Karun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri – ilkadim DergisiKarun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri – ilkadim DergisiKarun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri – ilkadim DergisiKarun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri – ilkadim DergisiKarun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri – ilkadim Dergisi

Karun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri

Karun Kıssası ve İnsan’ın Özellikleri

“İşte böylece sana geçmiş mühim olaylardan bir kısmını anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik.” (Tâhâ, 99)

Arapçada kıssa kelimesi, (K.S.S.) kökünden türetilen bir kelimedir, çoğulu kasastır. Kelimenin kökünde; anlatmak, rivayet etmek, sözü nakletmek, hikâye etmek, iz takip etmek vb. anlamlar bulunmaktadır.

Kur’an ıstılahında kıssa denildiğinde, Kur’an’da anlatılan tarihî olaylar ve peygamberlerin hayat hikâyeleri anlaşılmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’in içeriğine baktığımızda kıssaların önemli bir yer işgal ettiğini görüyoruz. Bunun nedeni, insanların geçmişin gerçekliğinde, yaşanılan anı algılayabilmeleri ve buna göre kendilerini konumlandırmalarını sağlamaktır.

Kıssaların anlatılış gayelerini de şöyle sıralayabiliriz.

1-İman esaslarını kalplere iyice yerleştirip sağlamlaştırmak.

2-Zor şartlarda başta Rasulullah aleyhisselam olmak üzere her devirdeki mü’minlere teselli verip gönüllerini pekiştirmek, ibret ve öğüt almalarını sağlamak.

3-İnsanlık tarihi boyunca gönderilen peygamberlerin davalarının birliğini, kısacası İslâm’ın evrenselliğini ortaya koymak.

4-Her dönemde yaşanan ve tekrarlanan olaylardan hareketle toplumsal yasalara ulaşmak.

Kur’an’da neden böyle bir metot kullanılmıştır?

Kıssalar, eğitimde önemli bir yeri olan örnek alma ve özdeşleşmenin sağlanabilmesi için güzel bir araçtır. Bir konunun soyut biçimde anlatılması, bir diğer ifadeyle anlatılan konunun yaşanılabilir nitelikte örneklendirilmeden sunulması, öğrenmeyi geciktirir. İnsan fıtratı ve tabiatı, anlayış ve kavrama yönünden soyut ve kuru fikirleri dinlemekten çok, somut fikirlere yatkındır. Kıssalarda, fikirler adeta somutlaşır, dinleyenlerin anlaması kolaylaşır. Böylece fikirler, zihinde daha iyi yerleşir ve kalıcı olur.

Kıssalar ile yapılan eğitimde geçmiş toplumlarla bugün arasında bir köprü kurulur. Zamanın ötesinde bir buluşma gerçekleşir. Kişiler, kıssalar sayesinde problem çözmeyi öğrenmiş olur. Zira kıssalarda bazen bir problem işlenmekte ve bu problemin çözümüne dair olaylar olması gerektiği gibi sergilenmektedir. Kıssalar muhatabın zihin dünyasını zenginleştirerek düşünce yapısını, isabetli tavır alma ve karar verme kapasitesini de geliştirir. Bu aynı zamanda bireyin kendini geliştirmesi ve kişisel olgunluk kazanması anlamına da gelmektedir.

Kur’an kıssaları sayesinde, insan ve özellikleri hakkında da pek çok bilgiye sahip olmaktayız. “Olaydaki kişiler aracılığı ile insanın özellikleri nelerdir? Olaylar karşısında verdiği tepkiler nelerdir? Müslümanca tavırlar nasıl olmalıdır?” gibi sorulara da yanıt bulabilmekteyiz.

KASAS suresinde anlatılan ‘Karun kıssası’ üzerinden insan ve insanın özellikleri hakkında neler öğrenebiliriz?

76: Şüphesiz Karun, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.

77: Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.

78: Karun: Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz. (Çünkü Allah hepsini bilir.)

79: Karun, ziyneti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Karun’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir.” dediler.

80: Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.” dediler.

81: Sonunda onu da, sarayını da yerin dibine batırdık. Allah’a karşı ona yardım edebilecek adamları da yoktu. Kendisini savunup kurtarabileceklerden de değildi!

82: Daha dün onun yerinde olmayı arzu edenler, “Vay! Demek ki Allah, kullarından dilediği kimselere rızkı bol verir ve (dilediğine) kısarmış. Allah, bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki kâfirler iflah olmayacak.” demeye başladılar.

Karun: Çok zengin, zenginliği sebebiyle gururlu, kibir ve büyüklenme duygusuna kapılmış, elindeki servetin sırf kişisel bilgi ve çabasının ürünü olduğu düşünce ve saplantısıyla egosu kabarmış bir kişilik. Karun’un serveti, ondaki cimrilik ve şımarma duygusunu güdülemiş. Böylece o, sadece dünya hayatının süs ve şatafatı gibi geçici şeylerle mutlu olacağına inanarak yanılan birisi olmuştur.

Kendilerine ilim verilmiş olanlar: İman eden bu kişiler, dünya hayatının geçiciliğini hatırlatıyorlar, aklıselim davranarak insanlara doğru yolu gösteriyorlar.

Dünya hayatını arzu edenler: Zenginliğin hoşlarına gitmesi ve zenginlere özenme, ancak Karun’un başına gelenleri görünce isteklerinden dolayı pişmanlık yaşamaları ve Allah’a şükretmeleri.

Sonuç olarak; Karun’a öğüt veren ve kendilerine yapılan öğüdü tutan halk kurtulurken Karun helak olmuştur.

Zenginlik arzusu doğal bir duygudur. Bireyin zengin olma isteği ve zenginleşme çabası psikolojik açıdan normal bir durumdur. Nitekim kıssada Karun’un dillere destan hazinelerine vurgu yapılıyor, ama hazinelere sahip olması yadırganmıyor; zenginlik olgusuna negatif yaklaşılmıyor; sadece zenginliğin bazılarında kişisel olarak olumsuz tutum ve davranışlara, değer yitimine gerekçe oluşuna değiniliyor. Kişi istediği kadar zengin olabilir, olmaması gereken ise zenginliği sebebiyle gurur ve kibre kapılmasıdır. Fakat Karun, ekonomik üstünlüğünden hareketle büyüklenme duygusuna kapılmış, içindeki büyüklenme, böbürlenme ve gururlanma duygusunu bastıramamıştır.

Karun kıssasında ana tema zenginlik olmak üzere dünyaya bağlılık ve bunun sonucunda gelişen bir kısım olayların bireyin ve toplumun bilişsel dünyasına, tutum ve davranışlarına yansımasıdır.

Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kıssalar sayesinde insan ve özellikleri hakkında pek çok bilgiye sahip olurken kendi hayatımızda da davranışlarımızla ilgili önemli pek çok noktayı görmüş oluyoruz.

Kıssalar sadece bilgilenmek için değil, yaşama uygulanmak için nazil olmuştur. Bu yüzden her an onlardan, hayatımızda yararlanmak amacıyla okumalar yapmalıyız.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.