KAPAK- Takva Bilinci

KAPAK- Takva Bilinci

Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, Cibril hadis-i şerifinde ihsan kavramını şu şekilde tarif etmiştir: “İhsan, Allah’ı görüyor gibi ona ibadet etmektir. Her ne kadar sen onu görmüyorsan da O muhakkak seni görmektedir.”

İhsan, mü’minin sürekli olarak Allah’ın gözetimi altında bulunduğu şuur ve idrakinin kalpte karar bulmasıdır.

Takva, iman edip emir ve yasaklarına uyarak, Allah’a karşı gelmekten sakınmak, ilahi azaba sebep olabilecek söz, fiil ve davranışlardan uzak durmaktır.

Takva, insanı Allah’tan uzaklaştıracak şeylerden uzak durmaktır. Takva, nefsin arzularını terk etmek ve yasaklardan kaçınmaktır. Allah Teâlâ’nın kuluna verdiği en güzel nimet takvadır. Bütün faziletlerin kaynağı olan takvanın temeli ihlastır. Takva, güzel ahlak ve helal lokmadır.

Tevekkül, rıza ve sabır, takvanın göstergesidir. İman çıplaktır. Elbisesi takva, zineti vera, ürünü ise ilimdir. Takva, Allah’a ve Resulüne kayıtsız, şartsız itaat etmektir.

Hazreti Ömer ile Übey bin Ka’b radiyallahu anh arasında geçen şu diyalog, takvanın en canlı ve en öz tanımıdır. Hazreti Ömer, takva kelimesinin ne anlama geldiğini kendisine sorduğunda, Übey bin Ka’b ona şu karşılığı verir: “Sen hiç dikenli yolda yürüdün mü?” Hazreti Ömer: “Evet yürüdüm.” Übey Bin Ka’b: “O zaman ne yaptın?” Hazreti Ömer: “Paçalarımı sıvayıp dikenlere basmamaya dikkat ettim.” Übey Bin Ka’b: ”İşte takva odur” dedi.

Demek ki takva, günahlarla dolu olan bu dünya hayatında, günahlara bulaşmadan yaşamaya çalışmaktır.

Hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim, takvayı kalbe nispet ettiği gibi, Hazreti Peygamber Efendimiz de takvanın kalpte bulunduğuna işaret etmiştir.

Bu hususta Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Ey iman edenler. Allah’a karşı takva çerçevesinde hareket ederseniz, O size hakkı batıldan ayırmaya yarayan bir ölçü (Furkan) bahşedecek, kötü işlerinizi silip örtecek ve sizi bağışlayacaktır” (Enfal Suresi: 29)

Kur’an-ı Kerim’e göre takva, kişinin Allah katındaki en temel üstünlük değer ölçüsüdür. Kur’an-ı Kerim, ırkçılığın esasını oluşturan soy, sop, nesep üstünlüğü, kabilecilik ve kavmiyetçilik anlayışını kesinlikle reddetmiştir. Bunun yerine evrensel İslam kardeşliği esasını getirmiştir.

Tek üstünlük ölçüsü takvadır. Şereflerin en yücesi iman ve İslam şerefidir. İman ve İslam’ın izzet ve şerefini idrak edenler, asla soy, sop, hasep ve nesep davasına itibar etmezler. Onların Allah katında hiçbir değeri olmadığını kavrar ve takvaya sarılırlar.

Ashabı Kiramdan Sa’d bin Ebi Vakkas ile Hazreti Selman-ı Farisi arasında bir problem çıkmış ve bir kırgınlık olmuştu. Hazreti Sa’d, Hazreti Selman’ın da bulunduğu bir ortamda birkaç kişiye soylarını saymalarını ister.

Onları dinledikten sonra Selman-ı Farisi’yi mahcup etmek için: “Sen de nesebini söyle bakalım” demiş. Hazreti Selman, kendisini soyu ve nesebi yönüyle zor durumda bırakmak isteyenlere karşı şu eşsiz ve anlamlı cevabı vermiştir: “Benim soyumu mu bilmek istiyorsunuz? Ben, İslam’da nesep sahibi olduğumu bilmem. Müslüman olduktan sonra benim için soyun bir önemi yoktur. Allah bana İslam nimetini nasip etti. O yüzden ben İslam oğlu Selman’ım”

Takva sahibi olmak imanın gereğidir. Bu sebeple bütün Peygamberler ümmetlerine takva sahibi olmalarını tavsiye etmişlerdir. Zira Allah’a ulaşan, şekilden ziyade kalpteki takva duygusudur. Gönülde takva yoksa amelin de bir kıymeti ve değeri yoktur.

Ayet-i kerimede “Allah ancak takva sahiplerinin amellerini kabul eder” (Maide Suresi: 27) buyrulmuştur. En önemli takva ölçüsü, insanlığın kurtuluşu için maneviyat göklerinden yeryüzüne sarkıtılmış olan Kur’an’ın ipine ve Sünnete sımsıkı sarılmaktır. Takva, kulu, Allah Teâlâ’nın dostluğuna yükselten manevi bir merdivendir. Bu sebeple insan bütün gücünü kullanarak takvaya yönelmelidir. Zira ahiret yolculuğu için hazırlanması gereken en üstün azık, takva azığıdır. (Bakara Suresi: 197)

Hatta mü’minler takva ve iyilik hususunda birbirleriyle dayanışma ve yardımlaşma içinde olmalıdırlar. (Maide Suresi: 2) Takvaya sarılan kimseler şeytan ve askerlerinin pençesine düşmezler. (Araf Suresi: 201) Çünkü Allah takva sahiplerinin yar ve yardımcısıdır. (Bakara Suresi: 194) Takva sahipleri için zorluklar karşısında çaresizlik diye bir şey düşünülemez. Allah Teâlâ, onlara sayısız çıkış yolları lütfeder ve onları ummadıkları yerden rızıklandırır. (Talak Suresi: 2-3)

Şayet bir toplum kendisine takvayı ölçü edinirse yer ve göklerden üzerlerine bereket yağar. (Araf Suresi: 96) Takvanın hayrı sadece dünyaya ait değildir. Onun esas mükafatı ahirette görülecektir. Zira cennete takva sahipleri varis olacaklardır. (Âl-i İmran Suresi: 15) Onlar için hüzün ve korku olmayacaktır. (Yunus Suresi: 62-63) Mahşer günü tüm dostluklar bittiği halde, takva sahiplerinin dostluğu bitmeyecek, sürecektir. (Zuhruf Suresi: 67)

Bundan dolayı kula düşen görev Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yakarışı gibi, duaya sarılmak olmalıdır: “Allah’ım. Nefsime ve kalbime takvasını ver” “Allah’ım. Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği dilerim.”

Takva sahipleri, harama düşme korkusuyla şüphelilerden sakındıkları gibi, zahiren mubah gibi görünse de gönüllerine yatmayan her şeyi terk ederler. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu konuda şöyle buyurdu: “Gönlüne yatmayan şeyleri terk etmedikçe hiçbir kul, takvanın hakikatine eremez.” (El Camiussağir, İman: 1)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize: “İnsanların hangisi daha faziletlidir?” diye soruldu. Hazreti Peygamber: ”Kalbi mahmum ve dili çok doğru olan her mü’min kimsedir” buyurdu. Bunun üzerine: “Ya Rasulullah. Dili çok doğru olanın ne demek olduğunu biliyoruz. Mahmum kalp ne demektir?” diye sordular. Hazreti Peygamber: “Mahmum kalp, Allah’tan korkan, tertemiz, içinde günah, zulüm ile yaratıklara kötülük etmek, kin ve haset olmayan kalptir” buyurdu. Buna göre takva, günahlarla dolu olan dünya hayatında günahlara bulaşmadan yaşamaya çalışmaktır.

Takva sahipleri Kur’an-ı Kerim’de övgüyle anılmışlar ve kendilerine ahirette büyük nimetler verileceği müjdesi verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de takvanın ve takva ehlinin üstünlüğü ile ilgili şu hususlara özellikle vurgu yapılmıştır;

“Hiç kuşkusuz ki Allah, takva sahipleri ve ihsanda bulunanlarla beraberdir” (Nahl Suresi: 128)

“Allah, takva sahiplerini korur, yardım eder ve takva sahiplerini sever” (Âl-i İmran: 76)

“Kur’an, takva sahibi olan herkes için bir hidayet kitabıdır” (Bakara Suresi: 2)

“Allah’ın dostları ancak takva sahipleridir” (Enfal Suresi: 34)

“Allah, takva sahipleri ile beraberdir” (Bakara Suresi: 194)

“Ahiret yurdu takva sahipleri için hazırlanmıştır” (Zuhruf Suresi: 34)

“Takva sahipleri güvenli bir makamda bulunacaklardır” (Duhan Suresi: 51)

“Cennetler ve her türlü nimetler takva sahipleri için hazırlanmıştır” (Rad Suresi: 35)

“Allah, takva ehlini sever” (Tevbe Suresi: 14)

“Onlar öfkelerine hakim olup affedicidirler” (Âl-i İmran Suresi: 134)

“Onlar verdikleri sözü yerine getirirler” (Bakara Suresi: 177)

“Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ederler” (Tevbe Suresi: 44)

“Allah yolunda infak ederler” (Bakara Suresi: 3)

“Geceleri az uyuyup seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerler” (Zariyat Suresi: 17-18)

“Gayba iman ederler” (Yasin Suresi: 11)

“İnsanlara iyilik yaparlar” (Maide Suresi: 93)

“Yapacakları işleri aralarında istişare ederler” (Şura Suresi: 38)

“Doğru söz söylerler” (Ahzab Suresi: 70)

“Hesap gününden korkarlar” (Rad Suresi: 21)

“Rablerinin davetine icabet ederler” (Şura Suresi: 38)

“Kötülükleri iyilikle savarlar” (Rad Suresi: 22)

“Hidayet üzeredirler” (Bakara Suresi: 5)

Allah Teâlâ, bütün Müslümanları, iman ve İslam nimetinin farkında olan, takva bilincine sahip ve takva silahıyla kuşanan salih kullarından eylesin. Bu şuur, bu izzet ve bu şerefle bizi şereflendirsin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.