Medine Minberindir, Mihrabın Mekke Senin

Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’adır…(Fatiha-2)
“En güzel kelâm” O’na…
Salâtü Selâm O’na…
Gül geliyor, çiçekler çekilsin bir kenara,
Bu mevsimde söz, sohbet O’na mahsustur dostlar…
Evet..Gül mevsiminde, söz ve sohbet O’nundur…
“Gül cemâliyle âlemi Gülşen eden” Gül güzelinin, dünyaya teşriflerinin milâdi takvime göre 1441. Yıl dönümü…
Dünya tarihinde ve insanlık tarihinde, çok önemli değişim ve dönüşümlere sebep olan hadiseler olmuştur.
Hiç şüphesiz ki insanlık tarihinin en önemli ve en etkili hadiselerinden biride, âlemlerin varlık sebebi Hz.Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin dünyaya teşrifleridir.
“(Ey Muhammed) Biz Seni âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiya-21/17)
“Biz Seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik” (Sebe-34/28)
Ayetlerde de açıkça belirtildiği gibi rahmet peygamberini bütün dünya bekliyordu.
İyi ki gönderildi, hamdolsun…
Rahmet olarak gönderildi…
Müjdeci olarak gönderildi…
Uyarıcı olarak gönderildi…
Müjdeleyecekti…
Uyaracaktı…
Rahman ve Rahim olanın rahmetine davet edecekti…
Rahmet Peygamberi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem daha dünyaya teşrif etmeden ve kendisine Risâlet görevi verilmeden O’na inananlar, teşrifini bekleyenler olmuştu…
Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya, bu gerçeği şöyle dile getirmektedir:
“Günler, ne günlerdi Ya Muhammed,
Çağlar ne çağlardı,
Daha dünyaya gelmeden,
Mü’minlerin vardı…”
Milli şairimiz merhum Mehmet Akif de O’nun gelişini, bütün insanlığın beklediğini şu mısralarıyla anlatır:
“Ondört asır evvel yine böyle bir geceydi.
Kumdan, ayın ondördü, bir Öksüz çıkıverdi !
Lâkin o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler,
Kaç bin senedir, hâlbuki bekleşmedelerdi !”
Ondört asır evvel ayın ondördü gibi doğan o kutlu yetimi O doğmadan önce tanıyıp hasretle bekleyenler olduğu gibi, ondört asır geçtiği halde halâ O’nu tanımayan, görmeyen münkirlerde var !
O’nu, bağrından gözyaşları misali sular akıtan taşlar anladıda, secdesiz başlar anlamadı…
Ya Rasulallahsallallahu aleyhi ve sellem buyurdunuz ki ;
“Muhakkak ki ben, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.”
İnandık ve iman ettik…
İyi ki gönderildin…
İşte Kur’an-ı Mübin, en güzel kitap sana,
Allah “Habibim” demiş, en güzel hitap sana !
Henüz ne zaman ne mekân…
Ne ârş, ne kürsi, ne cennet, ne cehennem…
Ne melek, ne insan, ne cin…
Ne bir ruh, ne bir can…
Daha hiç bir şey yaratılmadan;
Allah’ın sevgiyle, muhabbetle
Seni var ettiği an…
Bir Nur olarak yaratılan Sevgili…
Şükür ki gönderildin…
Allah’a hamdüsenâ…
Salât-ü selâm Sana…
Sen olmasan, Rabbimiz;
“Sevgi” denen o güzel o ilâhisan’atı,
Ve yedi kat göklerde o sonsuz saltanatı,
Birde şu gördüğümüz muhteşem kâinatı,
Yaratmazdı !…
Ve insan eşref-i mahlûkat olarak,
Yaradana olan kulluğun hazzını,
Sana ümmet olmanın huzurunu,
Tatmazdı !…
İyi ki gönderildin…
Allah’a hamdüsenâ…
Salât-ü selâm Sana…
Allah’ın yarattığı en sevgili kulu, Sen…
Sen öğrettin bizlere Hakk’a giden yolu, Sen…
Sevgiyle muhabbetle merhametle dolu,Sen…
Şükür ki gönderildin…
Ey Nebîler Serdarı, kulların en güzeli…
Nübüvvet gülzârında güllerin en güzeli…
Efendim, Kurtarıcım, Gözün Nuru, Baş Tacım…
Adını zikredende, özümüz güzelleşir…
Kalem şerefyâb olur, sözümüz güzelleşir…
Gurbette hasretinle biçâre çırpınırken,
Kirpiğimiz ıslansa gözümüz güzelleşir…
Öpsek, öpsek, koklasak mukaddes izlerinin,
Toprağına yüz sürsek yüzümüz güzelleşir…
İyi ki gönderildin…
Allah’a hamdüsenâ…
Salât-ü selâm Sana…
Ey gönüller Sultanı,
Ve Ey Hayat Rehberim,
Ahde vefa timsâli ve sözünün erisin…
Gülün günahı olmaz, günahlardan berisin…
Şefkat eli uzattın yoksula, kimsesize,
O dar günde ne olur şefaat eyle bize…
İyi ki gönderildin…
Allah’a hamdüsenâ…
Salât-ü selâm Sana…
Medine Minberindir, Mihrabın Mekke Senin…
Haykırdığın hakikat haşre kadar bakidir…
İnandık iman ettik,
İyi ki gönderildin…
Allah’a hamdüsenâ…
Salât-ü selâm Sana…