KAPAK – Fıtratın Görünen Yüzü: Güzel Ahlak

Kişinin; Allah’a, Peygamber’e, insanlara ve mahlûkata karşı görevleri vardır. Bu görevlerin en iyi bir şekilde yerine getirilmesine güzel ahlak denir.
Başka bir açıdan güzel ahlak; kalpteki iyi niyetin, beşeri münasebetlerde yalnız Allah rızası için en iyi tarzda tezahür etmesidir.
Ahlak, huy, tabiat, yaratılış ve seciye demek olan ‘’hulk’ kelimesinin çoğuludur. Ahlak, iyi ya da kötü sıfatları ile kullanılmakta olup iyi ahlak; nefsin, kuvvet ve vasıflarında itidalli olması, orta yolu tercih etmesi demektir.
Bütün insanlığın ortak değerleri diyebileceğimiz bazı ahlaki değerlerden söz edilebilirse de esasen her inanç ve kültür kendi ahlakını doğurur. İnsanların bozulmamış, tertemiz fıtratları hep aynı güzellikleri fısıldasa da bozulan fıtratların ve toplumların ahlak adına ürettikleri bazı değer ve anlayışlar ile buluşunca, zamanla farklılaşır ve bozulurlar. Kapitalizmin kendine göre ahlakı olduğu gibi komünizmin de ve hatta ateizmin de bir ahlakı vardır. Vardır ama kendilerine göre güzel ise de genel itibariyle Hakk’ın nazarında kötü bir ahlaktır. O zaman güzel ahlak deyince aklımıza gelen İslam ahlakı olmalıdır.
Allah inancına sahip olan ve bu inancın gereğini yapan bir insandan ancak iyi, güzel ve doğru davranışlar sadır olabilir. Demek oluyor ki, güzel ahlakın kaynağı doğru ve sağlam bir Allah inancıdır.
Bütün peygamberler ahlaki değerleri hâkim kılmak, toplumu iman, amel ve ahlak bakımından yüceltmek, insanlara erdemli bir seviye kazandırmak için mücadele etmişlerdir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
‘’Ben, mekarim-i ahlakı tamamlamak için gönderildim.’’ (Cemmu’l Fevaid) buyurarak güzel ahlakın İslam’daki yerine işaret etmiştir.
Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilmiş olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, birçok hadisinde güzel ahlaka vurgu yapmış, onu iman ve ibadet gibi kavramlara bağlayarak önemini gözler önüne sermiştir.
‘’Sizin en hayırlınız, ahlaken en iyi olanlarınızdır.’’ (Buhari)
‘’Müslümanlar arasında iman bakımından en üstün olan kimse, ahlakı en iyi olan kimsedir.’’ (Ebu Davud)
‘’Terazide güzel ahlaktan daha ağır bir şey yoktur.’’ (Ebu Davud)
Güzel ahlak, iman ve salih amelin meyvesidir.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin ahlakından soran kişiye Hz. Aişe annemiz şöyle cevap vermiştir:
‘’Sen hiç Kur’an okumadın mı? O’nun ahlakı Kur’an idi.’’ (Müslim)
İşte bir Müslümanın ulaşması gereken, mekarim-i ahlak budur.
Her Müslüman Nebevi ahlak, Kur’an ahlakı ile ahlaklanmalı, her hususta Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi örnek almalıdır. İşte o zaman kul olmanın, Müslüman olmanın tadını alacaktır.
Güzel ahlak; imanı tamamlayan, insanı kemale erdiren, hayatı güzelleştiren, sahibini Allah’ın rızasına yaklaştıran ve insanları ona meftun eden bir iksirdir.
Mekke-i Mükerreme’de inen surelerin ihtiva ettiği iki ana mevzudan birinin iman, diğerinin de güzel ahlak olduğunu dikkate alırsak Kur’an-ı Kerim’in ahlaka verdiği değeri daha iyi anlarız.
İman, Allah Teâlâ ile irtibatın; ahlak ise içtimai çevre ile münasebetlerin esasını teşkil eder. Güzel ahlak sahibi olan insanlarla kolay ilişki kurulabilir, onlarla bir arada bulunmaktan insanlar zevk duyar.
Güzel ahlak kavramı, Allah ve Resulü’nün bilhassa üzerinde durduğu bir kavramdır. Nitekim Allah Teâlâ’nın, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi ‘’Hiç şüphesiz sen, büyük bir ahlak üzerindesin!’’ (Kalem, 4) diye övmesi bize güzel ahlakın insan için bir hedef ve ufuk olduğunu göstermektedir.
İslam ahlakının kaynağı, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz (s.a.v.)’in sünnetidir.
Müslümanlık, edep ve güzel ahlak dinidir. Güzel ahlak, en büyük mutluluktur. Çünkü güzel ahlak, cennet amellerindendir.
Bir Müslümanın; ibadeti az da olsa yani mükellef bulunduğu ibadetlerle yetinip nafilelerle fazla meşgul olmamış da bulunsa ahlakının güzelliği sayesinde ahiret derecelerinin büyüklerine, yükseklerine erişebileceği gibi, kötü ahlakı sebebiyle de azaba uğrayacağı haber verilmiştir.
Müslümanın dinî olgunluğu, ahlakının derecesi ve mahiyetiyle ölçülür.
Müslümanlıkta iman denilince, İslam; İslam denilince de güzel ahlakı hatırlamamak mümkün değildir.
Sirke, balı nasıl bozarsa kötü ahlak da ameli öylece bozar. İyi ahlak ise, güneşin karı erittiği gibi günahları eritir.
Ahlaken zaafa uğramış toplumların varlıklarını devam ettirmeleri mümkün değildir. Tarih şahitlik yapmaktadır ki, kötü ahlakın hâkim olduğu toplumlar tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.
Hayat ağacının en nadide meyvesi güzel ahlaktır. Kalp toprağında yetişip meyveye duran tevhid ağacının, Rab Teâla’ya sunulan en müstesna hediyesidir güzel ahlak. Affetmek, ihsan etmek, tevazu göstermek, öfkeyi yutmak, diğerkâm olmak, muhabbet, muavenet, sabır, şükür gibi hayatbahş güzellikler, kemale ermiş bir imanın dışa vuran tezahürleridir.
Ahlak; insanlık ve Müslümanlık demektir.
İmanın şubelerinden biri olarak da sayabileceğimiz güzel ahlak olmadığında, sözü olan ama uygulaması olmayan bir Müslümanlığı üzerimizde taşıyoruz demektir.
İslam Dini’nde iman, ibadet ve güzel ahlak kavramları kesin çizgilerle birbirinden ayrılmaz konumdadır. İbadetler imanla doğru orantılıdır ve iman da güzel ahlak kabuğunun içinde bulunmaktadır. Yani namazsız bir mü’min düşünülemeyeceği gibi ahlaksız bir mü’min de düşünülemez.
Ümmet olarak ilkin güzel ahlakımızı kaybettik sonra diğer kavramlar ardı ardınca kaymaya başladı. Hâlbuki ahlak; feda edebileceğimiz bir lüks değil, taviz vermeyeceğimiz imanımıza ait bir değerimizdir.
Allah; Halık, insan; mahlûktur. Güzel ahlak ise Allah’ın insanı yarattığı şeklidir, fıtrattır ve bozulmamış mayadır. İnsan, fıtratına sahip çıkabildiği ölçüde ahlaklıdır. Ahlak; kazanılan değildir, kaybedilmeyenin adıdır.
Ağzımızdan çıkanlarla yaşama tarzımız birbirinden bağımsızlaştığından beridir ahlak da gündem oldu. Ahlak, kitaplardan ziyade yaşayarak öğrenilecek bir meziyettir. Yani insanın önünde güzel ahlak olarak örnek alacağı numunelerin olması lazımdır.
Ahlak; konuşulan, tartışılan, yazılan değil, bizzat yaşanan olmalıdır.
Ne güzel söylemiş Nebi sallallahu aleyhi ve sellem;
‘’Allah’ım! Yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir.’’ (Ahmed)
‘’Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan sana sığınırım.’’
Âmin! Ya Muin.
Kaynaklar
- Fazilet Toplumu, Zeki SOYAK
- İslam Ahkâmı, Zeki SOYAK
- Elif Elif dergisi, Sayı 31
- Rabbani Eğitim, Adem ERGÜL