KAPAK-Sinan Gün – Gençlik ve Din – 2

Son zamanlarda gençlerin ve sosyal medyanın gündeminde en çok yer bulan kavramlardan birisi de deizmdir. Deizm; kitapsız, vahiysiz, peygambersiz bir din anlayışıdır. Bunlar dinlerin insan icadı olduğunu ve adeta ayaklara vurulmuş birer pranga olduğunu söyleyip bütün dinlere karşı çıkıyorlar. Dinlere hurafe ve cahil işi diyerek insanları mutsuz ettiğini söylüyorlar. Allah aklı muhatap almış vahye ne gerek var diyerekten de kitapları ve peygamberleri reddediyorlar. Bunların öğretilerinde güya akla ve bilme sonsuz bir güven var. Her şeyi hoş gören bir tanrı anlayışı var. Yasaklar yok, haram ve helal yok, cinsel istekler için sınır yok. “Hayatını sınırlama, istediğin gibi yaşa!” diyorlar. Bu söylemlerin bir noktada gençleri cezbettiği için taraftar topladığı doğrudur. Ateizmde de benzer şeyler var. Eskiden kurulan ateist dernekler yerine şimdi de deizm dernekleri kuruluyor.
Ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde hatta Avrupa ve Amerika’da deizm, ateizm gerçekten de söylendiği kadar var mı? Yoksa! Bu inançsız bir dünya arzulayıp gerçekte ekonomik veya dijital tasmalar takarak köleleştirdikleri insanları özgürlük, akıl, bilim, demokrasi yalanlarıyla süsleyip güzel ve çok göstermek isteyenlerin bir tezgâhı mı? Özellikle bizim coğrafyamızda bir zamanlar gençler Avrupalılara özenip Hıristiyanlaşıyor deniliyordu. Zamanla gerçeğin öyle olmayıp tam tersine birçok Avrupalı gencin hidayeti bulduğu görüldü. Daha sonraki dönemlerde de gençliğin ateizme kaydığı söylendi, o da söylendiği gibi çıkmadı. Şimdilerde de deizm ile ilgili abartılı senaryolar çiziliyor. Ama Allah’ın kusursuz planı ve asıl olan kaderi de sorunsuz işliyor. Batıl neticede köksüz olduğu için bir dönem konuşulsa da daha sonra hiçbir şekilde hatırlanmamak üzere silinip gidiyor. Dinimizdeki gibi her anın hesabını verecek olmanın bilinciyle yaşamak çok çok özel bir motivasyon kaynağıdır. Bunu hiçbir inanç veya ideoloji sağlayamaz. Bu sebepledir ki bunun gibi yönelişler uzun soluklu olmuyor. Çünkü insan fıtratına uymuyor. Tıpkı Rabbimizin buyurduğu gibi:
“Görmüyor musun, Allah nasıl bir misâl veriyor: O, güzel sözü, köklerini sağlam bir şekilde yerin derinliklerine salmış ve dalları göklere uzanmış güzel bir ağaca benzetiyor. O ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir durur. İşte Allah, düşünüp ders almaları için insanlara böyle misaller getirmektedir. Kötü söz ise, kökleri sökülüp toprağın üstüne çıkarılmış, bütünüyle kararsız, dayanıksız, çürük bir ağaç gibidir.” (İbrahim, 24-26)
Gençlerde Görülen İnanç Problemlerinin Bazı Sebepleri
1.Toplum mühendisliği dediğimiz kitlelerin tepkilerini, nefretlerini, sevgilerini yönlendirerek sosyal dokusunda, tarihi ve dini yapısında değişiklik yapma işini değişik kanallarla şeytan binlerce yıldır yapıyor. Dini yaşatmama noktasında “Asla vazgeçmek yok!” parolası ile çalışarak neresinden koparırsa kar düşüncesiyle niyetten uygulamaya kadar hayrın her alanını sulandırma çabasındadır. Önce amelde başlayan küçük aksaklıklar zamanla hükümler üzerinde oynamaya kadar varıyor. Arkası amel ile doldurulmayan iman kalesi yıkılıp gidiyor.
2.Gençlerin “insani” olanı arama yönelimi kimi zaman onları gayri İslami ideolojilere yönlendiriyor. Bu ideolojiler kendilerini insanilik maskesiyle sunarak taraftar topluyor. Gerçek yüzlerini görmek için ise sözlerine değil uygulamalarına bakmak gerekir. Bir arayış içinde olan kimi gençler de herhangi bir ideolojinin kalıbına girmeyi reddederek kendi insancıl davranış biçimlerini geliştiriyor. Öyle ya da böyle Allah’ın sisteminden başka sistem ve ideolojilerin peşinden gitmek veya kendi aklının bir ürünü olan kişisel bir inanç sistemiyle hareket etmek hiç de akıl karı bir iş değildir. Hiçbir ideoloji bizi bir arada tutamaz. Bizi birleştiren en önemli çimento, dindir.
3.Günümüz gençliğinden ciddi bir kesim dini öğrenmeyi sadece alimlerin vazifesi zannediyor. İslam böyle bir Müslüman tipi istemez. Bu Yahudi ve Hıristiyanların din anlayışıdır. Bazı gençler ise dini anne babadan kendilerine intikal eden kültürel bir bağ olarak görüyor. Bir adım ötesine geçmeyi düşünmüyorlar.
4.Dinin nerdeyse hiçbir farizasını yerine getirmeyen kimi gençlerin dini tartışma konusunda çok istekli oldukları görülüyor. Gençler ile dini tartışmaya girmek kimseye bir şey kazandırmıyor. Din felsefesi yapılarak Allah’ın bulunması, bulunsa dahi inancın kökleşip kalplerde yer etmesi zor.
5.İslam adına bir türlü harekete geçemeyip sürekli yeni çağ, yeni dönem, yeni nesil vurgusu yapan gençlere “Sahabeye yeten sana niye yetmiyor?” diye kızamayız. Her dönemin farklı imtihanları var. İslam’ın temel prensiplerinde değişiklik olması söz konusu değil ama gerçekten ilgi ve ihtiyaçlar çok değişti. İmtihan aynı ama şekli değişti.
6.Bazen gencin aklına Yaratanı ile ilgili ilginç şeyler gelebilir. Gencin bu durumlarda bu değişik düşüncelerin esiri olmadan Allah’ın yaratma sanatını inceleyerek onun büyüklüğünü idrak etmeye çalışması Rabbini doğru yerde konumlandırmasına yardımcı olur. Allah deyince aklımıza birlik, bütünlük, büyüklük, benzersizlik… gelmeli. Bunu en güzel ihlas suresi anlatır.
7.Din ile dünyayı karşı karşıya getiren bazı söylemler de gençleri dinden uzaklaştırıyor. Yeryüzünü imar edip mensuplarını salimen cennete götürmek isteyen bir din nasıl olur da insanlara dünyayı yaşanmaz yapar. Ayet ve hadislerde aşağılanan dünya değil, dünyevileşmedir. Eldeki imkanların varlığı veya yokluğu bir imtihan vesilesidir. Problem, maddiyatın olması değil, onun kalbe konup konmamasıdır. Peygamberimiz aleyhisselam’ın sık sık okuduğu ve Kur’an-ı Kerim’de ayetler ile bize öğretilen Rabbena dualarında Rabbimizden hem dünya da hem de ahirette bizlere iyilik vermesini istiyoruz. İmam Şafi rahmetullahi aleyh “Helal dairesi geniştir, keyfe de kafidir” diyor. Helal dairesini daraltmaya yönelik söylemler, dinine zaten pamuk ipliği ile bağlı olan gençlerin gözünü korkutuyor. Dini yaşaması çok zor bir alan gibi düşünüp tamamen bağları koparabiliyor.
8.Ahlaka dönüşmeyen, peygamberin gösterdiği yolun ruhundan uzak düşen dindarlık gençlerin kafasında büyük problemler oluşturuyor. Ahlak, dinin özüdür. Din ahlaktan ayrılınca ortada din diye bir şeyden söz edilemez. Esasen dinin bu dünyada varmak istediği yer toplumsal veya kişisel ‘ahlak’tır. Peygamber efendimiz aleyhisselam “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (Muvatta, Husnü’l Halk, 8; Müsned, 2/381) buyurarak ahlakın dinin neresinde olduğunu en güzel şekilde anlatmıştır.
9.Müminini harekete sevk eden, durağan olmasını engelleyen en önemli muharrik (hareket ettirici) Rabbinin rızasıdır. Bir mümin için Allah Teâlâ’yı yani rızasını kazanmak, her şeyi kazanmak; Allah Teâlâ’nın rızasını kaybetmek ise her şeyi kaybetmek demektir. Çünkü dünya ve âhiret Allah’ın elindedir. Günümüz gençlerinin birçoğunu harekete geçiren etmenler ise tamamen farklıdır. Bu imanın yüreklerde ne kadar yer bulduğu ile ilgilidir. Her insan ne için çabalıyorsa onu kazanma ihtimali daha yüksektir. Allah’ın rızası dışındaki bütün kazanımların da geçici olduğunu ancak yaratılış amacını kavrayabilen gençler idrak edebilirler.
10.Gençlerin isteyerek ya da istemeden sahih dini bilgiden yoksun bırakılmaları da onları inanç noktasında çıkmazlara sürüklüyor. Müslüman kişinin İslâm’a göre iman edip amel etmesi için evvela İslâm’ı bilmesi gerekir. Çünkü ilim olmadan ne iman olur ne de amel… İman, amel etmeyi gerektirir ama iman hemen amele dönüşmemektedir. İmanın amele dönüşmesi veya bilginin yani öğretimin hayata dönüşmesi terbiye ve te’dible/eğitimle mümkün olmaktadır. Bu manada gençlere yaşına göre gereken manevi eğitim verilmelidir.
Kendi çevremizde de yanlış mecralara sürüklenmiş arkadaşımız, kardeşimiz, akrabamız olan gençler olabilir. İlk tepkimiz onları dışlamak olamamalıdır. Fikirlerini değiştirmek için baskı yapmak da sorunu çözmeyebilir. Öncelikle gerekçelerini anlamaya çalışmalıyız. Buna göre çözüm yolları aranabilir. Her şeyden önce anlaşılmaya ihtiyaç vardır. Samimi olmayan bir dil ve gönül ile yaklaşmak zaten işe yaramaz. Onlarla olan bağlar korunursa iyi örneklik durumun yavaş yavaş düzelmesine büyük katkılar sağlar.
Din yükselecekse ilk indiği zaman olduğu gibi yine gençler eliyle yükselecektir. İslam; yaşı kaç olursa olsun kalbi iman heyecanı ile atan; kafasında her vakit Allah için gayret ve şehid olarak güzel bir akıbet ile Rabbine kavuşma hayalleri kuran, ömrünü nerde tükettin sorusuna hiç tereddüt dahi etmeden ‘kullukta’ diye cevap verebilecek tercih kahramanlarının dinidir. Tüm gayretimiz de bu şekilde en saf haliyle sünneti yaşayan nesiller isteme gayretidir. “Rabbimiz bize göz aydınlığı olacak eşler ve çocuklar ihsan et…” (Furkan, 74)
Bu yazıda Doç. Dr Mehmet Demirtaş, Prof. Dr. Halis Özdemir, Prof Dr. Mehmet Görmez, M. Emin Yıldırım ve Nureddin Yıldız’ın konuşmalarından yararlanılmıştır.