Gıybet

Son zamanlarda ümmetin en önemli meselelerinden birisi olan gıybet, gösterilmesi gereken hassasiyeti maalesef gösteremediğimiz için ahirette hesabını vermekte en çok güçlük çekeceğimiz hususlardandır.
Gıybet, kişinin din kardeşini onun hoşuna gitmeyecek şekilde anması, ayıplamasıdır. Müslümanlar birbirlerinin velisidirler. Kardeşi ve yardımcısıdırlar. Birbirlerinin hata ve kusurlarını dedikodu yaparak değil, münasip bir tarzda karşılıklı olarak, bir araya gelip konuşarak telafi etmeye çalışmalıdırlar.
Gıybet sadece sözle olmaz, yazarak veya göz, kaş, el işaretleri yaparak da gıybet yapılır ki, bunların hepsi haramdır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Sizden bazınız bazınızı gıybet etmesin. Biriniz ölmüş kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.” (Hucurât, 12)
Ayet-i kerimede gıybet yapmanın, ölü eti yemek kadar tiksindirici olduğu ifade edilerek, Müslümanların bu kötü ahlâktan uzak durmaları istenmektedir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Rabbime çıkarıldığım zaman (Miraç’da) yüzlerini bakırdan tırnaklarıyla tırmalayan insanlara uğradım. Dedim ki: Ey Cibril! Bunlar kimdir? Şöyle dedi: Bunlar (gıybet etmek suretiyle) insanların etlerini yiyen ve onların ırzlarına sataşan, şahsiyetlerini zedeleyen insanlardır.” (Ebu Davud)
Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle rivayet etti: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
‘Gıybet nedir, bilir misiniz?’ Dediler ki:
‘Allah ve Rasûlü bilir.’ Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
‘Birinizin kardeşini hoşlanmadığı şey ile anmasıdır.’ Birisi:
‘Ya Rasûlallah, ya anlattıklarım o kardeşimde bulunursa?’ dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
‘Anlattıkların o kardeşinde bulunursa, onun gıybetini yapmış olursun. Anlattıkların onda yoksa o zaman ona iftira etmiş olursun,’ buyurdu.” (Ebu Davud)
Hz. Aişe radıyallahu anha şöyle rivayet etti:
“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:
‘Ya Rasûlallah! Safiyye’nin kısa oluşu sana yeter,’ dedim. Şöyle buyurdu:
‘Öyle bir kelime söyledin ki, eğer o kelime denize karışsa, denizi bulandırır.”
Gıybet edeni dinlemek de, gıybet etmek gibi günahtır. Gıybet edilen bir yerde, o gıybeti durdurmaya muktedir birisi varsa, onu durdurmalıdır. Muktedir olduğu halde durdurmuyorsa, o da gıybet eden gibidir. Günaha ortaktır. Gıybeti durdurmaya gücü yetmeyen, gıybet mahallinden ayrılmalıdır. Buna da güç yetiremiyorsa oradan ayrılma imkânı yoksa yapılanlardan razı olmamalı, kalben reddetmelidir.
Bir mecliste bir Müslümanın gıybeti yapıldığında o Müslüman müdafaa edilmelidir. Onun hakkında yalan yanlış söz edilmesine, şahsiyetine hakâret edilmesine asla fırsat verilmemelidir.
Rasûlullah sallalahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Kimin yanında bir mü’min gıybet edilir de ona yardım ederse (gıybete mani olursa) Allah o kimseyi dünyada da, ahirette de hayırla mükâfatlandırır. Kimin yanında da bir mü’min gıybet edilir de, ona yardım etmezse (gıybete mani olmazsa) Allah o kimseye dünyada da, ahirette de şer işlemiş cezası verir. Hiç kimse bir mü’mini gıybet etmekten daha fena bir lokma yutmamıştır. Eğer bir mü’minin arkasından bildiği bir gerçeği söylerse, o Mü’mini gıybet etmiş olur. Eğer bilmeyerekten söylerse, mü’mine bühtan (iftira) etmiş olur.” (Edebül Müfred, Buhari)
Gıybetin Sebepleri
1. İntikam duygusunu tatmin,
2. Arkadaşlara muvafakat,
3. Gösteriş ve büyüklük; başkalarını küçültme, kendini büyütme,
4. Kıskançlık,
5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya serilmesi,
6. Küçük düşürmek için alay (Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin)
Gıybet Olmayan Şeyler
1- Herhangi bir kimse açıktan kötülük yapıyor, yaptığı kötülükleri gizlemiyorsa, onun yaptıklarını söylemek, konuşmak gıybet olmaz. Meselâ: Açık saçık bir kadına, açık geziyor demek, içkiyi açıktan içen bir kişiye içki içiyor demek ve benzerleri gıybet olmaz.
2- Kötü ahlâklı, Müslümanlar için zararlı olduğu bilinen bir kişinin, durumunu, temas kurduğu, arkadaşlık tesis ettiği kişilere bildirmek, böylece zarar vermesini önlemeye çalışmak gıybet değildir.
3- Zulme uğrayan bir kişinin, kendisine haksızlık yapan kimsenin yaptığı kötülükleri hâkime anlatması gıybet değildir.
4- Herhangi bir kimsenin herkesçe bilinen bir lakabı varsa, o kişiyi tanıtmak için o lakabı zikretmekte bir beis yoktur. Meselâ: Çolak Hasan, Kambur Ali gibi.
5- İslam düşmanlığı yapan, Müslümanlar arasında fitne ve tefrika çıkarmaya çalışan fasıkların kötü hallerini, sinsi planlarını Müslümanlara anlatmak, onları teşhir edip tanıtmak gıybet değildir.
6- Evlenmek isteyen kişilerin birbirlerini araştırıp soruşturması, kendilerine sorulan kişilerin de, erkek ve kadın hakkında bildiklerini, iyi ve kötü vasıflarını söylemeleri gıybet değildir.
7- İslam’a aykırı işler yapan, günaha dadanan kişilerin, bu kötülüklerden kurtulması için o kişinin üzerinde etkili olacak, kötülüklerine mâni olacak kişi ya da kişilere durumunu anlatmak da gıybet olmaz.
8- İslamî hizmetlerin selameti için, hizmetin içinde bulunan veya dışarıdan kişilerin hizmetleri köstekleyici veya hizmetlere zarar verici söz ve davranışlarına muttali olan bir kişinin, durumu yetkili kişilere anlatması gıybet değildir.
“Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder” (Ebû Dâvud, İbn Ebî Dünya).