KAPAK – Müslümanın Beşeri İlişkilerine Yön Veren Ayetler

KAPAK – Müslümanın Beşeri İlişkilerine Yön Veren Ayetler

İnsan temiz bir fıtrat üzere dünyaya gelir, şahsiyeti ise doğuştan getirdiği genetik faktörler ve yaşadığı çevre, aile eğitimi ile şekillenir. İçindeki duygu, istek ve ihtiyaçlar davranışlarını belirler. İnsanın içinde bulunduğu hâlet-i ruhîye onun davranışlarına yön verir. Müslüman bir kişi yaşadığı ortamdaki İslâm’ın ruhuna aykırı hareketlere katılamaz.

Müminin görevi her duruma ayak uydurmak değil inancıyla örtüşen durumlara katılmak, uymayanları değiştirmeye çalışmaktır. Eğer değiştirmesi mümkün değilse, kendi yaşantısının bozulma tehlikesi olduğundan, orayı terk etmektir. Yüce Allah bununla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” (Nisa: 140)

Peygamber Efendimiz de aleyhisselam bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.” (Tirmizi, Fiten, 11; İbn Mace, Fiten, 20; Ebu Davud, Salât, 242)

Kur’an-ı Kerim, hem toplumsal düzen ve hem de kul hakkı açısından sosyal hayata çok ehemmiyet vermekte ve koymuş olduğu kurallarla bunu belirlemektedir. Toplumsal bir düzen oluşturabilmek için Allah, bazı şeylerin yapılmasını, bazılarının ise terk edilmesini emretmiştir: “Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehy eder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.” (Nahl: 90)

İslâm, ferdin toplum içinde erimesine ve kendini ona feda etmesine müsaade etmediği gibi, onu alabildiğine hür ve bağımsız da saymaz. Müslümanlar arasında bir eşitsizliği kabul etmez ve herkesi kardeş olarak görür. “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat: 12)

Müslümanlar arasındaki iman bağı, akrabalık bağından ve nesep bağından daha kuvvetlidir. Dünya üzerindeki tüm Müslümanlar, kendi hak ve inançlarına saldıran veya imana karşı küfrü tercih eden kişilere (bu kişiler kendilerine ne kadar yakın olursa olsun) sevgi beslememeliler. “Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.” (Tevbe:23)

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”(Mücadele:22)

Ancak dost edinmeme emri onların hukukunu çiğnemeyi gerektirmez; bilakis anne-baba hakkına riayeti emreder. “Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) Önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.” (Lokmân:14-15)

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.” (İsra: 23, 24)

İslâm toplumunda bütünlük hâkimdir. Ayrı sınıflar görülmez. “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdar olandır.” (Hucurat: 13)

Özelliklerimizin, milletlerimizin farklı olması, aramızda çatışma olması için değil, ortak mükellefiyetleri yüklenmek, ortak ihtiyaçları karşılamak için gerekli yardımlaşmayı sağlamak amacıyladır.

İster Müslüman olsun isterse gayrimüslim, insan ilişkileri konusunda Kur’an’dan örnek almamız gereken meseleleri sıralayalım:

Kötülüğü iyilikle sav. “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen, en iyi olanla karşılık ver! Bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kişi sanki candan bir dostmuş gibi olur.” (Fussilet: 34, Ayrıca bkz. Rad: 22; Müminun: 96)

Yumuşak, hoşgörülü ve affedici ol. “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara yumuşak davrandın. Ama eğer onlara karşı katı yürekli davransaydın, kesinlikle senden uzaklaşırlardı: Şu halde onları affet, affedilmeleri için de dua et ve yönetim işinde onlarla istişare(ye devam) et!“ (Âl-i İmran: 159)

Öfkeni kontrol et ve affedici ol. “…öfkelerini kontrol altında tutarlar ve insanların hatalarını bağışlarlar“ (Âl-i İmran: 134)

İyiliği başa kakma. “Yaptığını çok göstererek başa kakma“ (Müddessir: 6)

Tatlı dil kullan. “O’nunla (Firavun’la) yumuşak bir dille konuşun” (Taha: 44)

Sözün tamamını dinle. “O kullar ki, sözün tamamını dinlerler ve en güzeline uyarlar“ (Zümer: 18)

Konuşurken-tartışırken sözün güzelini kullan. “Şimdi söyle kullarıma: Birbirlerine karşı sözü en güzel bir biçimde söylesinler…” (İsra: 53)

Alay etme, ayıplama ve kötü lakap takma. “Ey iman edenler! Hiçbir topluluk başka bir toplulukla alay etmesin. Olur ki alay edilenler, onlardan daha iyi olabilirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Alay edilen kadınlar, kendilerinden daha iyi olabilirler. Birbirinizi ayıplamayınız. Birbirinize kötü lakaplar takmayınız.” (Hucurat: 11)

Ayıp araştırma, dedikodu yapma. “Birbirinizin ayıplarını araştırmayınız. Birbirinizin arkasından gıybet etmeyiniz. Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?“ (Hucurat: 12)

Zandan sakın. “Yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye uymazlar ve onlar sadece yalan söylerler.“ (Enam: 116; Hucurat: 12)

Haberin doğruluğunu araştır. “Ey inananlar! Eğer bir fâsık/yalan haber taşıyan size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırınız.“ (Hucurat: 6)

Alçakgönüllü ol. “Rahmanın has kulları, onlar yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler ve ne zaman kötü niyetli dar kafalı kimseler, kendilerine laf atacak olsa, sadece “Selam!” derler geçerler.” (Furkan: 63)

İnançlara saygılı ol. “Allah’tan başkasına tapanlara sövmeyiniz! Sonra onlar da bilmeyerek Allah’a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini süsledik.“ (Enam: 108)

İnsanları küçümseme, kibirlenme. “İnsanları küçümseyerek yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Kuşkusuz Allah, kendisini beğenen ve övünüp duranları sevmez.” (Lokman: 18)

Şüphesiz örnekler ve ayetler çoğaltılabilir. Fakat asıl önemli olan sadece Kur’an’da kendimize örnek alınabilecekleri hatırlamak değil aynı zamanda da uygulamaktır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.