Eğitimde İçerik Sorunu “Zihinsel Beceri Eğitimi Çerçevesinde Sosyal Beceri Eğitimi”

Eğitimde İçerik Sorunu “Zihinsel Beceri Eğitimi Çerçevesinde Sosyal Beceri Eğitimi”

İnsana ilişkin yapılan temel tanımlardan biri hiç şüphesiz, toplumsal bir varlık oluşudur. Onun toplumsal bir varlık olarak nitelenmesi, topluma mâl olması, onun bir parçası olup onun içinde anlamlı bir varlık haline dönüşüyor olmasını ifade etmektedir. Başka bir ifade ile, insanın toplumsallığı, bireysel olarak yaşamakta zorlanacağı ve ancak bir toplum içinde yaşayıp onunla bütünleşebildiği ölçüde hakiki insan kıvamına ulaşabileceği ile ilişkilidir.

Toplum, belirli değerler ve hedefler üzerinde uzlaşmış; ortak geçmişe sahip, geçmişte olduğu gibi o anda ve gelecekte birlikte yaşama arzusunu paylaşan bireylerden müteşekkil topluluğu ifade etmektedir. Bireyleri arasında, maddi ve manevi bağların bulunduğu bireylerden oluşur. Elbette insan, doğduğu anda ne içinde dünyaya geldiği toplumu ne de onu o toplum yapan değerleri ve bağları bilerek ve benimsemiş durumdadır.

Topluma toplum olma vasfı kazandıran bu değerleri ve bağları insanoğlu, yaşamı esnasında öğrenir ve onun bir parçası haline gelir. Bu yaşam süreci, gerçekte bir eğitim sürecidir. Eğitim yoluyla ve eğitim faaliyetlerini kapsayacak şekilde ortaya çıkan bu sürece, toplumsallaşma süreci adı verilmektedir. Toplumsallaşma, doğal ve insan ömrü ile iç içe geçmiş bir süreçtir. Ömür bir nesne ise onun iç yüzü eğitimi, dış yüzü ise toplumsallaşmayı ifade etmektedir.

Eğitim, bireye toplumsallık biçimini vermek yoluyla bireyin dışa yansıyan yüzünü şekillendirmektedir. Bu nedenle eğitimin niteliği hem toplumsallığın hem de toplumsallaşan bireyin niteliğini belirler denilebilir. Başka bir ifade ile kaliteli bir eğitim ile bireyin kaliteli bir toplumsallaşma süreci yaşaması ve kaliteli toplumsal bir birey haline gelmesi mümkün olabileceği gibi tam tersi de söz konusu olabilir.

Toplumsallaşma, toplum hakkındaki bilgi, değer ve davranış kalıplarını bilmeyi, benimsemeyi ve davranışlarla sergilemeyi kapsamaktadır. Bu nedenle toplumsallaşma kapsamlı ve çok yönlü bir süreci ifade etmektedir. Eğitim, bu kapsamlı ve çok yönlü süreci kapsayıcı olmalıdır. Buna göre eğitimin temel içerik alanlarından birinin de, bireyin toplumsallaşması için gerekli olan bilgi, duygu ve becerilerin olması gerektiği söylenebilir. Bu bilgi, duygu ve beceriler genel olarak “toplumsal bilgi”, “toplumsal değer” ve “toplumsal beceri” şeklinde adlandırılabilir. Alan yazında bu içerik; sosyal bilgiler, sosyal değerler ve sosyal beceriler olarak adlandırılmaktadır.

Bu yazıda temel olarak sosyal becerilerin eğitimi üzerinde durulacaktır. Zira daha önceki yazılarda bilgi ve değerler eğitimi üzerinde durulmuştu. Son birkaç yazımızda ise beceri eğitimi üzerinde durulmuş; ancak becerilerin zihinsel olanları (soru sorma, tartışma) ele alınmıştı. Beceriler içerisinde zikredilen türlerden birinin de hiç şüphesiz toplumsal/sosyal beceriler olduğu da belirtilmişti. Bu yazıda da ilk olarak toplumsal/sosyal beceri kavramının kapsamı ve günlük yaşamımızdaki yeri ve önemi üzerinde durulacak, ardından toplumsal/sosyal becerilere örnek olması hasebiyle grupla çalışma becerisinin bireylere kazandırılması üzerinde durulacaktır.

Toplumsal beceriyi en kısa ifade ile, bireyin toplumsal yaşam içerisinde etkin bir şekilde var olması ve yaşamını sürdürebilmesi için davranışlarına yansıması gereken yeterlikler bütünü olarak tanımlamak mümkündür. İnsanoğlu, toplum içerisinde yaşamını sürdürürken iletişim kurmak, işbirliği yapmak, ortak hareket etmek, farklı rollere (kadın-erkek, amir-memur, anne-baba, kardeş-ağabey-abla vb.) uygun şekilde davranmak vb. etkinliklerde bulunmak durumundadırlar. Bu etkinliklerdeki yeterlikler, gerçekte sosyal beceri düzeyleri ile ilişkilidir.

Sosyal becerilerin birey açısından ne kadar önemli olduğu, bu becerilere sahip olunamaması durumunda yaşanabilecek sorunları düşünmek yeterli olacaktır. Birçok duygu ve düşünceye sahip olmanıza rağmen bunları diğer insanlara aktaramadığınızı ya da yanlış aktardığınızı bir düşünün. Var olmak ya da varlığını sürdürmek için yapılması gereken iş ve işlemleri, sadece diğer insanlarla bir araya gelemediğiniz ya da birlikte hareket edemediğiniz için yapamadığınızı düşünün. Sergilemeniz gereken rolleri birbirine karıştırdığınızı; çocuklarınıza anne ya da baba olarak değil bir amir olarak davrandığınızı; memurlarınıza amir olarak değil bir ebeveyn olarak davrandığınızı; işçi olmanıza rağmen bir patron olarak hareket ettiğinizi düşünün.

Yaşanacak karmaşaları, karşılaşılacak zorlukları hayal edebiliyor musunuz? Hayali bile güç ve sorunlu değil mi? Çözüm ise gerçekten ortada. İnsanın toplumsal bir varlık olarak sergilemesi gereken sosyal becerilere yeterince sahip olması ve sergileyebilmesidir çözüm.

Bununla birlikte sosyal becerilerin hiçbiri, tıpkı diğer becerilerde olduğu gibi, doğumla birlikte dünyaya kazanılmış olarak gelinen beceriler değildir. Tamamı, yaşam esnasında eğitim yoluyla öğrenilmektedir. Başka bir ifade ile sosyal becerilerin yaşam sürecinde kazanılması başlı başına bir eğitim sorunudur ve sonucu toplumsallaşabilme düzeyi ile ilişkilidir. Bu nedenle eğitim süreçlerinin önemli bir amacı ve içeriği de bu sosyal becerilerin etkin ve yetkin şekilde insanlara kazandırılabilmesidir.

Sosyal becerilerin eğitimi de genel olarak diğer beceri öğrenme süreçleri ile benzerlik taşımaktadır. Bununla birlikte sosyal beceriler, kaslardan ziyade zihin ve gönül dünyasının etkisi daha fazla olan becerilerdir. Bu nedenle zihnin ve gönlün daha fazla devrede olması ve etkin kullanılması gerekmektedir. Bir sonraki yazıda, sosyal beceri öğrenme süreçleri, bir örnek beceri üzerinden ele alınacak ve süreç tanıtılmaya çalışılacaktır. Örnek olarak da grupla çalışma becerisinin ele alınmasının daha yararlı olacağı söylenebilir.

Selam ve dua ile…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.