabilenler, görebilenler, hissedebilenler, yaşayabilenler ve yaşatabilenler için…

“Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.” (Bakara, 187) Eşlerin birbirine hakiki örtü olabilmeleri için, takva örtüsünü bürünmeleri şarttır. Takva örtüsünü örtünemeyen eşler asla birbirine hakiki manada örtü olamazlar. Allah’tan hakkıyla korkmayanlar nasıl eşlerinin hak ve hukukunu koruyabilirler ki? Ne güzel söylenmiş; “Kork Allah’tan korkmayandan.” diye. Allah’tan korkmayandan ne eşine ne ailesine ne de vatanına ve milletine hayır gelir.

Eşler takvaya ulaşmanın gayreti içinde olmalıdırlar. Eşler birbirini örtecekler. Hata ve kusurlarını örtecekler. Sevgi ve saygı ile örtecekler. Şefkat ve merhametle örtecekler. Af ve mağfiretle örtecekler. Edep ve hayâ ile örtecekler. “Ey âdemoğulları! Size, çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik. Ama takva giysisi en hayırlıdır.” (Araf, 26)

Eşler birbirinin sevgi ve ilgisine muhtaçtır. Eşler birbirini seviyorsa birbirini örtebilir. Eşler birbirine gerekli saygıyı göstermelidir. Saygı, samimi bir sevginin tezahürüdür. Birbirinin meşru görüş, düşünce ve zevklerine saygı duymalıdır. Eşler birbirlerinin hata ve kusurlarını bağışlayıcı olmalıdırlar. İlahi ve nebevi öğreti sürekli bizden affedici ve bağışlayıcı olmamızı istemektedir. Bunu başarabilen eşler arasında sevgi ve saygı artar. Böylece aileye huzur ve mutluluk gelir. Ailenin mutluluğu için eşlerin sorumluluklarının şuurunda olmaları gerekir. Sorumluluklarının bilincinde olmayan ailelerde huzur olmaz. İlahi ve nebevi öğretilere samimi olarak kulak verdiğimizde yurdumuz, yuvalarımız cennet bahçesinden bir bahçe oluverir.

Rabbimiz buyurdu ki: “Kadınlarla iyi geçinin.” (Nisa, 19) “İyi kadınlar itaatli olanlardır.” (Nisa, 34) Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem “Kadının kocası, kendisinden memnun olarak öldüğünde cennete gireceği” müjdesini vermiştir. Mü’mine kadınlar için bundan daha büyük bir müjde olabilir mi? Kocanı memnun et ve cennete gir. Gerçekten de kadınlar için cennete girmek ne kadar kolay.

Bunun için kadın, kanaatkâr olmalıdır. Kanaat kalp rahatlığının sebebidir. Bir kadın arsızlık ve açgözlülük ederek efendisini, kendisinden ve evinden soğutmaktan sakınmalıdır. Temizliğe itina etmeli, güzel kokular sürünmeli, kocasının yemek yiyeceği vakte itina göstermelidir. Kocasının mal ve eşyasını korumalı, kocasının akrabasına ve yakınlarına hürmet etmelidir. Kadın kocasının sırrını hiç kimseye duyurmamalıdır. Eğer duyuracak olursa kocasının itimadını kaybeder ve kadın da ondan emin olamaz. Kocanın emrini yerine getirmeli, ona karşı çıkmamalı ve asi olmamalıdır.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki: “Erkek kadını yatağına çağırır, kadında gelmeye yanaşmaz, sabahlarsa, melekler sabaha kadar kadına lanet okurlar.” (Buhari-Müslim-Ebu Davud)

İslam’da aile, korunması gereken kutsalların başında yer alır. Bu sebeple aile başıboş bırakılmamış, bundan da başta aile reisi sorumlu tutulmuştur. Aile reisi, yeterince güçlü ve kuvvetli olmalı ki, ailede haddi aşanları meşruluk çizgisinde muhafaza edip sözünü dinletebilsin. İslam’da ailenin reisi, başına buyruk kimse değildir. Tam aksine, reisi olduğu ailenin sorumluluklarını yüklenen, geçimini temin etme görevini de omuzlarına alan kimse demektir. Hanımlar, aile reisi gibi dış işlerinde çalışarak, geçim temin etmek zorunda değildir.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, kızı Fatıma ile damadı Ali’yi evlendirdiği sırada, evin iç işlerini kızı Fatıma’ya, dış işlerini de damadı Ali’ye vermiştir. Bununla beraber, bey ev işlerine yardım edebileceği gibi, hanımın da dış işlerinde beye destek olması caiz görülmüştür. Nitekim Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, ev işlerinde ailesine yardım etmiş, bu yardımı ümmetine de sünnet olmuştur.

İnsanın olduğu yerde anlaşmazlıklar olur. Bu anlaşmazlıkların çözümünde, Rabbimiz “hakem heyeti” emretmiştir. Hakem heyeti, hanımla beyin seçtikleri birer, ikişer itimat ettikleri, bilgili, tecrübeli güvenilir kimselerden oluşurlar. Bunlar tarafları dinleyip durumu inceleyerek neye karar verirlerse ona uymak suretiyle anlaşmazlık çözülecektir. Tarafların hâkimleri durumunda olan bu “hakem heyeti” de meseleyi çözemezse elbette bir taraf ısrarından, inadından vazgeçecektir. Biri fedakârlıkta bulunmaz da inatlı tutum devam ederse, her halde aile için daha iyi sonuç vermeyecek, birlik bozulacaktır.

Bey evin dış işlerini ve ihtiyaçlarını karşılamalı, hanım da iç işlerini ve hizmetlerini görmelidir. Bununla birlikte aralarında yardımlaşma ve dayanışma her zaman olmalıdır. Ancak hanım dış işte çalışma zaruretini duyarsa, bunun şartlarını beyiyle konuşup birlikte karar vermeli, çalışma mekân ve şartları müsait değilse bunda ısrarcı olmamalı, ailenin mutluluğunu en başta tutmalıdır.

Kadının evi için ve kendisi için gerekli bütün zaruri harcamalar erkeğe aittir. Erkek kendi imkânları ölçüsünde kadının nafakasını sağlamak zorundadır. Sağlayamayacaksa evlenemez. Kocası onu tahkir edemez. Onun hayat arkadaşı olduğunu unutmamak zorundadır, darılıp evinde yalnız bırakamaz. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz; “Erkeğin en hayırlısı, kadına en iyi davranandır.” buyurmuştur. Mü’min koca hanımına, mü’mine hanım da kocasına hayırlı olmaya gayret ederse o hanede huzur ve mutluluk olur. Hakların gasp edildiği yuvalarda huzur kalmaz.

Evde hanımıyla şakalaşmak, eğlenmek ve onu eğlendirmek kocanın görevlerindendir. Kadının, haftada bir kez anne-babasını ziyaret etme hakkı vardır, erkek buna engel olamaz. Kadınlar çalıştırılıyor ve ancak erkeğin yapabileceği zor işler altında eziliyorlarsa, bunun suçu İslam’ın değil, İslam’ı onların hayatından uzaklaştıranların olsa gerektir. Geçim konusunda kadın, hiçbir derdi ve endişesi olmayan yani alabildiğine sosyal güvenliği bulunan bir insandır. Ve bütün bunlar bir anlaşmazlık söz konusu olduğunda, İslam ahkâmının belirlediği haklardır. Bununla birlikte İslam’da karı-koca, birbirinden devamlı hak koparmak için çekişip duran iki düşman kutup değildirler. Birbirlerini tamamlayan, birbirlerine yardım eden, destek olan, huzur ve moral kaynağı oluşturan, bir bütünün iki yarım parçasıdırlar. Tıpkı Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin ev işlerine yardım etmesi, Hz. Ali ile Hz. Fatıma arasında iş bölümü yapması gibi.

Rabbim yurdumuzu, yuvalarımızı Kur’an’ın nuruyla aydınlatsın, huzur versin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.