KUR’ANDAN / Saffat Suresi

Saffat suremiz, Mushaf’taki sıralamada otuz yedinci, iniş sırasına göre elli altıncı sûredir. En’âm sûresinden sonra, Lokman sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Bütün kaynaklarda sûre Sâffât adıyla anılmış olup “sıra sıra dizilenler, saf tutanlar” anlamındaki bu kelime, ağırlıklı yoruma göre meleklerden söz eden birinci âyette geçmektedir. ” Sıra sıra dizilmiş olanlara, engellemeye çalışanlara ve anmak için okuyanlara andolsun ki; Şüphesiz sizin ilâhınız birdir.1-4”
Sâffât sûresinde Allah’ın birliği, ahiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkarcıların ahiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, ayrıca Allah’ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgi verildikten sonra Nûh, İbrahim ve oğulları İsmail ve İshâk, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin hayat hikayelerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta; putperestlerin bâtıl inançları eleştirilmektedir. Sûre, genellikle Kur’an tilâveti ve duaların sonunda okunması âdet haline gelen ve “Sübhâne Rabbike…” diye başlayıp “ve’l-hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn” diye biten âyetlerle son bulmaktadır. (1) Hayatımızın anlamlı kılınması için yapmamız gereken zikir ve tesbihler hatırlatılıyor. Allah’ı gece-gündüz tesbih etmek, her yaşta, her durumda, her konumda O’nun adını yüceltmek. Rabbimizi gündemimize almak, hayatımıza anlam katmak Allah’ın adıyla…Allah’ın adını hâkim kılmak her şeye, kendi benlik ve bilincimize. Alemlerin rabbi Allah’a hamd etmek her işin başında ve sonunda. İşin sonunun hamd olması nimetin kaynağının Allah olduğu bilincini yakalamak demektir. Hayata tesbihle başlayıp, ölüme hamd ile gitmeyi rabbim bizlere de ihsan etsin.
Suremizde cahiliye dönemi müşriklerinin, şirk çeşitlerinden biri olan melekleri, haşa Allah’ın kızları olarak nitelemelerinin saçmalığı ve ilahi gerçeklikle olan çelişkisi ortaya konulmaktadır. Azgın şeytanların yüce aleme yaklaşıp, meleklerin konuşmalarından bir şeyler kapmaya çalışmaları durumunda, onların ne şekilde kovularak etkisiz kılındıklarından haber veren sûre, öldükten sonra dirilme ve kıyametle alakalı olaylardan bahsetmektedir. Suremiz, insanları Allah’a ve ahirete iman konusunda uyarmaktadır. İman ve inkârın neticesinde insanların öteki dünyada karşılaşacakları durumlar, surenin işlediği konular arasındadır. (2)
Bu surenin, kendisinden önceki sureyle münasebeti üç noktada kendini göstermektedir:
1- Bu surenin baş tarafıyla bir önceki sure olan Yâsîn suresinin sonunun, Yüce Allah’ın gerek gökte ve gerekse yerde bulunan her şeye şamil olan kudretinin -ki ahiret hayatı ve diriliş de bunlardandır- beyanı noktasındaki benzeşmesi.
2- Bu surenin Yâsîn’den sonra gelmesi, geçmiş nesillerin ahvalinin tafsilatlı olarak anlatılması. Bu nesillere ve nasıl helak edildiklerine, bundan önce geçen Yâsîn süresindeki “Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi, onların bir daha kendilerine dönmediklerini görmezler mi?” (Yâsîn, 36/31) ayetiyle işaret edilmişti.
3- Bu sure, bir önceki surede mücmel olarak değinilen, müminlerin ve kâfirlerin dünya ve ahiretteki durumunu ayrıntılı olarak açıklamaktadır. (3)
“Tek bir çığlık. Hemen bakıp kalırlar. Şöyle derler: “Vay bize! İşte bu ceza günüdür. İşte bu fasıl günüdür ki siz onu yalanlayıp durmaktasınız.” (19-21.)
Bu sahne hiçbirimize yabancı gelmedi öyle değil mi? Onlarla biz bu dünyada da ayrıydık. Ahirette de ayrı olacağız inşallah…Herkes amelinin karşılığını o gün alacak. Ameller ve sahipleri niyetlerine ve saflarına göre ayrışacak. Yalanlayanlar da inananlar da karşılık bulacak Allah katından.
Suremizden başka bir canlı sahne: “50. (Cennet sohbetinde) birbirine dönüp karşılıklı sorular sorarlar. 51. İçlerinden biri şöyle der: “Benim bir arkadaşım vardı; 52. Derdi ki: Sen de onaylıyor musun gerçekten? 53. Biz, ölüp de toprak ve kemik yığını haline gelmişken mutlaka hesaba çekilecekmişiz Öyle mi?” 54. Ve ekler: “Şimdi dönüp bakar mısınız (ona)?”. 55. Sonra kendisi dönüp bakar ve arkadaşını cehennemin ortasında görür. 56. “Allah’a yemin ederim ki, der, neredeyse beni de mahvedecektin! 57. Rabbimin lütfu olmasaydı ben de şimdi cehenneme getirilenler arasında olacaktım. 58. (Ne mutlu bize ki), artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? 59. Önceki ölümümüzden başka ölüm yok; azap da görmeyeceğiz. 60. Bu, gerçekten çok büyük bir kurtuluştur.” Kardeşlerim bu sahneye tekrar tekrar bakalım. … neredeyse beni de mahvedecektin! Bizi mahvedecek arkadaşlar yerine, bizim kurtuluşa ermemize vesile olacak arkadaşlara yönelelim. Bugünkü yapılan hatalardan en büyüklerinden biri de yanlış arkadaş seçimidir. Rabbim bizi cennete götürecek arkadaşlarla buluştursun. Bizler de o nitelikte olalım inşallah.
“İbrahim, “Ben Rabbime gidiyorum, dedi, O bana yol gösterecektir.”(99.ayet) Rabbine giden yolda kalır mı? Niyeti rabbinin rızası ve yolu olanın, işi yarım kalır mı? Allah ona muhakkak yollar var edecektir, çıkış yolları gönderecektir. Evlat, baba ve kul olan Hz. İbrahim’in hayatından kesitler var suremizde. Eğer tercih yapılacaksa O, hep kulluğu tercih edecektir. O, öncelikle Allah’ın kuludur, sonra evlat, sonra baba ve eştir. İbrahim(a.s.)a oğlunun bağışlanma sebebi onun teslimiyet ve tevekkülü idi. Sen kul olursan, Allah sana kurbanlar gönderir. Yeter ki rabbine yönelişin hep olsun.
“(Ey Resulüm!) Şimdi sen bir süre için o inkarcıları kendi hallerine bırak, Hallerini gör onların; ileride kendileri de görecekler! Azabımızın çabuklaştırılmasını mı istiyorlar? İstedikleri başlarına geldiğinde uyarılmış olanların sabahı çok kötü olacaktır! Evet, sen bir süre için onları kendi hallerine bırak. Ve hallerini gör; ileride kendileri de görecekler! Senin izzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdığı nitelemelerden münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun.”(174-182)Ayetleriyle suremiz sona erer .Ne mutlu rabbinin rızası doğrultusunda yaşamak isteyen ,bu yolda çalışıp çabalayan kullara. Ne mutlu onlara ki onların son sözü “Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun“ olacaktır. Onlardan olmamız umudu ve duasıyla…
KAYNAKLAR:
1-Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Kur’an Yolu: IV/459.
2-Ali Küçük ,Besairü’l Kuran Tefsiri
3-Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 12/59.