Mucitin Elinden Tutulursa İcat Tutulmazsa Hoşaf!

Değerli Teknoloji severler!
Teknoloji Modern Teknoloji ve Modern olmayan teknoloji olarak ikiye ayrılır. Bu yazımızda sizlere iki mucitten bahsedeceğim. Birisinin icatları modern teknoloji olarak tabir ettiğimiz türden. Diğerinin ki ise modern olmayan teknolojiye örnek teşkil ediyor. Modern olmayan teknolojiye pantolonumuzda bulunan ve hayatımızı kolaylaştıran fermuar diyebiliriz. “Esasen teknoloji nedir?” denildiğinde karşımıza ilk olarak; insanların ihtiyaçlarına yönelik yardımcı araç ve gereçlerin yapılıp üretilmesi için gerekli olan yetenek – bilgi cevabı çıkmaktadır.
Anlayacağımız örnekler, ülkesi ve insanlık için ömürlerini adayan, vatanperver mucitlerden sadece ikisi. Kum mucit ismi ile bilinen Hasan Kum. Kendisi pes etmeyenler kulübünden. Asla ümidini kesmemiş, yaptığı icatlara ve geliştirmelere maddi-manevi bütün zorluklara rağmen devam etmiş. Bilirsiniz ülkemizde bir hastalıktır, birisinin değeri ölünce anlaşılır. Umuyoruz ki hasan ağabeyimizin sonu da böyle olmasın!
Diğer isim ise Gaziantepli rahmetli Mennan Aksoy ustamız. İcatları modern teknoloji çerçevesinde değerlendiriliyor. O da yaşadığı zor şartlara rağmen bir şeyler ortaya koyma gayretinde olan bir değerimizdi. Mennan ustaya metal demeniz yeterli. Görüp görebileceğiniz tüm ağır ve hafif metal sanayii makinalarını dışarıdan biraz izlemesi üzerine yerli bir kopyasını size hemen yapar. Ve bunları bitirdiği yüksekokullardan öğrendiği bilgi sayesinde değil. Allah vergisi zekâsı ve yeteneği sayesinde yapıyor. Tabi azmini de unutmamak lazım. Çünkü kendisi ilkokulu 9 yılda zor bitirmiş.
Mennan ustanın sanayi hayatı küçük yaşlarda başlar. Annesi okuyup ne olacak? Bari bir tornacı olsun da eli para görsün der. Mennan usta da işini çok sever ilerleyen yıllarda büyük sanayii makinelerine, kendisi yerli imkânlar ile yedek parça üretmeye başlar. Bu da yetmez yurt dışında gördüğü makinelerin fotoğraflarını çekerek ülkeye döner. Ve hemen aynısı hatta daha iyisini yapar. Bunu fark eden yabancı üretici firmalar şikâyetçi olurlar. Sanayi fuarlarında gördüğü makineleri en fazla 10 dakika inceledikten sonra aynısını yapabiliyordu. Bu olağan üstü yeteneği yüzünden Avrupa ve Amerika’da yapılan sanayi fuarlarına girişi yasaklandı ama o bir yolunu bulup yine girmeyi başardı. Onun amacı ülkemizdeki hem yerli imkânlarla hem de iş gücü ile aslında sanayi alanında dünya devi olabileceğimizi göstermekti.
Mennan ve Hasan usta… İkisi de iktisat ya da işletme mezunu değiller ama ülkenin verdiği ekonomik savaşın farkındaydılar. Verilen bu ekonomik savaşın içinden ülkenin nasıl refaha kavuşacak diye Mennan ustaya sorulduğunda “Teknoloji üreterek ve üretileni dışarıya ihraç ederek.” diyordu. İş adamı bir dostunun 8 milyon dolara iplik makinesi alması üzerine, aynısını % 300 daha ucuza yerli ve milli olarak üretebileceğini söylemiş ve dediğini de yapmıştır. Almanların 1 milyon 40 bin marka Türkiye’ye sattığı makineyi Mennan Usta sanayiciye 400 bin dolara veriyordu. Bunun üzerine Almanlar aynı makinenin fiyatını şimdi 650 bin dolara kadar indirmiş. Mennan Usta’nın küçük atölyesi, Antep’in bir köşesinden dünya devlerine kafa tutuyordu.
Tüm bunların Mimarı olan Mennan ustanın başarısı ülkede hızla yayıldı. Gazeteler sür manşet olarak Mennan ustanın başarısını yazdı. Bu şu demekti;” Artık Anadolu’nun evlatları sanayiyi ayağa kaldırıyor. Paramız dışarı gitmeyecek aksine ülkeye para girecek”. Ve öyle de oldu yerli sanayide bir marka oluştu “Mennan Makina”. bu marka sayesinde artık iplik makineleri ülke genelinde hep yerli hâle dönüşüyordu. Bir zamanlar yabancı firmaların istediği fiyatı dayattığı Türkiye gibi İpek yolu üzerinde bulunan bir ülkeye iplik makinesi satamaz hâle gelmişlerdi.
Mennan usta, Antep’teki atölyesinde 10 yılda sayısız makine yaptı. Gaziantep’in hatta Türkiye’nin önemli makina sanayicilerinden biri olarak gösterilen Mennan usta, hali ipliği makinesinden, tencere-kazan makinesine, fıstık makinesinden triko ipliği makinesine kadar onlarca makine üretti. Bu makineleri üretebilmek için Ar-Ge çalışmalarına 7 milyon dolar harcadı. Mennan ustanın elinden çıkan makineler Suriye, Pakistan, Fas, Romanya ve İran’a ihraç edildi. Türkiye’de ilk kez triko ipliği makinesini yapmayı başaran Mennan usta, bu makineyi de Brezilya’ya satarak, teknoloji satan bir usta haline geldi. Bu yeteneğinin yanı sıra oldukça sempatik olan Mennan Usta’nın, TRT tarafından belgeseli de yapılmıştır. Sanayiye katkılarının yanı sıra istihdam sağlayarak ülke ekonomisine büyük katkıları olmuştur. Mennan Ustamızı 11 Haziran 2015 tarihinde kaybettik.¹
Mennan Ustamızdan ve başarı öykülerinden uzunca bahsettik çünkü hâlâ hayatta olan ama Mennan usta gibi elinden tutulması gereken bir diğer önemli mucidimiz Kum mucit Hasan usta. Ülkemizin bir türlü farkında olamadığı değerlerinden. Avrupa’da uzun yıllar yaşamış. Mennan usta kadar ağır sanayi üzerine teknolojik hamleler yapamamış olsa bile Hasan ustanın küçük sanayi faaliyetleri içerisindeki yeri yadsınamaz. Günlük hayatın içerisinde işlerin zorluğunu daha da kolaylaştıracak teknolojik ama pratik yanı modern yanından daha çok olan icatları var. Dairesel Şanzıman, kranksız pistonsuz motor, fındık toplama makinesi gibi el emeği çalışmaları olan Hasan Kum, hiçbir uzmanlık eğitimi almadığı için dışarıdan ilgi görmüyor olabilir. Ancak eğitim eksikliğinden ve genç yaşta çalışma zorunluluğundan asla gocunmuyor.
Ancak ilgisizlikten yorulan ve bunalan eli öpülesi büyüğümüz durumunu şu sözlerle ifade ediyor:
“Ülkemizde bilim insanlarına ve mucitlere maalesef ilgi ve alaka yok. Topçular ve popçular daha çok ilgi görüyorlar. Bizlere tuhaf gözle bakıyorlar, yeri geliyor deli muamelesi görüyoruz. İcatlarım için destek bulamıyorum. Hâlbuki bu ülkede üretilen her fikir bizim dışarıya bağımlılığımızı azaltacaktır. Büyük bir ulus olmamıza rağmen birçok teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. Hala bir bilgisayar işletim sistemimiz bile yok. O kadar mühendis yetiştiriyoruz ama nerede bunlar?” ²
Bir kaç dönüm arazinin içinde çiftçilik yaparak geçimini sağlıyor. Ve kendi kendisinin sponsoru. Mennan ustaya devlet destek vermişti lakin kum mucit için bu durum söz konusu değil. Şayet bu yönde bir gelişme olursa Hasan ustanın da manşetleri süsleyerek yerli yatırımcıları sevindireceğini ve istihdam oranını arttıracağına inancımız tam.
İki mucitte bir ağızdan şunu söylüyor: “Ülkemiz bu icatlar ile kalkınır. Dışarıya paramız fazlası ile gitmesin.”
Gençlere ise; “Yapılmaz denilen hiçbir şey yok. Biz yeter ki kendimizi küçük görmeyelim. Helal para kazanmak zor ama haram para kazanmak kolay. Aklımızı güzel şeyler için kullanmalıyız. Eğitimin yanında bir de pratiği vermemiz lazım. Bizim en büyük mirasımız evlatlarımız.” diyorlar. Onlar yerli sanayi gelişsin diye gecelerini gündüze kattılar. Amaçları milli bir marka oluşturmaktı. İnşallah onların açtığı bu yolda bizler de ülkemize destek oluruz. Yoksa bu akıl olduğu sürece daha çok hoşaf içeriz, hem de en organiğinden.
Kaynak: