KAPAK- Müslümanın Sosyal Medya Ahlakı

Rahmetli Zeki Soyak hocamız bir sohbetinde; “Ahlaklılık veya ahlaksızlık tanımı, toplumumuzun genelinde karşı cinse olan zafiyet olarak anlaşılır. Fakat ahlaklılık veya ahlaksızlık sadece bununla sınırlı değildir, davranışların geneline şamil olan bir kavramdır. Ahlaklılık, insanın yapması gereken şeyleri yapması, yapmaması gereken şeylerden kaçınmasıdır” demişti.
Bu durumda doğal olarak Müslümanın sosyal medya kavramına da bu şekilde yaklaşması, yani yapması veya yapmaması gereken davranışları iyi bilmesi ve ona göre hareket etmesi gerekiyor. Sosyal medya dediğimiz kavram, bugün (sesli-görüntülü-yazılı) toplu iletişim araçları içinde en önemli sıralara yükselmiş bulunmaktadır.
Yakın bir zamana kadar ulusal televizyon kanalları vasıtasıyla Universal, AP, Reuters gibi Siyonist haber ajanlarının sahiplendiği haber akışları dünyayı etkiliyorlardı. Bugün yine aynı güç sosyal medya üzerinden icraatlarına devam ediyor. Aralarında teknik farklar olsa da detayına girmeyeceğimiz bu konunun ötesinde karşımıza çıkan soru ve sorun, Müslümanın sosyal medya ahlakı (davranış biçimi) nasıl olacak?
Buradaki davranış biçimimizi oluşturacak iki görevimiz var. Bunlardan birincisi, sosyal medyaya olan yaklaşım ve kullanım biçimimizdir. Bunu iyi anlamak için de sosyal medyanın bize yaklaşım biçimine bakalım.
a) Sosyal medya insanla birebir iletişime geçiyor. Yani insanın zaaflarını görüyor ve bu zaafları kullanıyor. Örneğin insandaki “merak” duygusunu harekete geçirerek sesle, resimle, videoyla veya yazıyla merakınızı celbediyor. Sizde bir meraktan diğerine geçerken deniz suyu içmiş insan gibi içtikçe içesiniz geliyor. Yani tatmin olamaz bir biçimde saatleriniz geçmiş ama farkında olamıyorsunuz.
b) Toplumları manipüle ediyor ve yalan-yanlış haberlerle kitleleri istediği yöne çeviriyor. Hatta yüce Kur’an’ın emri olan “fasığın getirdiği haberi tetkik etme” olgusunu bilen Müslümanlar bile buna teslim oluyor. Pek çok yanlışa bilerek veya bilmeyerek onay vererek vebale giriyorlar.
c) Lehvel hadise (boş söze) ikna ediyor. Müslümanların dünyada genel durumlarını görüp yüce İslam için kaygı çekmesi, tatili tatil edip mücadele etmesi gerekirken “kaygısız bir hayat” özlemi içerisinde sadece kendilerini rahatlatacak (güldürecek-eğlendirecek vb.) konulara yönelmeye başlıyorlar. İşte tam burada sosyal medya sizi yakalıyor ve size o konforu sağlıyor. Boş sözlerle yani ne dünyamıza ne de ahiretimize yaramayacak en büyük sermayemiz olan vaktimizden çalarak bizi uyuşturuyor.
Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu sosyal medya tuzaklarına karşı Müslüman ebeveynler, eğitimciler hem kendileri hem de çocuk ve gençler için dikkatli, özenli ve seçici kullanımını sağlamak zorundadır. Yetişkinler yukarıdaki tuzaklara düşmemek adına kendilerini çok iyi kontrol etmek zorundalar.
Çocuklarına karşı da bu konuda hassasiyet gösterip onları zorlamadan, kendilerinden nefret ettirmeden çocuğu bir büyük gibi sayıp öyle izah etmeliler ve sosyal medyada bulunan, hakkı anlatan ve doğruyu söyleyen içeriklere yönlendirmek zorundalar.
Bu birinci safhadaki davranış biçimimiz, sosyal medyayı kullanımla ilgili kurtulmamız gereken tuzaklardır.
İkinci safhadaki ahlaki duruşumuz (davranış biçimimiz) ise “Sosyal Medyada Müslümana ne gibi görevler düşüyor?” sorusunu kendimize sorarak başlıyor.
Sosyal medyada Müslümanlara çok büyük görevler düşmektedir çünkü gayri İslami dünya bundan 150 yıl önce medya işine başladı. İslam dünyasında bu konuda daha yeni yeni hakka, hakikate dair bir şeyler üretilmeye başlıyor. Sadece Amerika’da 2000’in üzerinde film stüdyosu her gün, her ay, her yıl binlerce, on binlerce saat film üretmeye devam ediyor.
Bu durumda karamsar olmasak da bu karamsarlık bizi umutsuzluğa sevk etmese de mücadele etmemiz gereken çok büyük bir gücün karşısında olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Hem gayri İslami dünyanın erken tarihlerde işe başlaması hem de üretilen içerik sayısı bakımından maalesef gayri İslami toplum çok ön sıradadır.
Bu durumda bizler, yani İslam toplumları “Müslümanlar olarak bizler sosyal medyayı kullanmayız, olur biter.” diyemeyiz. Çünkü kendisi kullanmazsa çocuğu kullanıyor, çocuğu kullanmazsa toplumda başka fertler bunu kullanıyor. Dolayısıyla biz sosyal medyayı bu anlamda kullanmak yani içerik üretmek zorundayız.
Sosyal medya mecraları bugün gayrimüslimler tarafından işletilse de yani sosyal medya mecralarının hemen hemen tamamını onlar kurmuş olsalar da “Düşmanın silahıyla silahlanıp” biz bu sistemi hak ve hakikat yolunda kullanmak zorundayız.
Buradaki tavsiyem herkes yani İslami kesimin tüm bireyleri gençlerinden yaşlılarına kadar, imamlarından müftülerine kadar, öğretmenlerinden mühendislerine kadar sosyal medyada muhakkak Hakkı, doğruyu İslam’ı anlatıcı içerikleri hazırlayıp bu mecralarda yaymak zorundadırlar. Çünkü biz aynı zamanda yapmadıklarımızdan da sorumluyuz.
Bu anlamda Müslüman sosyal medyadan geri durmak yerine aksine elinden geldiği kadar bir şeyler üretmek zorundadır. Aksi takdirde gayri İslami dünya tarafından dünyaya saçılan bu zehre biz de ortak olmuş oluruz. Kültürlerin, medeniyetlerin İslam’a ve insana dair her şeyin haşa bir bozuk para gibi harcandığı bu toplumlarda elimizden geldiği kadar hakkı ve hakikati haykırmak zorundayız.