MUSA’NIN SİHİRBAZLARI

“EY RABBİMİZ! ÜZERİMİZE (BARDAKTAN BOŞANIRCASINA) SABIR YAĞDIR VE CANIMIZI MÜSLÜMAN OLARAK AL.” ( Araf: 126 )
Kuran-ı Kerim bize bir nur bir ışıktır. Bizleri öğütleriyle ıslah etmek ister, huzura, barışa ve sulha çağırır. “Sulh hayırlıdır.” buyurur. “Sulhu” tanımlarken salih insanı ve onun ıslahatçı hareketlerini hayatın merkezine koyar. İnsanlığa model Kurani bir şahsiyet oluşturur. Bu mümin şahsiyetinin karşısına ise bazen iyilik yapıyorum zannıyla kötülük yapan ve ne yaptığının dahi farkında olmayan gafil bir müslümanı! Bazen şaşkın bir bozguncuyu, bazen bir münafığı ve hatta bazen kalbi hastalıklı kâfirleri koyar.
Kuran kıssaları geçmiş milletlerin durumlarından bizlere bahsederken bazen bir kralın tahtı uğruna düşebileceği aşağılık davranışlardan bahseder. Bazen zulümlerinden, bazen dolma akıllı olmalarından ve etrafındakilerin piyonu olmalarından bahseder. Bazen “Firavun ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilâh tanımıyorum. Ey Hâmân, haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki, Musa’nın ilâhına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir.” dedi.” (Kasas: 38) ayetindeki gibi konuşan dengesini kaybetmiş hasta ruhlu kişilerden ve trajikomik tiplerden bahseder.
Kuran’ın anlattığı kıssaların tanımı edebiyatımızda tanımladığımız hikâye (öykü) tanımlamasında olduğu gibi yaşanmış ya da yaşanması muhtemel olaylar değildir. Kuran kıssaları katkılarla dolu hikâye değil bizzat yaşanmış gerçeklerdir. Bizlere ve bütün zamanlara birer ibret tablosu ve hisseler çıkaracak hayat tabloları ve tecrübeleridir.
Allah yolunda sabırlı olmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde Kuran’da kıssaları anlatılan sabır talep eden kişi ve grupların durumuna bakıp kendimize örnekleyecek olursak belki de aklımıza ilk gelecek firavun, sihirbazlar ve Musa (aleyhisselam)’a inananlar arasında geçen olaydır. Musa (aleyhisselam)’ın kıssaları farklı surelerde geçse de Araf suresi (103-156) da genel bir özeti verilmiştir. Sihirbazların iman etmesi ve dualarını konu alan 116. Ayetten 126. Ayete kadar olan bölümde ise tam bir iman ve teslimiyet mücadelesi sahnelenmektedir.
“Musa, sihirbazlara “Siz atın” dedi. Atacaklarını atınca herkesin gözünü büyülediler ve onları dehşete düşürdüler. Doğrusu büyük bir sihir gösterdiler. Biz de Musa’ya “Sen de asanı bırakıver.” diye vahyettik. Birdenbire asâ, onların bütün uydurduklarını yakalayıp yutuverdi. Artık hakikat ortaya çıkmış ve onların bütün yaptıkları boşa gitmişti. Orada mağlup olmuş ve küçük düşmüşlerdi. Sihirbazlar hep birden secdeye kapandılar. “Âlemlerin Rabbine iman ettik.” dediler. “Musa’nın ve Harun’un Rabbine.” Firavun: “Ben size izin vermeden iman ettiniz ha!” dedi. “Şüphesiz bu bir hiledir, siz bunu şehirde kurmuşsunuz, yerli halkı oradan çıkarmak istiyorsunuz, sonra anlayacaksınız! Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, sonra da bilin ki, sizi astıracağım.” Onlar da: “Şüphesiz o takdirde biz Rabbimize döneceğiz.” dediler. Senin bize kızman da sırf Rabbimizin âyetleri gelince onlara iman etmemizden dolayıdır. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al.” derler.” (Araf :116 -126)
Bu ayetler gösteriyor ki: Allah’a inanmak için onun Rabliğini kabul etmek için anne-babadan, amirlerden eşlerden izin alınmaz. Ölümü pahasına iman edilir. Başa gelenlere de sabredilir. Basiretsiz gözlerin ölü gördüğü hak yolunun şehitleri olan sihirbazların son sözlerinde gerçek hayat şöyle şekillenmektedir.
“ (İman eden sihirbazlar)Dediler ki; biz rabbimize döneceğiz (munkalibun) “munkalib” kelimesi “ inkılâb” kelimesinin ismi failidir. “Munkalibun” kelimesinin ölüm ve rabbe dönüş anlamında kullanılıp “ inna lillahi ve inna ileyhi raciun.” Ayetindeki gibi dönmek anlamında kullanılan “Raciun” “aidun”…gibi kelimelerin kullanılmaması da çok manidardır. Bu ayetteki dönüş aynı zamanda bir dönüşümü de ifade eder. Yani bu durumda yeni bir inkılâp gerçekleşmektedir. Bu inkılâbın izleri eseri bu yeni mümin eski sihirbazların üzerinde görülmektedir. Herkesin gördüğü gibi artık bir dönüşüm ve değişim süreci başlamıştır. Firavuna inanan ondan makam ve mevki bekleyen ve bu sahte makamlar için Allah’a ve onun elçisine biraz önce meydan okuyan, onları hâşâ alt etmek isteyenler kendilerinde ve etraflarında bir dönüşümü İNKILÂBI başlatmışlardır. Bu inkılâp iman ve teslimiyet inkılâbıdır. Bu inkılâp korkulardan ve baskılardan kurtulma inkılâbıdır. Bu inkılâp batılın tellallığından hakkın müezzinliğine inkılâb bir dönüş ve dönüşümdür.…
Firavunun saltanatına karşı ilk İslam inkılâpçıları firavunun biraz önce şayet peygambere düşmanlıkta başarılı olur, İslam’ın ve müslümanların kökünü kurutur, Allah’ın peygamberini mahcup ederlerse onları servetlere boğacağını vaad ettiği sihirbazlardır. Onlar firavuna hiç danışmadan ölümü pahasına Allah’a imanı seçen peygamber saflı gerçek mücahitlerdir.
Onların sihirleri Musa aleyhisselamı değil firavunu ve saltanatını çökertmiştir. Duaları da çağımız firavunlarına direnen tüm müslümanlara bayrak olmalıdır. Firavun bütün hiddet ve şımarıklığı ile karanlıkta bağıran şaşkın ve korkaklar gibi her şeyini kaybetmenin hıncı ile salyalarını akıtırcasına “Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, sonra da bilin ki, hepinizi astıracağım.”(Araf: 124 ) diye kudurması üzerine onlar tüm zamanların firavunlarına meydan okuyarak “EY RABBİMİZ! ÜZERİMİZE (BARDAKTAN BOŞANIRCASINA) SABIR YAĞDIR VE CANIMIZI MÜSLÜMAN OLARAK AL.” ( Araf: 126 ) diye hak yolda sabrın ve azmin dünya ve ahiretteki zaferini gösterdiler.
Onlar “Peygamber’i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde…”(Tahrim:8) mahzun olmayacak olanlardır. Onların son duaları “Elhamdülillahi rabbil âlemin”dir. Onlar cennetin kapısında meleklerin karşıladığı kişilerdir. Onlar dünyada inandıklarının izzetini dünyada ve ahirette hakkal yakın olarak gören ve görecek olanlardır. Allah tarafları her zaman galip gelecektir. Onların ölüsü yoktur. Onlar hep Allah’ın yanındadırlar onlar hep diridirler. Onlar dünyanın üzerine basmışlar ve cahillerle muhatap olmamış ömürlerini israf etmemişlerdir. Onlar Kuran’ın kıssalarından kendi adlarına hisselerini çıkartmışlardır. Hayatlarında sürekli Haktan yana inkılâplar gerçekleştirenlerdir. “Ey rabbimiz! Üzerimize (bardaktan boşanırcasına) sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al.” Amin.