KASE Mİ  İÇİNDEKİ Mİ

KASE Mİ  İÇİNDEKİ Mİ

Allah güzeldir ,güzeli sever. İnsanı” yaratılanların en güzeli” yaratmış” bir tek hakiki güzeli “ sevsin diye. Cemal-i Mutlak’ı sevsin diye. Eksiksiz güzellik O’nda. Noksansızı sevmeyi bilmek insana ait. 

Sanat değil midir yarattıklarının her biri Rabbimizin? İnsan sanatçı olunca görmez mi diğer insanların göremediklerini? Fark etmez mi? Sanatkâr hassasiyeti,sanatkâr duyarlılığı sanatkâr gözü. Bakmak ve görmek. Sanatkâr bakan bakmayı bilen ve gören demektir.

Ondandır soyut derinlikçi sanatın en gelişmişi İslam dünyasında olmuş.Edebin, estetiğin, zarafetin,hassasiyetin mükemmel olarak göründüğü İslam sanatları değil midir?

Allah güzeldir,O’nun bize ulaştırdığı dinide güzeldir.O dini bize ulaştıran kul ve rasul  “sevgili” de güzeldir.Allah’ın habibi de güzeli severdi.Güzel kelimesinin harman olduğu yerde, O’nun dinini anlatmak, ulaştırtmak da güzel güzel olmalıdır.

Sanat da güzelin görünmesi ve gösterilmesi ise, sanat tebliğe niçin araç olmasın?

Anladım işi  sanat Allah’ı aramakmış        

Marifet bu gerisi çelik çomakmış                                                                                                    

Diyen Üstat Necip Fazıl rahmetli “Çile “ sinde,

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;

Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.

İç içe mimarî, iç içe benlik;

B ildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Mısralarıyla dediğini uygulamıyor mu ? Aradığı Allah’ı bulmuyor mu ?Şiiri İslam’ın emrine vererek sanatın gücünü Büyük Doğu nesli göstermiyor mu ?

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,

Bizim diyârımız da bin bir baharı saklar!

Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,

İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.                                                                         

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken

Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.

Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz.

Şeklinde “sen” dediği başkalaşmışlara  yerli olmanın gereğini  seslenen Faruk Nafiz( Geçen sayıda mısralar karışmış)Sanatın önemli bir fonksiyonunu ortaya koymuyor mu?

 “Sanat,ne kendini inkar eder,ne toplumu,ne tabiatı,Ne Allah’ı…Sanat gerçeği arar,doğrularla yaşar,güzelliklerle coşar ve coşturur.” Sözüne,” Sanatçı ise kendini kendinde arayan insandır.”güzel sözünü de ekleyelim Anadolu’nun yanık aşığı Bahattin Karakoç’un.

Sanatla uğraşanların kendi zevklerini tatmin sanat yaptıklarını söylemek “hakiki sanat” için pek mümkün değildir.Bu sebeple İslami çerçevenin dışına taşmayan her sanatın İslam’da yeri ve değeri vardır ve değerlendirilmelidir.”Herkes sakız çiğner ama Yörük kızı bir ayrı çiğner.” Diyen ata sözümüz, her şeyin ama her şeyin bir ehli ustası olduğunu ifade etmiyor mu?

Hissetmektir, senin dışındakilerin hislerini.Fark etmektir senin dışındakilerin acılarını.Tercüman olmaktır senin dışındakilerin fikirlerine.Yanmaktır senin dışındakilerin ferahlaması için.”Benim bedenimi öyle büyüt ki cehennemi doldurayım da diğer mü’minlere  yer kalmasın.” Anlamındaki büyük sözü yine büyük bir sahabi söylemedi mi?

 “Ben yanmasam  –  sen yanmasan   –  biz yanmasak  –  nasıl çıkar  –   karanlıklar aydınlığa” diye seslenen şair  Nazım Hikmet batıl ideolojisi için yanmıştır.  Yanlış yolda da yansa yanışı onu yaşatmıştır ölümü sonrası..

                                         
 Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü.

Çatlayacak yalanın çelik kabuğu.

Sizin bahçenizde büyüyecek,

Aşkın ve inancın güneş yüzlü çocuğu.  (E.BEYAZIT)

Diğer şair yukarıdaki mısralarla sizi mi kastediyordu dersiniz? Bahçenizde büyüttüğünüz fidanlar şairin müjdesini karşılıyor mu?

Dilce susup  

Bedence konuşulan bir çağda 

Biliyorum kolay anlaşılmayacak                                      

Söyleyişlerine ekleyeceğimiz şu mısralar kelimelerin ehil elde nasıl efsunlu hale geldiğini haykırır.

Sana durlanmış kelimeler getireceğim,

Pörsümüş bir dünyayı kahredecek kelimeler.

Kelimeler bazıları tüyden, bazıları demir.

Seni dik tutacak bilirim.                                                                                                                   

Kabzenin çekicin ve divitin

Tutulduğu yerden biten şiir. (İ.ÖZEL)

 “Şiir derinde gideni bulma, içimizdeki ulvi hislerin beyaz gölgelerini kültür ekranında mısralarla görüntüleme sanatıdır. “Denirken sanatın ve şiirin tebliğci etkisine de ışık tutmaktadır.

Hasılı bal şerbetini paslı kasede sunarsanız ne balınızın değeri ne şerbetinizi tadı onu içirtmez. Ama zehri de altın ya da gümüş kasede sunarsanız bal şerbeti yapar zehri kasesi. Biz niçin İslam’ın tadını, güzelliğini altın kasede sunmayalı ki? Hakiki sanatçının eserini niçin sanatın estetiği içinde sunmayalım ki? Bunun için değer verilmeli sanata ve sanatçıya.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.