MAVERADAN MACERAYA- Ocağına Düştüm Yavrum!

MAVERADAN MACERAYA- Ocağına Düştüm Yavrum!

 

Takvimler 1 Ocak 630 Mekke’nin fethinin 1394. yılını gösteriyordu. Sokaklar gecenin bir vakti Gelting ve çevresinde atılan havai fişekler ile aydınlanıyordu(!). Fakat diğer taraftan katil Siyonistlerce Filistin-Gazze’ye atılan misket bombaları ile şehit edilen anaların ve çocukların ağıtları, ten kafesinden cennete uçan can kuşlarının dillerinden dökülen şehadet kelimeleri yankılanıyordu. Baba ocağımız Anadolu’da Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer STK’ların iştirakiyle sabah namazı buluşmalarına katılan milletimiz tarafından “Şehitlerimize rahmet, Gazze’ye destek ve Siyonizm’e lanet mitingleri” düzenleniyordu.

Öte yandan Riyad’da Arap sermayesinin med ve cezirine kapılan sözde TFF’nin ikinci ve üçüncü harfleri ile bize F tipi yapılanmayı hatırlatan zevat, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl süper kupasına” gölge düşürüyordu. Osmanlı döneminde kurulan GS ve FB futbol takımlarının başkanları maç öncesi yapılan protokole rağmen tişörtlere gizlice bastırılan Atatürk portresi üzerinden kulüplerini sahte cumhuriyet, kendilerini de adeta kraliyet veliahdı olarak ilan ediyordu. Ortada top yok, gol yok lakin ahkam kesen çoktu. Haydi gel gidelim deseniz yüreğine saplanan okun altı yoktu. Adı üstünde futbol bir ayak oyunuydu. Filenin Sultanları ve Efeleri ülkemize voleybol dalında altın kupa ve madalya getirirken, çölün ortasındaki yeşil sahalarda seraba kapılanlar ile sarayın arka bahçesinde top koşturanların başındaki Hilenin Padişahları sahra çadırına hırt ve kurt getiriyordu. Kara-Man (!) koyunlarının gerdan kıran oyunları sonradan ortaya çıkıyordu.

Arifler “Uymayın der din size, uyarsanız dinsize. Ne icat ettiniz de engel oldu din size?” diye soruyordu. Gecenin bir yarısında ise 3000 metre rakımlı dağlarda eksi 10 soğukta görevlerinin başında kendileri ile röportaj yapılan Asker Ocağının kahramanları terör örgütlerinin korkulu rüyası olduklarını söylüyordu.

TDK’nın güncel sözlüğünde ocak ayının; ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlı kullanılan yer anlamında Türkçe bir isim olarak tarif edildiğini ve detaylı bilgiler verildiğini okuyordum. “Ocak; üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren kaynatan ve eriten alet ve araçtır. Elektrik, ispirto, gaz ve çay ocakları gibi. Ocak; üstünden veya altından maden veya cevher çıkarılan değerli arazidir. Mermer, kömür, kireç ve kum ocakları gibi. Ocak; tarlada ekimi veya dikimi yapılacak sebze-meyve ve ağaç için kazılan çukurdur. Bahçe ve bostan ocağı gibi. Ocak; aynı amaç, dava ve düşünce sahiplerinin kurdukları dernek, buluştukları ve görev aldıkları mekandır. Akıncı ve ülkücü ocağı gibi.

Ocak; tarihte yeniçeri teşkilatının bölümlerinden her biridir. Silahtar ve acemi ocağı gibi. Ocak; mecazda aile, boy, toy, soy anlamında ev demektir. Ana ve baba ocağı gibi. Ocak; halk dilinde Allah’ın izniyle birçok hastalığın tedavisinde el verdiği kişileri iyileştiren aileye verilen isimdir. Nazar, terme, sara ve siğil ocağı gibi.

Ocak; iyi veya kötü bir şeyin en çok bulunduğu ve yapıldığı merkezdir. Bilim, sağlık, fitne ve fesat ocakları gibi. Eski Türklerde otağ/çadır ve aile ocağı ataların kutsal yadigarıdır. Nitekim; Hacı Bektaş Veli dervişlerine aile ocağının temelinin ehl-i beyte dayandığını öğretmiştir.”

Nesli kesilmiş, soyu tükenmiş aileler için ocağı yıkılmış/kör kalmış ve ocağı batmış; iflas etmiş, aşırı zarar etmiş kişiler için ocağı yanmış, ocağına incir ağacı dikilmiş deniliyordu.

Gördüm ki; aş ocağı başka, taş ocağı başkadır. Kum ocağı ile kireç ocağı aynı değildir. Humbara ocağı başka, Bostancı ocağı başkadır. Asker ocağı ile aile ocağı da aynı değildir. Ocakbaşı eğitimi her meslek dalı için önemlidir. İnsanın yetişmesi için “Ana kucağı mı baba ocağı mı” daha önemlidir diye sorulmuş olsa idi cevabınız ne olurdu? Eğer tercihiniz şefkat, merhamet ve meveddet ise ana kucağıdır. Temenniniz emniyet, talim ve terbiye ise baba ocağıdır. Ana kucağı sevgi yumağı, baba ocağı emniyet otağıdır. Yuvayı dişi kuş kurar amma erkek sayesinde ocağın bacası tüter.

Çocuk için baba güneş gibidir, ana da ay misalidir. Ay ışığını güneşten alır. Ana ile ata arasını açan çaşarat, devlet ile millet arasını açan haindir. Güneşin dürülmesi, ayın ışığını kaybetmesi ve yıldızların patır patır dökülmesi kıyametin alametidir. Yeryüzünde yaşanan kardeş kavgalarının köklü nedenlerinden birisi de ana ve babanın hatalı davranışlarıdır. Yani ilgi, bilgi ve sevginin çocuklar arasında gözetilmesi gereken adaletin terk edilmesidir.

Anladım ki; bir kişinin ocağına ateş düşmesi ile ocağının tütmesi aynı değildir. Zira ilki ocağın sönmesini diğeri ise soyun, sülalenin yeşerip ailenin yaşaması anlamındadır. Meşruiyet dairesinde Müslümanın Müslüman kardeşine ocağı, bucağı ve kucağı açık olmalıdır. Ocakları yakmak ve yuvaları yıkmak büyük bir günah ve insanlık suçudur. Ocakları yakan yıkanların da bir gün ocakları yanar ve yıkılır. Kimsenin ettiği yanında kalmaz. Zulüm ile abad olanın ahiri berbad olur. Zalimlerin “Ocağına düştüm yavrum!” diye yalvarıp zamanında kan kusturdukları masum çocukların vicdanına sığınmalarına az kalmıştır.

Burhan Felek “Oldum olası ocak ayını sevmem.” demiş, neden bilmiyorum. Fakat milletimiz mart ayına dert ayı demiştir. Zira mart ayı her yıl Çanakkale şehitlerinin acısını tazeler. Mart ayı Osmanlı’da vergi ayıdır. Mart ayı ocaktaki karığın, katığın tükendiği aydır. Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. Ocağın külü bacasından çıkan dumana bağlıdır. Duman ise odunun cinsinden bellidir. Odunu meşeli olanın keyfi neşeli olur. Üstüvanesi kemer olan ocağın şöminesi güzel olur. 

Milli şairimiz Mehmed Akif merhum İstiklal Marşı’nda ocağa aile anlamı yüklemiştir.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak,

O benim milletimin yıldızıdır parlayacak,

O benimdir o benim milletimindir ancak.

Rabbim; Ocak’tan geçenlerimize, imanla göçenlerimize, mukaddes emanetler uğruna canlarını feda eden Mehmetçiğimize, Eren Bülbül ve Şenay Aybüke Yalçın misali vatan-millet, din ve devlet adına daha ömrünün baharında şehadeti seçen gençlerimize, Doğu Türkistan ve Filistin/Gazze kurbanlarına rahmetiyle cennet ve cemaliyle muamele eylesin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.