MAVERADAN MACERAYA / Kırk Katır mı Kırk Satır mı?

MAVERADAN MACERAYA / Kırk Katır mı Kırk Satır mı?

Her rakamın her dilde ayrı bir şekil ve karşılığı vardır. Fars dilinde dört kelimesi 4 rakamının adıdır. Arap dilinde bu rakamın sözlü ifadesi Erbaa’dır.

Cebir İlmi rakamlar ve dört işlem üzerine kurulmuştur. Her işlem sonucu elde edilen sayının artı veya eksi mutlak bir değeri vardır. Mesela; dört’ün karesi 16, karekökü 2’dir. Üçgen ile dörtgenin açıları eşit değildir.

Halk dilinde 4×4 ifadesi sağlamlığı, dört dörtlük deyimi ise kusursuzluğu ifade eder. İbni Sina’ya göre; insanın sağlıklı yaşaması için şu dört sıvının vücutta dengeli olmasını sağlamak gerekir. Bunlar; kan, idrar, erlik suyu ve safradır. Aslında sağlıklı ve düzenli olarak yürütülen cinsel hayatın kuralı eşlerin dört günde bir gün nefsine pay ayırmasıdır. Bunun azı ve çoğu ifrat ya da tefrittir. Hz. Ömer radiyallahu anh’ın halifeliği döneminde askerlerine dört ayda bir izin vermesi, savaşta ve barışta eşlerin çoluk çocuğuyla ilgilenmesi gerektiğinin en bariz örneğidir.

Tasavvuf İlminde insan-ı kâmil olmak ve nefsi terbiye etmek için de şu dört reçeteye uymak esastır: Az yemek-içmek, az konuşmak, az gülmek ve az uyumak. Mevlana, müritlerini ilk gelişte denemek için dört gün dergâhında misafir etmiş, kalanları nefislerinin terbiyesi için 40 gün çile damına kapatmış ve onlara hayvani gıdaları yemelerini yasaklamıştır.

İktisat İlmi şu dört temel üzerine kurulmuştur: Toprak, emek, sermaye ve müteşebbis. Hayatın devamı şu dört temel unsurla mümkündür: Toprak, hava, su ve ateş.

Coğrafi manada dört bir yanı su ile kuşatılmış kara parçasına ada denir. Doğu, batı, kuzey ve güney. Haritalar bu dört ana yön üzerine çizilir. Hava, kara ve deniz taşımacılığı ve yolcuğunda rota, istikamet ve koordinatlar buna göre verilir. Rüzgârlar hangi yönden eserse ona göre adlandırılır. Ülkemizde dört mevsimde yedi iklim yaşanmaktadır. Nasreddin Hoca merhum ilkbaharı yaza, kışa ve sonbahara tercih etmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığınca benimsenen eğitim sistemi 4+4+4 şeklinde uygulanmaktadır. Edebiyat alanında yazılmış her iki mısraya beyt ya da mesnevi, her dört mısraya bir kıta yahut Rubai denir. Bir şeye dört elle sarılmak azim ve gayreti, dört başı mamur olmak mutluluk ve mükemmelliği, dört gözle beklemek hasret ve umudu, dört dönmek fırsatçılık ve sahtekârlığı, dört duvar arasında kalmak yalnızlık ve çaresizliği anlatan deyimlerdir.

Türk Halk ve Sanat Müziğinde meşhur “Dört kapı, Dört kitaptan başlayalım Elife, Emine’min dört yolları dikine, Dersim dört dağ içinde, Urfa’mızın dört etrafı bahcalar, Dört gün dört gece, Sırdaşım oldu dört duvar, Dört yanım gurbet, ve iki iki dört eder.” şeklinde çalınıp söylenen şarkı ve türkü sözlerinde dört rakamına yer verilmiştir. Yaş Destanında insan, kırk yaşında gazeli dökülen bağa benzetilmiştir.

Asırlar önce Yunus Emre “Dört kitabın manası bellidir bir Elif’te / Sen Elif dersin Hoca manası ne demektir?” diyerek Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an’a işaret etmiş, Allah sevgisi ve Allah korkusunu marifetullah üzerine oturtmuştur. Kaba softa ve ham yobazların kulağına bilgisiz amel ve ibadetin anlamsız olduğunu fısıldamıştır. “Şeriat, tarikat yoldur varana, hakikat marifet andan içeru” derken de kişinin Allah’a vuslat yolunda aşması gereken dört basamaklı merdiveni tarif etmiştir. “Dervişlik olsa idi sade bir hırka, biz de alır idik otuza kırka” ifadesinde ise şekil müslümanlığını tenkit etmiştir.

Atın dörtnala koşması, arabanın dört tekeri/çekeri, dört yolun ana kavşağı, insanın zevkten dört köşe olması, kedinin minareden atlasa da dört ayağı üzerine düşmesi, şiir ve makalenin dört dörtlük yazılması takdire şayandır. Resmi tören, düğün ve cenaze konvoylarında trafik kazalarını önlemek bakımından dörtlüleri yakmak mühimdir.

Dört göz olmak uyanıklığı ve mecazda evliliği, dört göz bir evlat için sözü de anne ve babanın çocukları üzerindeki hassasiyetini ifade eden veciz bir kelam-ı kibardır. Her insanın farklı karakter ve mizacı hususunda söylenen “Bir kişi dördünde ne ise kırkında da odur. Kırk Yıllık Kani Olur mu Yani?” sorusu çok manidardır.

Bazen dördün katları kesretten kinayedir. Dört üstü murat üstüdür. Örneğin; aşk hikâyeleri dillere destan olmuş sultanlar için kırk gün kırk gece düzenlenen düğün merasimleri, Ali Baba ve kırk haramileri, kılı kırk yarma meselesi, bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olur, bir avuç kahpenin kırk eve zararı dokunur, duadan sonra kırk lokma yemek gibi.

Rabia kelimesi Arapçada dördüncü anlamındadır. Rabiatül Adeviye, tabiinden olup 718 yılında Basra’da doğan, Kays b. Adî kabilesinin âzatlı kölesi olduğundan Adeviye nisbetiyle anılan ve Ümmül Hayr künyesi ile bilinen saliha bir kadındır. Babası İsmail’in dördüncü kızı olduğu için kendisine kısaca Rabia denilmiştir.

Bir gün Rabiatül Adeviye’nin evine hırsız girer. O sırada kendisi uyumaktadır. Hırsız çaldığı eşyayı eline alır ve evden çıkmak ister. Fakat çıkış kapısını bir türlü bulamaz. Çaresiz kalır ve elindeki eşyaları yere bırakır. O sırada kapıyı görür. Çaldığı eşyaları yerden alır ve çıkmak ister. Fakat yine çıkış kapısı yoktur. Bu hal bir kaç kere tekrar eder. Çaldığı eşyaları eline her aldığı zaman kapı kaybolmakta, elinden eşyaları yere bıraktığı zaman da kapı görünmektedir.

Nihayet gaipten bir ses şöyle der: Rabia uyumaktadır ama Rabbi uyanıktır. Ona ne uyku gelir ne de uyuklama. Eğer dışarı çıkmak istiyorsan elindekileri bırak.” Hırsız, elindeki eşyaları bırakır, kapıyı görür ve dışarı çıkar. İşini Allah’a havale edenler ne bahtiyar insanlardır! Ama o güzel bir makamdır, hoş bir haldir. Ona ancak ihlâs ve samimiyet sahibi olanlar kavuşabilmektedirler. İhlâs öyle bir sırdır ki ancak has kullara verilmektedir.

Menkıbeye göre Rabiatül Adeviye Hacca giderken Mekke yolunda Kâbe’nin kendisini karşılamaya geldiğini görür ve “Ben bu evi ne yapayım? Bana bu evin sahibi gerek. O bana ‘Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım’ diye seslenmiştir.” der.

Günümüzde Rabia; Mısır’da Sisi’ye karşı ayaklanan Müslüman Kardeşlerin direniş sembolü olan meydanın adıdır. Rabia; Cumhurbaşkanımızın “Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet” sloganının işaretidir.

El hâsılı vel kelam; dört başka, dert başkadır. Dart oynamak daha başkadır.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı oluyor lakin bir avuç kahpenin de kırk eve zararı dokunuyor. Adamlar hep aynı zarı atıyor: Dubara! Olmazsa Dort’mund’a kaçıyor!

Ne dersiniz? Sizce adamlar kırk satır mı istiyor, kırk katır mı?

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.