İMBİK-Biz Yıldızsız Semaların Çocuklarıyız

Evet babacığım, kabul etmelisiniz ki, biz yıldızsız semaların çocuğuyuz. Bizim gençlik/yetişme dönemimizde sizlerin istifade ettiği yıldızlar söndü gitti. Sizlerin peşinden gittiği, beyinlerinize yeni kıvrımlar açan, o güzelim, parlak mı parlak yıldızları biz bilmiyoruz maalesef. Bizim dönem bir başka. Fetret dönemi mi, inkıta dönemi mi, modern dönem mi, bireysellik dönemi mi, internet dönemi mi! Adı bile yok! Ama seni zaman zaman dinledikçe bir adı olmasa da, bizlerin yıldızı olmayan bir semada kulaç atmaya çalışan gençler olduğumuzdan emin oluyorum.
Tabidir ki babacığım hiç bir sema yıldızsız olmaz. Benim kastettiğim kıyamete kadar hiçbir zaman gökyüzünden silinmeyecek olan peygamberler ve ulu insan olarak tarihe kaydı geçilmiş büyük yıldızları değildir. Ah u figan ettiğim mesele daha sizlerin istifade ettiği kimselerin bizler tarafından bilinmiyorlar hükmüne dâhil olmalarıdır. Benim kaybettiğim yıldızlar, sizin gençlik ve orta yaş dönemlerinizde İslâm âlemine ışık saçan yıldızlardır.
Babacığım, ne güzel anlatmıştın Malkolm X’i. O ki, önce ırkçılık adına İslâm’a sarılmış, bu uğurda kocaman Amerika’yı kasıp kavurmuş; Afrika kökenli zencileri bir araya getirmiş ve rejimin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Ne var ki, İslam’ın zencilere has bir din olduğuna inanmıştı. Bu yanlışından ancak hacca gidince, tavaf ve vakfe anında oluşan yeni fikirleri sayesinde dönebilmişti. Amerika’ya döndükten bir süre sonra ajanlar tarafından şehit edildiğini söylemiştin. Siz Malkolm X’in kitabını okuyup hayatından ibretler almışsınız. O’nu insanlara anlatmışsınız. Biz ise ancak bir film kahramanı olarak algılayabildik.
Muhammed İkbal’i de ben sizden duydum. Pakistanlı şair ve mütefekkir. Anlattığınıza göre babacığım hayat boyu Müslümanların meseleleri ile uğraşmış. Konferanslar vermiş. Ders halkaları oluşturmuş. Derslerinde İslâm’ın sosyal yönlerine değinmiş ve birlik beraberliğe dikkat çekmiş. İslâm Düşüncesinin yeniden teşekkül ettirilmesi gerektiğini her ortamda vurgulamış. Dinin hem duygu hem doktrin hem de faaliyet olduğuna dikkat çekmiş. Ben bunları senden dinledim babacığım lakin Muhammed İkbal’in değerini de sizler kadar bilebilmiş değiliz. Sizlerde topyekûn bir tarafa meyletme, birilerini ortaya getirme, gündem oluşturabilme kapasitesi vardı. Sanırım bizler bu özelliklerimizi yitirdiğimiz için semamızdaki yıldızları da göremiyoruz. Herhangi bir ortamda, Muhammed İkbal’den bir şeyler anlatmaya kalksam arkadaşlarım bir futbolcuya mesela Messi’ye gösterdikleri ihtimamı asla göstermiyorlar. O’nun sıradan, tarihi bir şahsiyet olduğunu mırıltı cümleleri söyleyerek geçiştiriyorlar.
“Bir münafıktan özür dileyeceğime, ölmeyi tercih ederim” Bu cümle, Seyyid Kutup’tan sayenizde bize intikal etmiş ve hiç unutmayacağım bir cümle. Önce Amerika’da Batı kültürüne ve Modernizmine şahit olan ve bir nebze de olsa benimsemeye çalışan Seyyid Kutup, Batı kültürünün ve bu kültürün ürettiği hayatın kendisine hiç uygun olmadığını kısa sürede anlar. Mısır’a, ana vatanına dönünce var gücü ile İslâm davasını anlatmaya çabalar. Doğruları “odun gibi olsa da hakikat olsun” anlayışı ile aktarır. Dönemin İslâmî örgütlerinde görevler alır. Ancak bu çalışmalar mevcut Mısır yönetimi tarafından çok görülür. Hapse atılır. Hapiste iken, kendisine mevcut yönetimin liderinden özür dilemesi karşılığında serbest kalma teklifi sunulur.
Yukarıda verdiğim o tarihi cümle ile devlet başkanının münafıklığını bütün dünyaya haykırdığını ne güzel anlatmıştın babacığım! Ya şimdi! Şehit Seyyid Kutub’u unuttuk. Bizim aramızda onun o meşhur cümlesinin ancak lafzı kaldı. Üstelik Seyyid Kutup’un yazmış olduğu tefsirini yollara çıkıp bizim nesle sorsam kimse hatırlamayacak. Belki yine sizlerden birisi “Fi Zılali’l-Kur’an” cevabını verecektir.
Geçenlerde bizim evde Abbas Medeni’nin vefatından bahsettiniz. Hemen hatırladım. Ben henüz ilkokula başlamışken bizim evde Cezayir ve İslamî Selamet Cephesi konuşulurdu. Bu partinin aldığı oy oranı ve Cezayir’de elde ettiği başarılar sık sık gündeme gelir ve sizler annemle tatlı tatlı sohbet ederek sevinçlerinizi dile getirirdiniz. Bu partiyi o zaman ki Refah partisine, Abbas Medeni’yi de rahmetli Erbakan’a benzetirdiniz. Abbas Medeni de sizin bir yıldızınızdı. O’nun fikirlerini de anlatırdınız insanlara.
Merek ettim hayatını araştırdım. Gerçekten yıldız bir insanmış. Önce Cezayir’in bağımsızlığı için cephede Fransızlara karşı savaşmış. Daha sonra bağımsız bir Cezayir uğruna mücadele etmiş. Lakin birçok İslâm ülkesinin başına gelen olay Cezayir’in başına da gelmekte gecikmemiş. Yani Cezayir’in başına bağımsızlıktan uzak bir bağımsızlık gelmiş. Abbas Medeni gerçek bağımsızlığı elde etmeyi hedefleyerek parti kurmuş. Parti büyük başarı elde edince Abbas Medeni tutuklanmış; partisi de kapatılmış. Ve kendi vatanından uzakta gurbet ellerinde Mayıs 2019’da vefat etmiş.
Sizin semanın yıldızları gerçekten çok parlak babacığım. Bizimkiler ise ancak ve ancak yeşil sahalar aydınlık ise yıldız olabiliyor!..