MAVERADAN MACERAYA – Uçtu Uçtu Kuş Uçtu!

MAVERADAN MACERAYA – Uçtu Uçtu Kuş Uçtu!

Yer çekimine rağmen gökyüzünde kanat aça kapaya uçup süzülen enva-i çeşit kuşların varlığı Rahman’ın kudretinin eseridir. İnsanoğlu kuşlar gibi uçmayı merak etmiş, denemiş ve tonlarca ağırlıktaki uçakları havanın katında uçurmayı başarmıştır. Tarihte ilk defa Babil Hükümdarı Süleyman aleyhisselam, yürüme mesafesi üç aylık bir yolu emrine verilen rüzgâr ile uçarak iki saat içinde kat etmiştir. Hezarfen Ahmet Çelebi de Galata Kulesinden uçarak Doğancılar’a iniş yapmıştır.

Cahiliye Arapları; bir şeyin hayır mı şer mi olduğuna karar vermek, uğurlu mu uğursuz mu olduğunu belirlemek için kuş uçururlardı. Eğer kuş sola kaçmış ise mutsuzluk işareti sağa kaçmış ise mutluluk emaresi sayılırdı. Bu sebeple peygamberimiz bu cahiliye âdetinin önüne geçmek için kuşların yuvasının bozulmasını yasaklamış, kafeste kuş beslemenin doğru olmadığını ima etmiştir. Kuşlar da insanlar gibi hürriyet aşığıdır. Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatan diye ötmüş. Salıvererek takip etmişler ve bakmışlar ki;bülbülün vatan dediği mekân bir çalı dibidir.

Her kuş çok özel ve pek güzel olarak yaratılmıştır. Zümrüt ile anka, doğan ile şahin, tavus ile hüma aynı fitte uçmazlar. Hüma kuşu yükseklerden uçar. Göçmen kuşlar özel ilgi ve sevgi ister. Her kuşun eti, sesi ve tüyü / deseni bir harikadır. Hacı leylek ile ibibik aynı değildir. Hüdhüd ve ebabil’in görevleri farklıdır. Gece kuşu ve çalı kuşu ayrı ayrı öterler. Hicret yolundaki güvercin barış sembolüdür. Devekuşu; yükü görünce kuşum, yokuşu görünce deveyim demiştir. Mevlana’nın Mesnevi’sinde belirttiği üzere her kuşun yolu Kaf Dağındaki Simurg’dan geçer. Bir taşla iki kuş vurmak her zaman mümkün değildir.

Kuşburnu kışın en iyi içeceklerindendir. Kuş gribi ve kuşpalazı hastalığın işaretidir. Kuş bakışı kişinin ufkunu ve kendisini beğenerek başkalarına yükseklerden bakmayı anlatır. Çocuklar cennet kuşu, kadınlar muhabbet kuşudur. Çilingir sofralarının zenginliği bir kuş südü eksikti diye özetlenir. Bıldırcın eti ile karganın eti aynı değildir. Her kuşun eti yenmez. Issız beldeler, kuş konmaz kervan geçmez diye nitelenir. İnsanın makam ve mevki sahibi olamayışının sebebi, nasip ve kısmete gönderme yapılarak “devlet kuşu herkesin başına konmaz” diye ifade edilir. Sabırlı kişiler için durdu durdu turnayı gözünden vurdu denilir.

Nasreddin Hoca merhum papağana karşı hindiyi savunurken ne demiştir? O güzel güzel öterse bu da derin derin düşünür. Tavus kendini beğenenlerin sembolüdür. Bülbülün ötüşü kekliğin sekişi türkülere konu olmuştur. Kuş adası ve kuş cenneti farklı mekanlardır. Kuş başı başka koç başı başkadır. Kuş dilinden Süleyman olanlar anlar. Teslimiyetinden dolayı baykuşun rızkı ayağına gelirmiş. Kuşluk namazı kuşluk vaktinde kılınır.

Kuşçu Ali, Osmanlı Dönemi astronomi ve matematikçisidir. Kuşçubaşı Eşref Sencer ilk istihbarat kurumu Teşkilat-ı Mahsusa / MİT’in kurucusu ve ilk başkanıdır.

Tayyare / uçak kelimesinin kökü olan “tair” kelimesi Arapça‘da kuş anlamındadır. Her insanın kuşu / sorumluluğu omzuna yüklenmiş ve boynuna asılmıştır. Peygamberimiz, Hz. Ali’nin kardeşi Cafer’e Mute Savaşı’nda şehit olup ruhunun cennete uçtuğunu haber verirken ona Tayyar lakabını vermişti. Dini inanışa göre uçmak, ruhun ölümle birlikte göğe yükselmesidir, can kuşunun ten kafesini terk etmesidir. İnsan, maveradan maceraya uçup giden garip bir kuş gibidir. Ezelden ebede kadar uçar gider, konar göçer. Yunus’un diliyle; “İş bu söze Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur. Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi.”

Âdemoğlunun gözü hep yükseklerdedir. Dua ederken ellerini semaya doğru açar.Onun için istiklal ve istikbal gibi izmihlal de göklerdedir. Bir zaman Nevşehir’de müftülük yapmış olan merhum Ali Rıza Kırboğa hocama: “Eskiden uçar evliya varmış şimdi niye yoktur?” diye sorduğumda bana eskiden yörüklerin yaylada geçirdiği süre zarfında lamba şişesi kadar bir kap içinde tükettiği yemeklik yağı, şimdilerde dört kişilik bir ailenin birkaç günde yediğini, toplumun günah sarhoşu ve nimet azgını olduğunu, bu yüzden zındık Bersus misali adamlar türeyeceğini söylemişti. Zaman onu haklı çıkardı ve sahneye devletin ayağına dolaşan, milletin bacağına sarılan F tipi sahte sahte kâinat imamı (!) hainler çıktı. Maşallah maşallah diyerek canlı TV yayınlarında bakire kızlarımıza cinsel taciz ve istismarlarda bulunan adiler ve kendisini çıplak uyarıcı olarak tarif eden sahte peygamberlik davasında bulunan sapıklar türedi.

Göçmen kuşlar yazın gelirler kışın daha ılık memleketlere uçarlar. Suriye başta olmak üzere ülkemizi güvenli bir barınak ve sığınak olarak gören Müslüman kardeşlerimize eğer kucak açmış olmasaydık, onlara Ensar misali yardım etmeseydik Gayretullah’a dokunabilecek bu tavrımız sonucu millet olarak daha büyük belalara müptela olabilecektik. Rabbimiz her insanın yeryüzünde pasaportsuz ve vizesiz dolaşabileceğini, her insana doğuştan seyahat ve iskân hakkı verdiğini, mülkün gerçek sahibinin kendisi olduğunu beyan ederek birlikte yaşama kültürü içinde karşılıklı tanışma, buluşma ve görüşmeler içinde hayatın tadını çıkarmamız gerektiğini ifade etmiştir.

Adına Beşşar Esed(!) denilen güya Müjdeci Aslan’ın pençesinden kaçarak İstanbul’da barınan göçmen kuşlar hakkında beslenen faşist düşünce ve uygulamalar Gayretullah’a dokunmuştur. Millet kendisine gelmesi için hafifçe uyarılmıştır. Allah’ın lafzi kelamına ve peygamberin hikmet dolu sünnetine kulağını tıkayan münkir bir toplum için arz titrer, kalbur gibi sallanır ve zelzele olur. Yer dile gelir tandır olur, gök göze gelir afat olur. Nuh tufanında “Ey yer suyunu yut, ey gök sen de suyunu tut!” denildiğine göre bütün işler O’nun emri fermanı ile cereyan eder.

Her yıl hac kur’alarının çekildiği günlerde Hicaz beldesi Mekke ve Medine için terennüm edilen “Bir kuş olsam uçsam sana süzülsem sokaklarına, çiğdem olsam çiçek açsam kavuran o toprağına.” ve “Uçun kuşlar Medine’ye, Ya Muhammed diye diye” mısralarının tarih boyunca göçmen olarak yaşayan Müslüman bir millet için çok özel bir anlamı vardır.

Makalemi kaleme alırken Teknofest etkinlikleri tamamlanmıştı. Aklıma Hürkuş ve Devrim hikayeleri geldi. Denizi doldurarak memleketin kuş uçmaz kervan geçmez şehirlerine havaalanları yaptırıp milleti uçuranlara teşekkür ediyoruz. Teknofest’te tanıtımı yapılan yerli üretim İHA’lar, Anka ve Atak helikopterleri, milli savunma sanayinde yapılan hamleler, Aselsan ve MKE’nin gözle görünür yeni nesil silah ve mühimmatları gözümüzü kamaştırıyor, millet olarak gurur duyuyoruz.

Bir topluluğa karşı beslenen kin ve nefretten dolayı adaletsizliğin yaşandığı fikir dünyasından uçuyorum. Uçtu uçtu kuş uçtu diyerek çaktırmadan malı götürenlerin gönül ikliminden göçüyorum. Pervaz vurup uçar mısın? Deniz derya geçer misin? Bencileyin naçar mısın? Halini ketmetme Bülbül. Sen de halin söyle Morgül. Ey Gonca açıl mevsim geçiyor. Dost, dost dost!..

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.