KAPAK- Toplumun Islahı Sadıklarla Beraberliğe Bağlı

Bizim en büyük sorunumuz İslam’ın ve İman’ın hayatın tüm alanlarını kapsadığını idrak edememektir. Bu idraksizlik İslam’ı anlayamamanın doğal neticesidir. İslam’ın toplum/cemiyet boyutunda yaşanması gerekliliği de yanlış bakış açısının, köreltilen idraklerin ve daraltılan ufukların anlayamadığı önemli meselelerdir.

İslam, bizleri bireysellikten topluluğa/cemaate yönlendirir. Neredeyse tüm ibadetler topluluğu ilgilendirir. -Son dönemlerde nasıl bir anlayış geliştiyse bireysel bir İslam anlatılır oldu.- İslam birey odaklı iyi insan yetiştirmenin yerine topluluk/cemaat şuuruna ermiş insanlar ister. Tabi ki bu şuurdaki insanlar bireysel olarak da kaliteli ve donanımlı insanlardır. Ancak sadece bireyi iyileştirmeye çalışmak -özellikle yaşadığımız dünya şartlarını da göz önüne alarak- toplumsal düzelmeyi, ıslahı sağlamıyor.

Müslümanın tavır sahibi insan olması gerektiğini de göz önünde bulundurmalıyız. “Hayır” diyerek girdiğimiz/seçtiğimiz İslam, tam anlamıyla tavırdan ibarettir. İyilerin, iyiliklerin yanında ve safında olduğumuz; kötülere ve kötülüklere (bozanlara ve bozgunculara) dik durduğumuz bir tavırdan bahsediyorum. Ufacık kırgınlıklardan dolayı insanlara cephe almak ise doğru bir tavır modeli değildir.

Çerçevesini çizmeye çalıştığımız İslam anlayışı bizleri “sadıklarla beraber olmaya” çağırır. Verilen emri yerine getirdiğimizde hem toplum/cemaat içerisinde bulunmuş hem de tavrımızı iyilerin yanında olmakla belirtmiş oluruz. Sadıklarla beraber olamayanlar maalesef bozguncuların oyuncağı haline gelmiş olur.

Sadıklarla beraber olmak aslında insanlar arası karakter aktarımına vurgu yapar. Etrafımızdakilerin dürüst, erdemli, izzetli kimselerden oluştuğu bir ortamda bizlerin de onlar gibi dürüst, erdemli ve izzetli olması zor bir olasılık değildir. İnsan eğitimindeki tedricilik gibi insan etrafındakiler sayesinde yavaş yavaş sıdk’ı ve sıddıklığı kavrayıp hayatına aktarır. Kendisi çok da fark etmeden övülen, kaliteli insanların ahlakını benimsemiş olur. Tabi ki bunun tersi de mümkün. Yavaş yavaş yoldan çıkan insanın etrafı ifsatçı bir çeteyle kuşatılmıştır.

Sadıklarla beraberlik toplumsal ıslah için de çok önemlidir. Toplumun önemli bir kesiminin dürüst ve erdemli insanlardan oluşması yanlışların azalmasında kritik bir aşama teşkil eder. Ancak tekrar vurgulamak gerekiyor ki bireysel anlamda iyi insandan daha önemlisi ıslah olmuş toplumdur. Bu durum toplum bilimcilerini, toplum mühendislerini ve Allah’a sadakat gösteren salih Müslümanları çok yakından ilgilendiriyor. Bozulmaya sürüklenen/zorlanan insanımızın, cemaatimizin, toplumumuzun nasıl düzeltileceğini anlatmaktadır. Çünkü sadıklarla beraberlik insanın ‘muslih’ yönünü geliştirecektir.

Sadıklarla beraber olabilme nimetine ulaşanlar toplumsal iyilik ve toplumsal tepki mekanizmalarını da geliştirmiş olur. İnsanlar gerçek anlamdaki iyiliğin hemen desteklenmesi bilincinde oldukları için hemen kitleler halinde harekete geçerler. Yine Müslümanın ırzına, namusuna, iffetine veya yaşamına halel getirecek her türlü plan ve projeyi tepkisiyle püskürtmeyi de bilirler.

Yaptığı yanlışta ısrar etmeyen ve hatasından vazgeçen sadıkların arasında kendisine yer bulamayan veya sadıklarla yol yürümek istemeyen kimseler için yakın bir zaman zilleti beraberinde getirecektir. Aşağılanan ama aşağılandığını anlamayan bu kimseler İslam’ın onurunu elinde tutamayacaktır. Efendimiz aleyhisselamın hayatı bize göstermektedir ki sayıları az olsa da sadıklar için Allah nimetini tamamlayacaktır. Ve onlar için ne bu dünyada ne de ahirette korku ve hüzün olmayacaktır.

Öyleyse sadıklarla beraberlik çağrısı gönlümüzde yer etsin. Kendime sorduğum “Beni dost edinenler sadıklarla beraberlik kurabilmiş midir?” sorusu önem arz eder. Yine şu sorgulamaya da ihtiyacımız var; “Birlikte iş tuttuğum, yol yürüdüğüm kimseler beni sadıklardan yapabilir mi?” Böylece etrafıma daha dikkatli bakmam gerektiğini öğrenmiş olurum. Rabbim bizleri, dostlarımızı ve evlatlarımızı sadakatini Allah’a gösteren bahtiyar kullarından eylesin. Âmin.