KAPAK – Ümmet Olma Yolculuğu

KAPAK – Ümmet Olma Yolculuğu

Hac buluşmaktır. Yeryüzündeki bütün Müslümanların buluşmasıdır. Renkleri, kültürleri, gelenekleri, giyim tarzları, dilleri farklı olan Müslümanların bir nokta etrafında buluşmasıdır. ‘’Bir’’ olanda birleşmesidir. Kabe’nin etrafında tavaf eden Müslümanları bir düşünelim. Çok farklı mekanlardan, farklı iklimlerden, farklı kültürlerden gelmişler. Ancak hepsi istisnasız aynı nokta etrafında, aynı yönde, aynı yerden başlayarak ve aynı yerde bitecek şekilde dolanıyorlar. Aynı sayıda dolandıklarında bir tavaf yaptık diyorlar. Çok uzaklardan ya da Mekke’nin bir mahallesinden gelmiş olsalar da hedefleri ve yaptıkları aynı. Hac, onları ortak noktalarda buluşturuyor. Kâbe etrafında buluşturup, döndürüyor.

Bu tavaf, bu dolanma, bu buluşma öyle bir buluşma ki benliği, egoyu ortadan kaldırıyor. Biz varız artık. Bizler Müslümanlardanız. Bir olan Allah’ımızın, biricik evine gelmişiz. Hep beraber O’nun istediği şekilde ibadetlerimizi yapıyoruz. Hep beraberiz. Çok uzaklardan tavaf eden Müslüman topluluğuna baktığımızda, çöldeki kumların tek parça, bir bütün olarak göründüğü gibi biz de bir bütünüz. Beraberce tavaf ediyoruz. Amacımız, odak noktamız, merkezimiz aynı. Çünkü biz Muhammed aleyhisselam ümmetiyiz.

Hac sınırları Mikat yerleridir. Hacılar Mikat’ta ihrama girer. Ali Şeriati’ye kulak verelim; “Gösteri Mikat’ta başlar. Bu noktada insan elbiselerini değiştirmelidir. Niçin dendiğinde çünkü kişinin elbisesi kendisi kadar karakterini de örter. Kişi elbise giymez fakat gerçekten elbiseler onu gizler. Mikat’ta elbiselerini çıkar ve bırak. Düz beyaz kumaştan kefeni giy. Herkes gibi giyineceksin. Bir parçacık halinle kalabalığa katıl, bir damla olarak okyanusa dal. Gururlanma, buraya birini görmek için gelmedin. Alçak gönüllü ol, Allah’ı göreceksin. Ölümcüllüğü kavrayan bir kişi ol veya bir ölümcül ol, varlığını duyan.

Mikat’ta ırkını veya kabileni hiç düşünmeden günlük hayatında seni bir kurt (vahşet ve zulmün sembolü), bir fare (kurnazlığın ve istifçiliğin sembolü), bir tilki (hilekarlığın sembolü) veya bir koyun (köleliğin sembolü) yapan bütün örtüleri çıkar, at. Bunların hepsini Mikat’ta bırak ve sonunda nasıl bir ölü olacaksan, şimdi de bir insan, yalnızca bir Adem olarak başlangıçtaki şekline bürün. İki parçalı kumaşa dolan, birini omuzlarına ört, diğerini beline sar. Hiçbir özel şekil ve araç kullanma. Giydiğin kumaş oldukça basit ve sade dokunmuştur. Herkes aynı ihramı giyer. Hiçbir görünüm farkı yoktur. Dünyanın her tarafından gelip Hacc’a doğru yol alan kervanlar Mikat’ta toplanacaktır. Aynı yerde ve aynı zamanda karşılaşacaklardır. Allah yolunda kişi olduğu gibi değil olması gerektiği gibi olacaktır ve dönüş Allah’a dır. Kişi Allah’a dönmeye karar verir. Bütün benlik ve bencillik eğilimleri Mikat’ta gömülür. Kendi ölü bedenini görür ve kendi mezarını ziyaret eder. Kişiye hayatının son noktası hatırlatılır. Mikat’ta ölümü ve tekrar dirilmeyi duyduktan sonra, Mikat’la Miyad arasındaki çöl görevine devam etmelidir.”

Hac, bulmadır. İnsanın Yaratıcısını, Rabbini bulmasıdır. Kendi acziyetini bilmesidir. Kendini tanıma yolculuğudur. İnsanın, milyarlarca kum taneciğinden bir tanesi olduğunu anlamasıdır. Bu tanecikleri yaratan Rabbin yüceliğini, kudretini anlamasıdır. Kibri yok etme mücadelesidir. Egoyu, bencilliği terbiye etmektir. Statün, makam, mevkiin, maddiyatın ne olursa olsun, metafta kan ter içinde, omuz omuza tavaf etmektir. Müslümanları anlama, hoş görme, müsamaha gösterme eğitimidir.

Tavaf, gezegenlerin, asteroitlerin güneş etrafında dolanması, ayın etrafında dolanması gibi saat yönünün tersine dolanmaktır. Kabe’nin etrafında, Kabe’nin çekim gücünün etkisinde, savrulmadan dolanmaktır tavaf. Birlikte dolanmaktır. Ayrılıkları, farklılıkları bir kenara koyup bütünleşerek dolanmaktır.

Ve Efendimiz’in aleyhisselam ifade ettiği gibi, ‘’Hac Arafat’tır.’’ Arafat bilmektir. Ne zaman, nerede duracağını ve niçin durduğunu bilmek. Arafat’ta durulması gereken zamanda ve yerde durmazsan haccın olmaz. Rabbimiz bize sanki diyor ki: “Ey Müslüman! Kardeşlerinle beraber bir duruş sergile. Dünyaya karşı biz buradayız, hep beraberiz, de. Gerektiğinde aynı yerde, aynı zamanda, aynı niyetlerle birlikte hareket edebiliriz, de.”

Arafat, Mahşer Gününün provasıdır aynı zamanda. Bütün hacılar Cebel-i Rahme’nin etrafında toplanmışlar. İhramlılar. Hep bir ağızdan Yaratan’a, Yaşatan’a yalvarıyorlar. Af ve bağışlanma diliyorlar. Acziyet içinde, kendi gücünün ve Rabbin büyüklüğünün farkında. Sele dönmüş göz yaşları içinde. Arafat’ta bir taraftan büyük bir ümmet olduğumuzu fark ederken, bir taraftan da iç muhasebemizi yapıyoruz. Kendimizle hesaplaşıyoruz.

Sonra Müzdelife’ye doğru bir yürüyüşe başlıyoruz. Bu geceyi Müzdelife’de geçirip sabah namazını kıldıktan sonra Mina’ya geçeceğiz. Taşlarımızı (silahlarımız) Müzdelife’den topladık. Çünkü onlarla şeytanı taşlayacağız. Hz. İbrahim aleyhisselam misali. Şeytanı uzaklaştıracağız. Hz. İbrahim’den farkımız, biz aciz ve günahkar kullar olarak attığımız her taş ile kötü özelliklerimizi, yanlışlarımızı, günahlarımızı vurup temize çıkma mücadelesi veriyoruz.

Bundan böyle Allah için insan kurban olarak kesilmeyecektir. İbrahim gibi, İsmail’ini seçip Mina’ya getirmelisin. Kimdir İsmail’in? Kendin bileceksin, başkalarının bilmelerine gerek yok. Karın olabilir, yeteneğin, işin, cinsiyetin, gücün, rütben, mevkiin vs. olabilir. Hangisi olduğunu bilmiyorum, fakat senin İsmail’inin, İbrahim’in yanında ne kadar sevgiliyse senin yanında da o kadar sevgili olması gerekir! İsmail’in bazı göstergeleri, hürriyetini senden alan ve görevlerini yapmana engel olan her şey, seni eğlendiren, gerçeği bilmen ve duymandan alıkoyan, sorumluluğu kabul etmekten çok seni özür aramaya iten her şey ve yalnızca ileride desteğini almak için seni destekleyen herkestir. Onu hayatında arayıp bulmalısın. Eğer Allah Teala’ya yaklaşmak istiyorsan, İsmail’ini Mina’da kurban etmelisin. İsmail yerine bir koyun kesmek kurbandır, fakat yalnızca kurban kesmek için, bir koyun kurban etmek kasaplıktır.” Ali Şeriati, Hacc

İşte hakkıyla yapılan bir hac, insanı annesinden doğduğu gündeki gibi tertemiz yapıyor. Tertemiz olmuş Müslümanların bir araya gelmesindeki engeller (asabiyet, büyüklenme, kendini beğenme vb.) ortadan kalkıyor. Böylece bu büyük topluluk, ümmet oluyor.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.