LA HAVLE-Çalışmak… Çalışmak… Çalışmak

-“Size, geceyi dinlenesiniz diye karanlık ve gündüzü çalışasınız diye aydınlık olarak yaratan Allah’tır. Şüphesiz bunda kulak veren bir toplum için ibretler vardır.” (Yunus, 67)
-“Âhireti isteyip inanmış olarak onun için gerekli çalışmada bulunan kimselerin, işte onların çalışmaları şükre değer.” (İsrâ, 19)
-“Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvud’da elinin emeğinden yerdi.” (Buhârî)
-“Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.” (Muhtâr ul Ehâdis)
-“Karanlık geceleri ben uykusuz geçirirken, sen sabaha kadar uyuyorsun. Ondan sonra da bana yetişmek istiyorsun, ne mümkün!” (Zemahşerî)
-“Harıl harıl çalışanlarla, yorganı başına çekip horul horul uyuyanlar, hiçbir zaman aynı olmayacaklardır.” (Konyalı Sarı Emmi)
-“Çalışma ve hareketlerin ya Hakka veya halka yaramalı; üçüncüsü şeytana yarar, o da boş durmaktır.” (Abdülkâdir Geylânî)
İman ve İstiklâl şairimiz merhum Mehmed Âkif, asırlık uykumuzdan belki uyanırlar ümidiyle, her birimizin yakasından tutup silkeliyor!
*“Leyse lil insâni illâ mâ seâ” derken Hüdâ
Anlamam hiç meskenetten ne beklersin daha? (Bkz. Necm: 39)
-0-
*Önce çalışmak, sonra dûa, dînin esâsı
Boş oturup da bekleyen, kulun maskarası.
-0-
*Çalış dedikçe şerîat çalışmadın durdun
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!
-0-
*Sonunda bir de tevekkül sokuşturup araya
Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya.
-0-
*Müslümanlık “yat, hazır ye” dememiştir aslâ,
Çalışmak, çok çalışmak emretmektedir Mevlâ
-0-
*Ey dipdiri meyyit “iki el bir baş içindir”
Davransana. Eller de senin, baş da senindir.
-0-
*Bekâyı hak tanıyan, sa’yi bir vazîfe bilir,
Çalış, çalış ki bekâ sa’y olursa hak edilir.
-0-
*Dolaş da yırtıcı aslan kesil behey miskîn
Niçin yatıp kötürüm tilki olmak istersin?
Elin kolun tutuyorken çalış kazanmaya bak
Ki artığınla geçinsin senin de bir yatalak.
-0-
*Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunun yüz karası, düşmanını maskarası.
-0-
*Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz.
Davranmayacak kimse bu meydâna atılmaz.
Evet, merhum M. Âkif’in bizi bu gafletten, bu meskenetten, bu ataletten kurtarmaya yönelik canhıraş feryatlarını duyup uyanabilseydik, îkazlarını dikkate alıp hikmetli öğütlerini tutabilseydik, yeniden aklımızı başımıza alır, en azından kim olduğumuzu hatırlar, kaybettiğimiz millî ve mânevî değerlerimizin farkına varır, yeniden “Bismillâh” der ayağa kalkardık.