Mefkûreci Öğretmenler Derneği

Mefkûreci Öğretmenler Derneği

1979 yılında Erzurum Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Birçok gencin, öğretmenin MEB’e bağlı Eğitim Enstitülerinden (üç yıllıktı) üç ayda hatta okula hiç gitmeden mezun oldukları dönemdi. Demirel’in “üç ayda kabak bile yetişmez ama biz öğretmen yetiştirdik.” dediği öğretmenler. Bizler dört sene tam tekmil, çoğu zaman kelle koltukta okuduk. Sonra öğretmen olduk. 1979 yılında 40 bini aşkın öğretmen kura ile atandı. Bu sayının çok azı fakülte mezunuydu. Yani 40 bini nasıl yetiştiklerini ifade ettiğim eğitim enstitülerinden mezundu. Türk eğitim tarihine geçen “üç aylıklar” da bu dönemde öğretmen oldular. İdeolojik kamplaşmanın (sağcılık solculuk) en üst düzeyde olduğu bu okullardan mezun olanların öğrencilere vereceği pek bir şey yoktu. Bu sebeple ideolojileriyle ayakta duruyorlardı.

Ancak ‘12 Eylül Darbe’si olup sağ sol kavgası ve ideolojiler bitince bu öğretmenler perişan oldular. Çünkü derslerini anlatamayacak kadar bilgisiz ve formasyonları yoktu. İdareciliğe kaçtı bir kısmı. Bir kısmı meslekten ayrıldı. Bir kısmı darbeciler tarafından atıldı.

6 Kasım 1979’da kura neticesi Erzurum il emrine görevim çıktı. Seviniyordum çünkü Erzurum’u tanıyordum. Sağın (Ülkücüler’in) kurtarılmış bölgesiydi. 12 Eylül öncesi Türkiye sağ ve solun “kurtarılmış” bölgeleriyle parsellenmişti. Bu bölgenin hakimleri dışardan o bölgeye girenlerin kimlik ve ideoloji kontrollerini yaparlardı. Ülkücüler 9 ışığı say, şehrindeki ülkücü yöneticileri, solcular da sosyalizm, sol yazarlar, Marks’ın Kapital’ini ve sol yöneticileri… sorarlardı. Aykırı görüşlerin tespiti ile dayak, işkence, sıkıştırma hatta ölüm girerdi devreye. Bunlar hikâye değil yaşanmış durum ve olaylardır. Ben, Erzurum Akşam Lisesi’nde 24 yaşında öğretmenlik görevime başladım. Dersler saat 18.00 başlıyor 21.00 de bitiyordu. İlk dersim için sınıfa girince şok oldum. Karşımdakilerin hepsi benden büyüktü. Çoğu resmi işlerde çalışıyor, derecelerini artırmak için liseye devam ediyorlar. Yaş ortalaması 30 üstü. Ben de taze bilgi dolu heyecanlı öğretmen edebiyat anlatacağım. Mümkün mü?

Derslere devam ederken bir gün mutemet (Kayserili) bana dedi ki “hocam sen hiç aidat ödememişin.” “Nereye” dedim.  Dedi ki “ÜLKÜBİR”e  “Ama ben ÜLKÜBİR üyesi değilim.” Ya nesin? MEFDER üyesiyim.”  O ney hocam?  Genel merkezi Nevşehir’de olan Mefkureci Öğretmenler Derneği. Kabullenmedi aidat isteği tartışması zorbalığa dönüştü ve…  Gerisini anlatmaya gerek yok. İşte bu derneğin (MEFDER) Müslümanlığının farkında olan bir öğretmen için ifade ettiği anlam ve değeri.

O zamanlar 1980 öncesini kastediyorum Türkiye’de TÖB-DER, Ülkü Bir gibi değişik adlarda siyasi bazı grupların etkisiyle kurulmuş öğretmen dernekleri vardı. Bunların öğretmenleri temsilden ziyade sahip oldukları düşünceyi temsil ettikleri biliniyordu. Sol veya aşırı sol düşünceye sahip TÖS,  TÖBDER veya MHP etkisinde  olan milliyetçi tanımlamasıyla bilinen ÜLKÜBİR adında iki büyük öğretmen derneği vardı.  Bunlardan sol olanlar sürekli grev, boykot, direniş içerisinde eğitimden ziyade sosyalizmin savunucusu oldu. Diğeri ise MHP’nin arzusu dışında iş yapamayan sola tepkili olanların içinde olduğu bir dernekti.

Zeki Soyak Hoca’nın önderliğinde arkadaşları hiçbir partinin etkisinde kalmadan çalışma yapacak ve öğretmenleri partisiz olarak hem öğretmenlik mesleğine yönlendirecek, bu konuda geliştirecek hem de öğretmenlerin ufkunu İslâmî anlamda açabilecek bir dernek kurmak ve öğretmenleri bu çatı altında toplama arzularını dillendirdiler.  Bu arzuyu gerçekleştirebilmek için 1975 yılında çalışma başlatıldı.

Zeki Soyak Hoca Nevşehir’e, Nevşehir İmam Hatip Okulu’na müdür olarak 1973’te gelince Nevşehir’i tanımaya başlar. Bizlere de şunu derdi. “Gittiğiniz yeri çok yönlü tanıyın. Hem fiziken hem manen tanıyın. Siz çevrenizi çevreniz de sizi tanısın, Sonra boş hizmet alanlarını tespit edin ve o alanları sırasıyla doldurun.” Bu ifadesini kendisi de uygulamalarıyla göstermiştir.   İşte MEFDER yani Mefkûreci Öğretmenler Derneği. Her alanda hizmet için Ankara, İstanbul gibi büyük yerlerden yola çıkmak gerekmiyor. “Biz Nevşehir’den de yola çıkabilir ve Anadolu’yu buradan da şahlandırabiliriz” diyen Zeki Soyak Hoca, Nevşehir’deki öğretmenlerle toplantılar yaptı, istişarelerde bulundu. Öğretmenlerin önüne düştü ve bu güzel insan bunu başardı. Mefkûreci Öğretmenler Derneği’ni kurdu.  Çünkü bu alanda boşluk vardı ve dolması gerekiyordu. İlk dönemde MEFDER ile öğretmenlere yönelik bir teşkilatlanma çalışması yapıldı. Öğretmenler toplumu yönlendiren kişiler olduğu için bu yol izlenmişti.

Derneğin isminin Mefkûre olmasına karar verildi.  “Mefkûre” kelimesi bir kavram olarak “ülkü, ideal” anlamında Tanzimat’ta kullanılmaya başlanmıştır. Kelimeye bu anlamları kazandıran da felsefeci tarafıyla Ziya Gökalp’tir. Bir ideali, ülküsü, derdi gayreti olan öğretmenlerin bir araya gelecekleri bir dernek. Amblem olarak da bir kale üzerinde yeni bir ayın doğuşunu canlandıran bir taslak benimsendi. Bu dernek kurulmadan önce kendini sağcı ya da solcu olarak görmeyen Müslüman öğretmenler sağda solda dolaşıyordu.  Bir araya gelip dertlenecekleri, çalışacakları bir yerimiz olsun dediler. Mütedeyyin, İslâm’ı yaşayan yaşamak isteyen öğretmenler bir araya gelerek, bunu ihtiyaç hissederek Zeki Hoca’nın önderliğinde, onun gayretiyle bu derneği kurdular. Tabi bunun duyurulması lazımdı. Bütün Türkiye çapında ilan edilmesi için çalışma gerekliydi. O zaman şimdiki gibi televizyon, dergi ve yayın araçları yoktu. Bir gazete çıkarıldı. Gazetenin ismi Mefkûre oldu. 15 günlük çıkan bu gazete, 1000 adet basılıyor ve dağıtılıyordu.

Derneğin hemen her işini baştan sona Zeki Soyak Hoca üstlendi. Tüzüğünü bizzat yazdı. Bizzat illere giderek teşkilatlanmayı takip etti. Konuşmalar yaptı. Zeki Soyak Hoca’nın önderliğinde büyük fedakârlıklarla teşkilatlanmaya katılanlardan rahmetli olanları rahmetle, yaşayanları ise minnetle anıyoruz.

Mefkûreci Öğretmenler Derneği, Türkiye çapında öğretmenlerimizin okullarda teşkilatlanmasında, bir araya gelmesinde çok büyük hizmetler görmüştür. Derneğin en önemli amacı, imanlı bir nesil yetişsin. Bu imanlı gençliği yetiştirecek öğretmenlerin de yetişmesi gerekir. Eğitimciler ve öğretmenler iyi yetişmez, edepli, ahlaklı ve alanlarında mükemmel olmazlarsa öğrencileri mükemmel yetiştirmeleri mümkün olmaz. Eğitime önce öğretmenden başlamalıyız diyen Zeki Soyak Hoca bu anlayışla MEFDER’i kurdu ve bunu tüzüğe yazdı. Dernek 12 Eylül 1980 Darbesi’yle kapatılıncaya kadar bu ilkesini korudu.

Zeki Soyak Hoca bu çalışmaya girerken ısrarla bunun başarılabileceğini, bunun olabileceğini söylerken bazıları “Biz Nevşehir’deyiz, küçücük yerdeyiz bu olmaz, biz bunu başaramayız. Bunu gerçekleştirmek için Ankara’da, İstanbul’da olmak gerekir” diyorlardı.  Zeki Soyak Hoca ise, “hayır biz burada da olsa nerede olursa ilk adımı atmamız ve oradan çıkışı yapmamız gerekir, ille de başka yerden başkalarından çıkış beklenmez” diyordu.  Gerçekten de Nevşehir’den çıkış yapıldı, muvaffak da olundu. Dernek, Türkiye genelinde doğudaki ulaşılamayan birkaç il dışında birçok il ve ilçede teşkilatlandı. Milletimiz, o günlere kadar özüne susamıştı ama bunu dillendiren ve önüne düşecek cesarette insanlar ortaya çıkmamıştı. Zeki Soyak Hoca’nın milli mefkûreyi şahlandırmasıyla müthiş bir teşkilat ve üye sayısına ulaştı. O günlerde öğretmenler dışında da birçok aydın Zeki Soyak Hoca’yı tebrik ettiler, maddi ve manevî olarak desteklediler.

 Olay şudur: Müslümanlar bulundukları ortamda, zamanda hangi hizmet, çalışma alanı boşsa o alanı doldurmalıdır. Sağına soluna bakmadan “ben varım” diyerek teşkilatlanmalıdır. Bugün dava özelliğini kaybetmiş yüzbinlerce üyeye ulaşan Eğitim Sendikasının temelinde MEFDER vardır. Şu anda rahmetli olmuş veya 70 yaşını devirmiş Müslüman öğretmenleri ve onların yolunu devam ettiren öğretmenlerin de temelinde de Mefkûreci Öğretmenler Derneği vardır.

Ama 12 Eylül 1980 Türkiye’deki darbe, gönüllü kültür teşekküllerinin hepsini kapattığı gibi Mefkûreci Öğretmenler Derneğini de kapatmış oldu ve kısa zamanda bu beş yıllık ömründeki çalışmasını noktalamış oldu.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.