Ömer Bin Abdülaziz – ilkadim DergisiÖmer Bin Abdülaziz – ilkadim DergisiÖmer Bin Abdülaziz – ilkadim DergisiÖmer Bin Abdülaziz – ilkadim DergisiÖmer Bin Abdülaziz – ilkadim Dergisi

Ömer Bin Abdülaziz

Ömer Bin Abdülaziz

Her şeyin eskidiği, hızlıca etkisini yitirdiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Modern insan tatmin olmamaya o kadar çok alışmış durumda ki kendisini teselli edemediği gibi kapana sıkışmış hayvanatın yaşadığı ahvali, ruh sancısı cihetiyle yaşamak zorunda kalıyor. Bu dünyada eskimeye en dayanıklı kendi cesedi olduğu halde, onun da her an değiştiğini-eskidiğini tecrübe ederken bu gidişin sonunun ne olacağını takdir edemiyor.

Yaşadığımız dünyada özellikle bu asırda akıbeti değerlendirmemiz için o kadar delil bulunmakla birlikte aldanışın seyrini-zeminini gözlerimizden kalbimizi bağlayarak, sahte tablolarla zihnimizin odak noktasını sarsarak başarabilmektedirler. Ama inancın ve hidayetin sınırlarını zalimlerin zirvesi şeytan da idrak edemediği gibi mahrum kaldığı durumunu değiştiremeyecektir. Ama unutmayınız ki, mü’minler felah bulacaktır.

Gençlik yıllarında o günün şartlarında lüks içerisinde yetişen birisi olarak karşımızda bulunan beşinci raşid halife Ömer b. Abdülaziz’in hayatı günümüz problemlerine sığınanlara ithaf olunur. Ömer b. Abdülaziz gençlik yıllarında tam bir sultan çocuğu gibi büyümüştür. Yürüyüşüyle bile ün yapmıştı, kullandığı kokular her tarafa yayılırmış. Akranları tarafından taklit edilmiştir. Bu tutum ve davranışları halife oluncaya kadar kısmen de olsa devam etmiştir. Halife olunca hepsini terk etmiştir.

Halifenin hayatındaki bu gözle görülür değişikliğin sebebini merak edenlerden birisi olan Abdullah b. Kesir, Ömer b. Abdülaziz’e Allah’ın istediği tarzda yaşamaya nasıl başladığını sorduğunda şu cevabı alır; “Bir kölemi dövmek istediğimde bana, sabahı kıyamet olacak geceyi hatırla!” dedi. Bu sözden sonra ben davranışlarımı değiştirmeye başladım diye cevap vermiştir. Bu olay Ömer’in hayatında önemli bir dönüm noktası olarak ifade edilmektedir. Kendimizi hesaba çekmeliyiz. Etrafımızda katledilen, tecavüze uğrayan masum insanların halinden ibret alamıyorsak ne kadar derin bir aldanışın içinde olduğumuzu anlamalı ve hemen İslam’a sarılmalıyız.

Ömer b. Abdülaziz, Medine’ye vali olduktan sonra yaptığı icraatlarla kendisini çevresindekilere sevdirmiştir. Bu göreve getirildiğinde ilk iş olarak Medine’nin ileri gelen fakihlerini çağırmıştır. Onlara “Sizi bana hak üzere yardımcı olmanız için çağırdım, memurlarımdan herhangi birisinin bir zulüm yaptığını görürseniz veya duyarsanız bana bildirin diye çağırdım” demiştir. Bu davranışı âlimler tarafından takdirle karşılanmıştır.

Ömer b. Abdülaziz Medine’de kaldığı dönemde sahabenin hayatta kalanlarıyla görüşmüştür ve onlardan hadis nakletmiştir. Görüştüğü sahabeden birisi de Enes b. Malik’tir. Aynı zamanda Enes b. Malik, Ömer b. Abdülaziz’in arkasında namaz kılmıştır. Enes b. Malik onun hakkında şunu söylemiştir: “Namazı Rasulullah’ın namazına benzeyen onun gibi bir imam görmedim.” Ömer b. Abdülaziz imam olduğunda namazı uzun tutmamıştır. Genç Adam! Belki vali değilsin ama bu toplumda mühim bir yerdesin âlim-salih insanların sohbetine gitmeyi şiar edinmelisin. Unutma; elinin altındakilerden olduğu gibi, elinin ve gücünün ulaşabildiği yerlerden de mesulsün.

Ömer b. Abdülaziz vazifesinin sorumluluğunu daha hilafetinin ilk gününde hissetmiştir. Kendinden önceki halife olan Süleyman’ın cenazesinden dönerken çok üzgündür. Bu durumu fark eden kölesi niye üzgün olduğunu sorunca, Ömer de söyle cevap vermiştir:

“Şu anda yeryüzünde doğudan batıya ne kadar Müslüman varsa hepsi benden haklarını bekliyorlar. Fakat haklarını ne yazılı ne de sözlü istiyorlar. Benim durumumda olan üzülmesin de ne yapsın?” Bu düşünce Ömer’in halkını ve haklarını ne kadar çok düşündüğünün bir göstergesidir. Delikanlım! “Mü’minler bir vücudun azaları gibidir” ikazını iyice düşünmelisin.

Ömer b. Abdülaziz’in eşi Fatıma binti Abdülmelik’in babasından kalma bir hayli mücevheri vardır. Ömer halife olunca bunları beytülmale iade etmesini, aksi halde ümmetin malı olan bu mücevherler ile aynı evde kalamayacağını söylemiştir. Eşi de bunların hepsini iade etmiştir. Herkes ilk kendisinde, sonra ailesinde inşaya girişmeli. Toplum önder insanlardan, örneklik beklemektedir. İşte bu yüzdendir ki Genç Adam! Bir şuur yığınağı yaparak, şahsında insanlığın özlediği inanmış genci bu asrın idrakine sunmalısın.

Halife Ömer b. Abdülaziz, görev süresince toplumun bütün kesimlerini rahatlatmaya çalışmış ve valililerine uyarılarda bulunmuştu. Devrin gereği olarak insanlar, şehirlerarasında ziyaret ederken uzun ve meşakkatli yolculuklar yaparlardı. İnsanların bu türlü yolculuklarında türlü zahmet ve zorluklarla karşılaştıklarını bilen Halife, valilerinden Süleyman ibn Eb’is Sırrıye’ye yazdığı mektubunda şöyle diyordu:

“Yol üzerinde hanlar inşa ettir. Ümmetten gelip geçenleri bir gün bir gece konaklandır. Onların ve hayvanlarının rahatını sağla. Hasta olan yolcuları ise, iki gün iki gece barındır. Aralarında yolda kalmış olan var ise onu gideceği yere ulaştır.” Bu kısa dönem içerisinde, toplumu oluşturanların, ahlak, istek ve arzularında büyük değişmeler oldu. Bu değişimi Taberi şöyle nakleder: “Velid b. Abdülmelik’in büyük binaları, sayfiyelikleri, işletmeleri vardı. Onun hükümdarlığı döneminde, halk bir araya geldiği vakit birbirlerine, binalar, işletmeler ve köylerinden bahsederek konuşurlardı. Ömer b. Abdülaziz, hilafete geçip de yepyeni bir idare tarzı ve adil bir yönetim oluşturunca, halk arasındaki konuşmalar şunlardı: “Bu gece Kur’an’dan ne ezberleyeceksin? Dün gece teheccüd namazına kalktın mı? Ne zaman Kur’an’ı hatmediyorsun? Ayda kaç gün oruç tutuyorsun?”

Genç Adam! Yalnız başaramazsın diyenlere inanma! Sen Rabbinin birlikteliğine sığın. Bismillah de Hasbiyallah de hüsnü niyetle bir adımla başla. İşte bütün yönleriyle, her türlü sıkıntının baş gösterdiği bir dönemde inanmış bir mü’min eliyle Allah’ın rahmeti tecelli etmiştir. Selam ve dua ile.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.