LÂ HAVLE-DOSTÇA DUYGULARLA

“Gönül ne kahve ister, ne kahvehane,
Gönül sohbet ister, kahve bahane.” demiş bir gönül ehli…
Sohbet isteyen gönüller; kafası karışık konuşmacıların konferanslarına konuk olamıyorlar…
Sohbet isteyen gönüller; memleketi biraz da biz kurtaralım babında, miting meydanlarında atılan nutuklardan bir tat alamıyorlar…
Sohbet isteyen gönüller; sözün ve özün, selamın ve kelamın kirletildiği, vicdan ve vefanın sürgün edildiği mekânlarda huzur bulamıyorlar…
Zira biliyorlar ki İki Cihan Güneşi, sevginin, sebatın, sadakatin, samimiyetin ve sabrın sembolü sahabelerini sohbetle yetiştirdiler…
Değerli Dostlar;
Gönül dünyamızın inşasında büyük emekleri olan; malın, makamın, mevkinin, paranın, şanın, şöhretin tek değer ölçüsü olarak kabul edildiği bir zaman diliminde; bunların hepsini elinin tersiyle iterek ilmini, inancını, iradesini ve imkânlarını, insanlığın hayrına kullanılarak, her alanda hep “İLKADIM”ları atan ve çıktığı yolda engellere teslim olmadan, ardında kendisini hayırla yâd edecek talebeler ve güzel eserler bırakarak Hakk’a yürüyen merhum Zeki SOYAK hocamızı rahmetle anıyorum. O’nun kurduğu İLKADIM mektebinde, inşallah talebeliğimiz devam edecektir.
Sizlerle daha önceleri belirli bir süre birlikte olduk bu mektepte… Elde olmayan bir takım sebeplerden dolayı ayrı kaldığımız bu süre içersinde, kadim dostlarla olan irtibatımız hep devam etti… Zaman zaman, kısa süreli de olsa memuriyet hayatımın 11 yılını geçirdiğim, acı tatlı hatıralarımın olduğu, nice güzel dostlar edindiğim Nevşehir’e; her uğrayışımda hatıraları tazeledik dostlarla… Mazeretlerimizi hep hoş gördüler, anlayışla karşıladılar sağ olsunlar…
Bu kadar devamsızlığımıza rağmen; İLKADIM Mektebinden kaydımızı silmediklerini, 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren de, devam mecburiyeti olduğunu (tam teşekküllü devlet hastanesinden alınacak heyet raporunun bile kabul edilmeyeceğini) tebliğ ettiler…
Sevgili Dostlar,
Sizlerden ayrı kaldığımız süre içersinde, kader bizi SİYASET çizgisine çekti. Çok çetin bir imtihan… Siyaset’in “S”sinde; sevgi-samimiyet-sadakat ve seviye aradım…
Yeni DOSTLAR aradım… VİCDAN aradım… VEFA aradım… Ama nafile… Aaah… Aaah…
Şu üç günlük dünyada imkânlar mahdut olduğu halde, ihtiyaçlar hudutsuz… Herkesin bir isteği, herkesin bir ihtiyacı var… Ah bir de neyi, kimden, niçin ve nasıl istediğinin farkında olsa insan…
Politik kulvarda koşanların, hiçbir hak, hukuk, ölçü, suç ve günah kaygısı taşımadan; muradına ermek için her yolu meşru ve mubah gördükleri siyaset ve hizmet anlayışı karşısında;
Daraldığım, bunaldığım, boğulduğum, kalabalıklar içerisinde nasılda yalnızlık çektiğim bir dönemde; sancılar içersinde kıvranarak, ihtiyacımı yalnızca Yaratan’a arz ettiğim çığlığımdır, aşağıdaki ihtiyaç listesi…
İHTİYACIM VAR
Ekmek kadar, hava kadar, su kadar
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Bülbül için bir gül kokusu kadar
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Candan aziz bildim hatırasını
Can dostun bir ömür tuttum yasını
Hatırdan çıkarmam dostun hasını
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Dost dediğin dost kadrini bilecek
Dost ile ağlayıp dostla gülecek
Kara günde çağırmadan gelecek
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Dün dost dediğimi bugün yermedim,
Sır bohçasın açıp yola sermedim.
Kusur benim, dostta kusur görmedim,
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Haline şükredip halden anlayan
Mızrabı vurmadan telden anlayan
Selamdan, kelamdan, dilden anlayan
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Dostumun dostunu dost bildim andım
Nice dost eliyle odlara yandım
Riyakâr dostlardan bıktım usandım
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Makamdan, mevkiden, maldan, paradan,
Dem vuran tüm dostlar çıksın aradan.
Bana sadık dostlar versin yaradan,
Gönül dostlarına ihtiyacım var.
Neye ihtiyacımızın olduğunu en iyi O biliyor. Öyleyse başka diyecek sözümüz yok. İnanmışın da inkârcının da samimisine saygı duyuyorum.
Allah, dostun da düşmanın da sahtesinden, ahlaksızından bizleri korusun. Yol değişse de yolcu değişse de menzil değişmez dostlar…
Haydi… Omuz omuza, gönül gönüle… Hayırlı yolculuklar dostum.
Ya Allah… Bismillah…