Müslüman Kadının Şahsiyeti

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah’adır. O’nun Habibine salat ve selam olsun.
Müslüman, teslim olmuş kimsedir. Bu teslimiyet elbette batıl olana değil, hakk olanadır. Ümmeti Muhammed’in evlatlarını yetiştiren, onlara aslında öğretmen olan hanımların da şüphesiz dinine, rabbinin emir ve yasaklarına teslim olan kimseler olması beklenilir.
Peki dinine, Rabbinin emir ve yasaklarına teslim olmuş olan bir hanım nasıl olmalıdır? İlk olarak tesettürüne bürünmüş bir hanım olması beklenilir hiç şüphesiz. Zamanımızda her ne kadar tesettürün özgürlüğü kısıtladığı düşünülse de ancak ve ancak derdi dünya değil, rabbinin rızası olan bir kadın tesettürün gerçek bir özgürlük olduğunu anlayabilir. Tesettür “HARAM GÖZLERDEN KORUNMAK” içindir. Derdi rabbinin rızası olan, haram gözlerden sakınmak isteyen bir hanımdan iffetini muhafaza etmesi de beklenilecektir. İffet, haram olan fiil ve davranışlardan sakınmaktır, haram gözlerden korunmak için tesettüre bürünen bir hanım da iffetli olmalıdır.
Tesettürlü ve iffetli olmak aslında birer ibadettir. Rabbimizin rızası gözetilerek, haram yahut harama yakın olmayan her davranış ibadet sayılabilir. Peki ibadetlerimizde devamlılık nasıl olur? İbadetlerimizde devamlılık, inanç ve itikatta sağlam olmak ile meydana gelebilir. Yani bir insanın Rabbine olan imanında hiçbir şüphe yoksa, inancı ve itikadı sağlam ise hal ve hareketleri Müslümana yakışır bir halde olur. Bu da bir Müslüman hanımda olması gereken bir özelliktir zira bu Ümmetin evlatlarını yetiştirenler kadınlardır. İnanç ve itikadı en çok sağlamlaştıracak etken okumaktır. Okumak, bolca okumak… Ancak bu şekilde iman, inanç ve itikat yönünden sağlam oluruz zira şeytanın verdiği vesveselerden ancak dinimizi daha iyi bir şekilde öğrenerek ve Rabbimizi tanıyarak kurtulabiliriz. En başından itibaren de söylediğimiz gibi, kadınlar Ümmetin evlatlarını yetiştirir. Ümmetin evlatlarını yetiştirme vazifesini almış bir kadının okumayan, ilim öğrenmekten uzak birisi olması beklenilemez. Müslüman bir hanımın en asgari ölçüde dahi olsa dinini rahat bir şekilde yaşayabilecek bir bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Lakin daha fazla bir bilgi birikimine sahip olması daha evladır çünkü dediğimiz gibi “Ümmetin evlatlarını yetiştirme” gibi bir vazife bulunmaktadır. Burada önemli olan hususlardan biri de okunanlar ile amel edebilmektir. Namaz, tesettür, oruç gibi hususları okuyup bu okunanlar ile amel etmeyen, ibadetlerini eda etmeyen bir Müslüman olmamalıdır.
Müslüman ne kadar çok okursa bir o kadar da tefekkür edebilir. Zira Rabbimizin ayetleri sadece Kur’an-ı Kerim değildir, evren ve yaratılmış her şey aslında birer ayettir. Okuyan, rabbinin hükümlerini ve kelamını anlayan, tefekkür eden bir Müslüman rabbinin ne kadar büyük ne kadar çok rahmet ve merhamet sahibi olduğunu anlar ve hatta Rabbini tanımaya başlar. Rabbini tanıyan bir Müslümanın da hem itikadı güçlenir hem de ibadetlerini daha ihlaslı bir şekilde eda eder. Bunlar da Müslüman bir hanımda da bulunulması gerekli olan özelliklerdendir.
Müslüman kadının fedakâr olması da gerekir, zaten İslamiyet fedakârlık dinidir. Kendinden önce din kardeşini düşünmüyorsan dini tam olarak anlamamışsın demektir çünkü İslamiyet’te enaniyet yoktur. Sürekli olarak “BEN” diyemezsin. Kendinden önce din kardeşini düşünecek bir şekilde fedakâr olmalısın. Müslüman bir kadının da bu din için bazı fedakarlıklarda bulunacak bir düşünceye sahip olması ve sabırlı olması gerekir. Sabır olmadan fedakârlık da olamaz. Hayatında yahut dine hizmette karşısına çıkan bela ve musibetlere sabredemezse yol alamaz. Gerek musibetler için gerekse insanlar hususunda sabırlı bir yapıya sahip olması gerekmektedir.
Fedakâr olmayı, bir adayış içinde olmayı kolaylaştıracak en büyük etkenlerden biri de sevmektir. Bir insanın sevmediği bir husus konusunda fedakâr olması zor olacaktır. Bu sebeple Müslüman bir hanım sevmeli, Rabbini, peygamberini, dinini, evladını… Sevmeli ki yaptığı fedakarlıklar ona zor gelmesin.
Bizler El-Emin olan Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetiyiz. Kendisine dini tebliğ öncesi ve sonrasında sonsuz güvenilen bir peygamberin ümmetinin de güvenilir olması gerekmektedir. Yazımızın en başından itibaren kadının bir öğretmen olduğundan ve ümmetin evlatlarını yetiştirme vazifesinin olduğundan bahsediyoruz. Kendisine güvenilmeyen bir kadının yetiştirdiği evlat ne kadar güvenilir olur? Yahut kendisine güvenilmeyen bir hanımın okuduğu ile amel ettiği düşünülür mü? Böyle birinin Kur’an ve Sünnet ile hareket ettiği düşünülür mü? Sadece Müslüman Hanım değil, Müslüman erkeğin de güvenilir olması gerekir tabiki de. Ama Müslüman erkeği yetiştiren de Müslüman kadındır bunu unutmamak lazım.
Bunlar bizim düşüncelerimizdi. Doğrusunu Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bilir. Rabbim, biz hanımları İslam’a hizmet edebilecek hanımlardan eylesin… Selam ve dua ile.