LA HAVLE-Ailede Çocuk Terbiyesi

Müslümanlar olarak, çocuklarımızın terbiyesiyle ilgili sıkıntılar yaşıyoruz günümüzde. Bu konudaki ihmalliklerimiz, maalesef karanlık sokaklarda oyuna dalan çocuklarımızı daha da uzaklaştırıyor bizlerden.
Bütün değer yargılarımızı sürükleyerek tahrip eden, muhtelif kanallardan günün 24 saatinde hanelerimize akan küfrün selinde boğuluyoruz. Evlerimizde bir seccadelik yer kalmıyor!
Sorumluluklarımızın bir türlü farkına varıp, bize emanet olarak verilen yavrularımıza biz sahip çıkamayınca, her biri ayrı bir tuzağa düşüyor. Her biri ayrı bir çarkın dişlileri arasında can veriyor.
Alemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ ve Alemlere rahmet olarak gönderdiği Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki:
“Allah sizi annelerinizin karnından bir şey bilmez halde çıkarmıştır.” (Nahl, 78)
“Ey iman edenler! Kendinizi ve aile fertlerinizi (çoluk-çocuğunuzu) yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.” (Tahrim, 6)
“Ey inananlar! Eşleriniz ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olur. Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız (sizsin için) bir fitnedir, bir imtihan vesilesidir. Büyük ecir ise Allah katındadır.” (Teğabün, 14-15; Enfâl, 28)
“Aile fertlerine namazı emret, kendin de ona ısrarla devam et.” (Ta-Hâ, 132)
“Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn Mâce)
“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha güzel bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizî; Hâkim)
İmtihanı kaybetmenin endişesi içersindeyim. Anne-baba olarak bizim terbiye edemediğimiz çocuklarımızı zaman terbiye edecek; zamanın terbiye edemediklerini de cehennem ateşi terbiye edecektir.
Çocuklarımızdaki bir hatanın, bir kötü hareketin, bir arsızlığın sebebini anne baba olarak birlikte aramaktan niçin korkar hale geldik?
Elbisesinin ütüsüne, ayakkabılarının boyasına ve modeline gösterdiğimiz dikkat ve titizliği, çocuklarımızın eğitimine, terbiyesine, ahlâkına gösteremeyişimiz, onları, giyip eskittiklerinden daha değersiz olarak gördüğümüzden midir?
Dünkü Fârâbi, bugünün anne babalarına hitap ediyor:
“Siz ana-babalar, toprak anadan daha mı hissiz, daha mı kalpsizsiniz? Toprağa ekilen, hatta tesadüflerin attığı bir tohumdan yeşeren filize bakınız: Toprak fidanın doğru büyümesini, çarpılmamasını, rüzgâra karşı, bin bir haşereye karşı korunmasını… kendi konuşmaz ve düşünmez varlığıyla sağlıyor da, ey dili olan, düşüncesi olan, kafası ve kalbi olan ana-baba! Sen, yaratıkların en şereflisi olan yavru insanını neden doğru-dürüst, hayırlı ve övünülür olarak yetiştirmek için emek vermiyorsun?”
Çocuklarımızın ayağına batacak olan dikenler, ana-baba olarak ya bizim ektiklerimiz ya da bizim sökmediklerimizdir. Ama onların ayağına batan dikenler, yine bizim yüreğimizi kanatıyor!